English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ N ] / Ne diyeceğimi bilemedim

Ne diyeceğimi bilemedim tradutor Português

141 parallel translation
Daniel benimle konuştu ve beni Carolina'ya zarar vermekle suçlamaya başladı. - Ne diyeceğimi bilemedim.
Eu fui abordado pelo Daniel, e básicamente começou a acusar-me me de magoar a Carolina.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Não sei como é que hei-de dizê-lo.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que lhe dizer.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que havia de lhes dizer.
O kadar şaşmıştım ki, ne diyeceğimi bilemedim.
De tão espantado, fiquei sem resposta.
Size başka ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que te chamar.
- Ne diyeceğimi bilemedim.
- Não sabia o que dizer.
Kat ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que dizer.
Ben bile ne diyeceğimi bilemedim.
Deixou-me sem fala.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que dizer.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Eu não sabia o que dizer.
Uyarıcılara bağımlı hale geldiğini söylediğinde ne diyeceğimi bilemedim.
Bem, quando ele me disse que estava viciado em estimulantes, eu não soube o que dizer.
Çünkü kızım bana onun erkek mi, olduğunu sordu. Ne diyeceğimi bilemedim.
Porque se minha filha vem e diz-me que é um menino não sei o que faria.
Daha önce aramak istedim, ama ne diyeceğimi bilemedim.
- Quería ter ligado mais cedo mas não sabía o que dizer.
- Ne diyeceğimi bilemedim.
- Não sabia o que dizer. - Esperava que passasse.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Eu não sabia o que devia dizer naquela altura.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia... ... o que dizer.
Sersemledim. Ne diyeceğimi bilemedim.
Fiquei parvo, não soube o que dizer.
Ne diyeceğimi bilemedim.
- Não. Não sabia o que dizer.
Ben öyle deyince, seni unutmamın ne kadar sürdüğünü sordu bana. Ne diyeceğimi bilemedim.
Então, ela perguntou-me quanto tempo levei a esquecer-te.
Ne diyeceğimi bilemedim, ben de ona gülümsedim.
Não soube o que dizer, por isso, sorri-lhe.
Polisler sen ve Richard hakkında sorular sordu ne diyeceğimi bilemedim.
A polícia perguntou sobre você e o Richard. Eu não soube o que dizer.
Ama karınız ısrar etti ve ne diyeceğimi bilemedim.
Mas a tua mulher insistiu, e eu não soube o que dizer.
Seni sorup durdu, ne diyeceğimi bilemedim.
Não parou de perguntar por ti e eu não sabia o que dizer-lhe.
Gerçeği söylemek gerekirse efendim, ne diyeceğimi bilemedim.
Sinceramente, nao sabia o que dizer.
Başka ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que lhes dizer.
Ne diyeceğimi bilemedim çünkü ben hastayken siparişleri Carol vermişti.
Ainda não tenho a certeza. Mais uma vez. Rodas para o outro lado?
- Ne diyeceğimi bilemedim.
- Tem uma queixa. - Não sabia bem o que lhe dizer.
Üzgünüm ama ne diyeceğimi bilemedim.
Desculpa, mas não sabia o que dizer.
Bayan Mortimer'a. Ona ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que havia de lhe dizer.
Ne diyeceğimi bilemedim, ben de evet dedim.
Não sabia o que dizer, então disse sim.
Ve hayatımda ilk defa, ne diyeceğimi bilemedim.
Pela primeira vez na vida eu não sabia o que responder.
- Ne diyeceğimi bilemedim.
- Eu não sabia o que dizer.
Ne diyeceğimi bilemedim, konuyu değiştirdim.
Eu não soube o que responder, por isso mudei de assunto.
- Başka ne diyeceğimi bilemedim.
- Não sabia o que dizer?
Ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que havia de dizer.
diye düşünüyordum. Sonra beni öptü. Ve ne diyeceğimi bilemedim.
Depois, ele beijou-me e eu não sabia o que dizer e disse :
Ne diyeceğimi bilemedim.
Não sei o que dizer. Joey, isto é amoroso.
Hayır, ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que dizer.
Ne diyeceğimi bilemedim. Ben de sana soruyorum.
Estava um bocado preso na língua, por isso estou a perguntar-te.
"Kör adalet Projesi" benden bugece Richmond Lamontagne'e bu ödülü sunmamı istediğinde ne diyeceğimi bilemedim.
Quando o Projecto Justiça Cega me pediu para entregar este prémio ao Richard Lamontagne, esta noite, não sabia o que dizer.
Ona ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que dizer a ela.
Gidecek bir yeri yokmuş ve ben de ne diyeceğimi bilemedim.
Ele não tinha para onde ir. Não sabia o que dizer.
O da bana onun ne olduğunu sordu. Ne diyeceğimi bilemedim.
E depois quando ele me perguntou o que era, eu... não soube o que lhe dizer.
Bana bir şey söylemeniz gerekmez ama ne diyeceğimi bilemedim.
Não precisa de me contar nada, mas fiquei sem saber o que dizer.
Ne diyeceğimi bilemedim.
Não sabia o que dizer, entendeste?
- Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemedim.
Não sabia o que fazer ou o que dizer.
Ne diyecegimi bilemedim.
Ela entrou e eu não sabia o que dizer.
- Ne diyeceğimi bilemedim.
Eu não... eu não sabia o que pensar.
Ne, ne diyeceğimi bilemedim.
Eu não sabia o que dizer.
Yaptığımdan sonra sana ne diyeceğimi, ve nasıl arkadaş kalacağımı bilemedim.
Eu não sabia o que te dizer, ou como ser tua amiga, depois do que tinha feito.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]