English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ O ] / O kadar iyi

O kadar iyi tradutor Português

8,471 parallel translation
Buna rağmen, bu gelmeyecekleri anlamına gelmez. Yani kimin için çalıştıklarını ne kadar çabuk öğrenirsek, o kadar iyi.
Ainda assim, não significa que não o façam, ou seja, temos que descobrir para quem trabalham.
Antrenmanın o kadar iyi mi yoksa o kadar kötü mü geçti?
O treino correu assim tão bem ou assim tão mal?
Ne kadar az bilirsen o kadar iyi.
Quanto menos souberes, melhor.
Ne kadar genel olursa o kadar iyi.
Quanto mais genérico, melhor.
Ne kadar yüksek olursa o kadar iyi.
Quanto maior for a afluência, melhor.
- Ne kadar çok insan onu ararsa, o kadar iyi.
Quanto mais o procurarem, melhor.
Eskiden çok iyi saklambaç oynardım artık o kadar iyi değilim ama. Hep buluyorsun beni.
Eu era óptimo às escondidas, mas já não sou mais, encontras-me sempre.
Çünkü son gelişimde, o kadar iyi geçmemişti.
Da última vez que o fiz, não acabou lá muito bem.
Ne kadar çok kan o kadar iyi.
Quanto mais sangue, melhor.
- Ne kadar çok olursa o kadar iyi.
Quantas mais, melhor.
Ne kadar erken terk ederseniz o kadar iyi.
Quanto antes sair daqui, melhor.
Buraları ne kadar erken terk ederseniz o kadar iyi.
Quanto antes sair deste bairro, melhor.
- Ne kadar eski, o kadar iyi.
- Quanto mais velhas, melhor.
Kadın kahraman olmakta o kadar iyi ki.
Ela é tão boa a ser uma heroína.
Evo'ların listesi o kadar iyi oldu ki.
Garanto-te, esta lista de EVOS foi um presente divino.
Beyler, ne kadar az bilirsem o kadar iyi.
Cavalheiros, quanto menos souber sobre isto, melhor.
Jack seni benim kadar iyi tanımıyor.
O Jack não o conhece tão bem como eu.
- Bizim işimizi o kadar iyi bilmiyor.
- Mas não conhece bem o nosso jogo.
Ve bu külfet bir savunma avukatının en iyi silahıdır ve bundan sonuna kadar faydalanmalısınız.
E esse fardo pesado é a melhor arma de um advogado de defesa. E temos de o aproveitar ao máximo.
Bay Ramon şimdiye kadar gördüğüm en iyi makine mühendislerinden birisi.
O Sr. Ramon é um dos melhores engenheiros mecânicos que já vi.
Dünya daha iyi bir yer olana kadar hayır.
Não até que o mundo seja um lugar bem melhor.
Ne kadar iyi arkadaşlarınız var Efendi Bruce.
Que amigos encantadores que o menino Bruce tem.
Güçlere, dünya dışı biyolojiye o kadar takıntılıydım ki onları daha iyi anlamayı, kontrol etmeyi umarak bu işin nereye varabileceğini merak edip duruyordum.
Tive tanta curiosidade sobre os poderes! Sobre biologia extraterrestre. Queria saber aonde nos levaria.
Söylemeliyim ki direktör, bugüne kadar yediğim en iyi ızgara peynir bu.
Admito, Director, sem dúvida, o melhor queijo grelhado que já comi.
Ama evliliğin kurulması o kadar da iyi olmayabilir.
Mas não é o melhor alicerce para um casamento.
NYPD kayıt tutmakta SSR kadar iyi değil. Ki bu da çok kötü bir şey, çünkü bizim kayıtlarımız berbattır.
A Polícia de Nova Iorque não é tão eficiente como a R.C.E. a manter registos, o que significa muito... uma vez que os nossos registos já são um desastre.
Ben de aynı sözü verdim ama Steve Rogers kadar iyi değilim bu konuda.
Eu fiz a mesma promessa, mas, não sou tão bom como o Steve era!
