Konuşmak yok tradutor Português
767 parallel translation
Artık soru sorulmadan konuşmak yok.
Ninguém fala até alguém falar com ele.
Artık savaş konuşmak yok.
Não falar mais de guerra.
Konuşmak yok.
Nada de conversa.
- Selam Jo. - Konuşmak yok.
Nada de conversas!
Konuşmak yok.
Nada de conversas.
O ve benden başka kimseyle konuşmak yok.
Só pode falar comigo e com ele.
- Konuşmak yok.
- Nada de falar!
O iyi bir hile. Konuşmak yok.
- Belo truque.
Konuşmak yok.
- Silêncio.
Şİmdi, hepimiz oturuncaya değin konuşmak yok.
Para já, vamos sentar-nos todos antes de continuarmos com a conversa.
- Kesin kızlar. Kaba konuşmak yok.
- Parem, nada de palavrões.
Konuşmak yok!
Nada de conversa!
- İngilizce konuşmak yok!
- Lnglês é que não!
Daha fazla konuşmak yok Bayan!
Vamos parar de conversa, Sra.
Sabaha kadar konuşmak yok.
Voltamos a conversar de manhã.
Saçma sapan konuşmak yok!
Vê lá se não dizes asneiras.
Ses çıkarmak, konuşmak yok.
Não façam barulho, não digam uma palavra.
Artık konuşmak yok.
Não falemos mais.
Konuşmak yok.
Nada de falar.
Daha fazla konuşmak yok.
Não há mais conversa.
Yeni bir emre kadar konuşmak yok!
Nem uma palavra a ninguém!
Konuşmak yok, Granny.
Não quero conversas, Avozinho.
Konuşmak yok, tatlım.
Não falas.
Anlıyorum. Konuşmak yok.
Compreendo, sem falar.
Bir araya gelip kendi aranızda konuşmak yok.
Não se juntem e não fiquem conversando entre vocês
Artık konuşmak yok.
Chega de falar.
- Konuşmak yok.
- Chega de conversa.
Sigara yok, konuşmak yok, ilet.
Não fumar, não falar. Passa palavra.
Affet beni bebeğim konuşmak için fazla zamanım yok taşıyacağım pek çok yaralı var.
Como ocorreu? Acho que te darão a medalha ao valor. Poderíamos conseguir-te uma medalha d'argento seguro que te dão a de bronze.
Konuşmak istediğiniz adamın suçlu olduğuna dair kanıt yok.
Não há provas de que o homem, com quem... ... querem falar, seja culpado.
Burada buna göz yumamam. Sigara yoksa konuşmak da yok.
Não vou admitir estas coisas aqui.
Seninle Heathcliff hakkında konuşmak için hiç isteğim yok.
E também não quero discutir sobre o Heathcliff contigo, de qualquer forma.
İtirazın yoksa, Bayan Hunt ile biraz konuşmak istiyorum. İtirazım yok.
Se não se importa, queria ter uma palavrinha com a menina Hunt.
Konuşmak istediğimiz hiç bir şey yok ama konuşmak istiyoruz.
Deixámos de ter assunto para falar um com o outro.
Sizinle daha fazla konuşmak isterdim, fakat şu anda zamanım yok.
Quero falar mais consigo, mas agora não tenho tempo.
Hiç şüphem yok, bir sabah, Komünist generaller savaş hakkında konuşmak için bir araya gelecek.
Acredito piamente que, uma manhã, os generais comunistas se reunirão para falarem sobre a guerra.
Konuşmak ve hareket etmek yok.
Nada de acções ou conversas inúteis.
Yarın baştan aşağı yeniden giydirileceğim. Bay... Ay unuttum, Webster hakkında konuşmak yok.
Mas amanhã vou receber roupas novas, do Sr...
Esrarengiz bir şey yok. Sadece kampta arkadaşlarının önünde konuşmak istemedim.
Não há mistério nenhum, é que não quis dizer na frente das tuas amigas.
Bu yüzden, Padre, bu akşam ki konser için yapılan hazırlıkların devam etmemesi için bir neden yok, ama öncesinde gençlerle konuşmak istiyorum.
Então não é preciso cancelar o concerto.
İletin : konuşmak, fısıldaşmak yok, sadece sessiz yürüyün.
Passe a informação. Não falem, não sussurrem, caminhem calados.
Aklımıza bir fikir gelene kadar konuşmak yok.
Vamos simplesmente sentar e pensar.
Yok İngilizce konuşmak?
Não falas inglês?
- Tamam ama yatakta kıpırdamak ve konuşmak yok, hemen uyuyun.
Mas nada de brincar e falar.
Konuşmak yok!
Não fale!
Artik konusmak yok!
Acaba com a conversa!
Özür diliyorum, fazla zamanım yok ama seninle konuşmak istiyorum.
Desculpe, tem um pouco de pressa. Mas quero falar consigo.
Madem öyle dürüstçe konuşmak gerekirse bu pislik yuvasında ya da başka bir pislik yuvasında sözleşmeli veya sözleşmesiz olarak hapsedilmişken uzlaşma yapabilirim dememin hiçbir anlamı yok, değil mi? - Dürüstlük olarak buna ne diyorsun?
Bom, para ser honesto, eu não acho que vocês possam manter a paz prendendo a mim ou qualquer outro nesta senzala, com contrato ou sem contrato, logo não há razão em dizer que posso!
Kardeşlerin, yakın akrabaların haricinde başkalarının erkekleriyle konuşmak, sohbet etmek yok.
Não poderá discutir com outros homens que não sejam os seus irmãos ou de sua família.
Konuşmak yok.
- Nada de conversas.
Bence konuşmak istemiyorsun, zararı yok.
Parece que não queres falar e acho muito bem.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73