O kadar basit değil tradutor Português
848 parallel translation
Savaş hakkında bilinecek şeyler o kadar basit değil.
As coisas que sabemos sobre a guerra não são simples.
Savaş hakkında bilinecek şeyler o kadar basit değil.
As coisas sobre a guerra nunca são tão simples.
Bu o kadar basit değil Bay Andrews.
Não é tão simples, Sr. Andrews.
Aşk o kadar basit değil Ninotchka.
O amor não é assim tão simples, Ninotchka.
Bu o kadar basit değil.
Não é assim simples.
O kadar basit değil.
Não é assim tão simples.
Bu o kadar basit değil, Janey.
Não é tão simples, Janey.
- Bu o kadar basit değil.
- Não é fácil. - Porquê?
- O kadar basit değil, Joe.
- Não é assim tão simples.
O kadar basit değil.
- Nada tão simples. Pegue uma cadeira.
O kadar basit değil.
- Isso tem muito que se lhe diga.
Aslında o kadar basit değil, değil mi?
Na verdade não é assim tão simples.
Onunla evlenirsem aile tabii ki rahatlar ama bu iş o kadar basit değil.
Se eu casasse com ele a família ficaria, é claro, aliviada, mas eu não é assim tão simples.
- O kadar basit değil, değil mi?
- Mas não é tão simples, verdade?
O kadar basit değil.
Não é tão simples.
Charles'ı kurtarmak için severek veririm, ama o kadar basit değil.
Sacrificá-la-ia para salvar o Charles, mas não é assim tão simples.
O kadar basit değil. Bunu aynasızlara anlatamazsın!
- Mas tente explicar isso à polícia.
O kadar basit değil.
Simples. - Não é tão simples.
Her şey o kadar basit değil.
Não é assim tão simples na realidade.
- Bu o kadar basit değil.
Há mais em jogo que isto.
O kadar basit değil.
Há mais.
Bence o kadar basit değil.
Não é assim tão simples.
Şimdi. Bunu isterdim Emma ama o kadar basit değil.
Eu gostaria, Emma, mas não é tão simples.
- O kadar basit değil.
- Näo é facil.
O kadar basit değil.
Não é assim tão fácil.
- Gerçekten mi? - O kadar basit değil aslında.
Não é tão simples assim.
Korkarım bu o kadar basit değil, evlat.
Temo que não seja assim tão simples, filho.
Bu o kadar basit değil.
Não é assim tão simples.
O kadar basit değil, Terry.
Não é assim tão fácil, Terry.
O kadar basit değil, Bay Sims.
Não é tão simples, Sr. Sims.
Sana haberlerim var. Bu o kadar basit değil.
Calma, não é tão simples.
İşim o kadar basit değil.
O meu negócio não é tão simples.
O kadar basit değil.
Não é assim tão simples
- O kadar basit değil.
- Não é assim tão fácil.
Brei, o kadar basit değil. Beşinci derste yazı ödevimi vereceğim. Altıncı derste matematik quizim var.
Brei, não é tão simples, tenho uma apresentação do 5º período tenho teste de matemática do 6º, Se sair, reprovam-me.
Ama o kadar basit değil, Bud.
Mas não é assim tão simples, Bud.
Sorun o kadar basit değil.
Só que näo é täo fäcil.
- Evet, evet. Chicago'da da. Ama o kadar basit değil.
Não é tão simples assim.
- O kadar basit değil.
Mas tem mais que isso.
O kadar basit değil.
Isto não é tão simples assim.
O kadar basit değil.
É complicado.
Korkarım ki gerçekte bunu yapabilmen o kadar da basit değil.
Não é assim tão fácil.
Ama sayın ekselansları o kadar basit bir şey değil.
Sua Excelência, não é assim tão fácil.
bu iyi kötü, siyah beyaz, gündüz gece kadar basit değil.
O Bem e o Mal. o Branco e o Negro, o dia e a Noite.
O kadar basit değil.
É instintivo.
- Bu o kadar basit değil.
Não é assim tão simples.
Aslında o kadar da zor değil, gayet basit.
Não é difícil, é simples :
Düşündüğün kadar basit değil! Biliyorsun.
Nâo è tão simples quanto isso e tu bem o sabes!
- Arkalarında kimsesi olmayanları. - O kadar basit değil.
- Aqueles que não fazem falta.
Saf ve basit. O kadar da basit değil.
Como não sabemos nada, sobre estas circunstâncias, é possível.
O kadar da basit değil, ama en azından, çok açık bir ders veriyor.
Não é assim tão simples, mas ensina uma lição óbvia.
o kadar mutluyum ki 33
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107
o kadar 1376
o kadar güzelsin ki 18
o kadar ki 28
o kadar iyi 85
o kadar param yok 29
o kadar iyi olur 16
o kadar da değil 104
o kadar oldu mu 34
o kadar mı 107