Avrupalılar bile Avrupa'yı 107. Alay kadar iyi tanımıyor.
Nem sequer os europeus conhecem tão bem a Europa como o 107º?
Şef Dooley her ne kadar iyi bir adam da olsa oldukça meşgul biri, değil mi?
Bem, o Chefe Dooley, apesar de ser um bom homem, também é muito ocupado, sim?
150 o kadar da iyi değil.
150 não é assim tão bom.
Ama herhalde kocanızı kendiniz kadar iyi tanıyorsunuzdur.
Mas aposto que conhece tão bem o seu marido como a si própria.
İyi olan kazanana kadar!
Até que o melhor vença.
Hafızam eskisi kadar iyi değil.
- A minha memória já não é o que era.
Ağrı kesicinin etkisi bitene kadar iyi olacağım.
Vou ficar até o analgésico deixar de fazer efeito.
Bay Latimer, Nigel Carter'ı ne kadar iyi tanıyorsunuz? Çok yakından.
Sr. Latimer, quão bem conhece o Nigel Carter?
Başka bir şeyi iyi yapamadığımdan... şu ana kadar başka ne yapmak istediğimi belirlemedim. Bütün enerjimi mümkün olduğunca iyi bir oyuncu olmaya verebilirim.
Como não há mais nada que faça bem, e até agora ainda não me decidi por outra profissão, mais vale empenhar todas as energias em ser o melhor ator que posso.
Neredeyse benimki kadar iyi.
Altamente. Quase tão bom como o meu.
En büyük korkum asla yeteri kadar iyi olamamak.
O meu maior medo é que nunca vou ser bom.
Şimdi de garip hissediyorum çünkü ya aramız o kadar da iyi değilse?
E agora sinto-me uma doida... porque, e se não for nesse ponto que estamos?
Bak, hiç kimse babanın ne kadar kabiliyetli olduğunu benden daha iyi bilemez.
Ninguém sabe melhor que eu do que o teu pai é capaz.
Belki de ilk uçakla New York'a gidecek kadar iyi hissediyorumdur.
Talvez me sinta bem o suficiente para apanhar o primeiro avião para Nova York.
Homie, işkoliklik senin belki de şimdiye kadar ki en iyi kolikliğin, ama biraz rahatlaman gerek, ben de cumartesi günü sirke hepimiz için bilet aldım.
Homie, estar viciado no trabalho deve ser o teu melhor vício até hoje, mas precisas de relaxar. Por isso, comprei bilhetes para irmos ao circo no sábado.
Yapabileceğimiz en iyi şey kendine gelmesini beklemek ve içinde ne kadar Jack Connaughton kaldığını öğrenmek.
O que podemos fazer é esperar que ele acorde e ver o quanto sobra do Jack Connaughton.
Sence bize Serb'in malları nerede sakladığını söyletecek kadar iyi becermiş misindir?
Comeste-a bem ao ponto de te dizer onde é o esconderijo do Sérvio?
Sanatçı vücut hatlarını neredeyse mükemmel denecek kadar iyi yakalamış.
Veja como o artista capturou as linhas do corpo - quase perfeitamente.
Belki o kadar şık değildim ama iyi biriydim.
Talvez não tão elegante, mas, um homem decente.
O na burada ne kadar iyi olduğumu göstermem gerekiyordu. ancak bu şekilde kalabilirim.
Preciso mesmo de mostrar-lhe como estou bem aqui, para poder ficar.
Belki de bu o kadar da iyi bir fikir değildir.
Talvez isso não seja boa ideia.
- Ne kadar acı çekerse o kadar iyi.
Quanto mais doloroso, melhor.
İkinci başkanımızı ne kadar iyi tanıyorsun? Doğrusu, John ve Abigail Adams
Quão bem conheces o nosso segundo presidente?
O artık onlara ihtiyacı olmayacak kadar iyi olduğunu hissediyor.
Sente-se tão bem que acha que já não precisa deles.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]