Ona sorun tradutor Português
605 parallel translation
O... ona sorun. Neden onun...
Não me deviam estar a perseguir a mim, mas sim a ele!
Church'ü kimin öldürdüğünü ona sorun.
Se querem saber quem matou o Church, perguntem-lhe.
Ona sorun.
Perguntem-lhe.
- Ona sorun.
- Pergunte-lhe.
- Ona sorun. O da benimle geldi.
Pergunte-lhe a ele...
Ona sorun!
Pergunte-lhe!
Ona sorun, daha önce ona hiç zarar verdim mi?
Pergunte-lhe se lhe fiz mal antes disso.
Haydi, ona sorun!
Pergunte-lhe!
Şimdi, gidip, ona sorun!
Pergunte-lhe!
Hastaneye gidip, ona sorun!
Vá ao hospital e pergunte-lhe!
İsterseniz ona sorun.
Pergunte a Rosalie.
- Felix öyle dedi, ona sorun.
- Ele é que disse, perguntem-lhe!
- Ona sorun.
- Pergunta-lhe.
Kimseyi arayıp aramadığımı ona sorun.
Pergunte-lhe se fiz alguma chamada.
Ona sorun, isterseniz.
Pergunte-lhe se está interessado.
Ona sorun. Ona biryerlerde gezinip işvereni hakkında yalan yanlış bir şeyler söyleme fırsatı için yanıp tutuşurken rastlayabilirsiniz.
Vai encontrá-Io algures esperando uma oportunidade para matar o patrão, é o que todos querem.
- Evet ona sorun.
- Boa ideia.
Sorun ona.
Pergunte-lhe.
Ona Bayan Annabella Smith'i tanıyıp tanımadığını sorun.
Pergunte-lhe se conhece uma tal Annabella Smith.
Onu sınayın bayanlar baylar. Ona herhangi bir soru sorun. Buldum!
Senhoras e senhores pergunte-lhe o que quiserem...
Hangi saatin ona uygun oldugunu sorun.
Pergunto-lhe que horas são mais convenientes para ele.
- Ona binsem sorun etmez bence.
- Ele não se deve importar que eu o monte.
Ona bayılıyorlar. Doğu yakası çok önemli bir sorun.
É um músico maravilhoso, e eles adoram ouvi-lo tocar.
Sorun çıkarsa ona bir kez bas, her şey yolundaysa üç kez.
Carrega uma vez caso haja sarilhos e três para caminho livre.
- Ona ne yapacağız? - Bay Dean'e sorun.
- O que faremos com ele?
Ona Shiloh'da ne oldugunu sorun.
Pergunte-lhe o que aconteceu em Shiloh.
Ve kim sorun çıkarırsa ona bıçağımı saplar ve yolun dışında bırakırım.
Se alguém causar problemas, enfio uma faca nele e deixo-o para trás.
Sorun olmazsa ona birkaç soru sormak isterim.
Queria continuar, se não lhe importar.
Haydi sorun ona.
Quais são elas.
Kaptan Keller doğru söylüyor. Ona bir şeyler verince sorun çıkartmayacaktır.
O que o capitão Keller está dizendo é certo.
İsterseniz ona sorun. Bn.
- Onde está ela?
Bir sorun çıkacaksa, o bana çıkaracak, ben ona değil.
Qualquer problema que haja será com ele e näo comigo.
- Buradan nasıl çıkacağımızı sorun ona.
- Pergunte-lhe como saímos daqui.
ABD marşalı gelecek. Sorun çıkaracak olanlar ona hesap verir.
O marshall dos EUA virá cá, e quem arranjar sarilhos terá de responder perante ele!
Ve ona bir şey olursa bu bebekler öksüz kalacaklar. Sorun yok, Sheila.
Se alguma coisa acontecer com ela, estes bebés vão ser órfãos.
Ama ona göre onun zenci, benim beyaz olmamız büyük bir sorun.
Só que ele pensa que o fato de ser negro e eu não, é um problema grave.
Ona iyi babalık etmiş miyim, Perry'ye bir sorun.
Pergunte ao Perry se não fui um bom pai.
Evet, evet, anlıyorum Bay Ançüez ama sorun şu Bay Chipperfield'ı arayıp ona :
Sim. Sim, entendo, Mr. Anchovy, mas veja, a questão é :
- Ona sorun.
- Pergunta-lhe tu.
Vurulmadı. ya kaydı ya da sersemleyip düştü yada sorun yaratmak için solcular ona vurdu.
- Não, mas é mentira! Não lhe bateram. Ele escorregou...
Sorun Dr Lester'ın hastalığının tedavisi ise ona uygun yer Benecia Kolonisi değil.
Se o diagnóstico da doença da Dra. Lester é o problema, então, a Colónia de Benecia não é adequada.
Ona, bizim eve gelmesinin sorun olmadığını söyledim.
- Sempre quer ajudar os outros.
Hey, Joe. Sorun olmadığını söyle ona.
Diz-lhe que está tudo bem.
Gauche bizden 2 saat önde ve 20 adet silahlı adamı var. Kahretsin, ona yetişsem bile, sorun daha yeni...
- Mesmo que o alcance...
Ona boyunu sorun.
Pergunte-lhe quanto mede.
Ona, "Geride, havan topunun başında görevliyiz." "Güvensiz sayılmaz, sorun yok." dedim.
"Temos um morteiro, estamos bem, não há problema."
Sorun şu, ona söylediğimiz andan itibaren zaman kadından yana, bizden değil.
É o velho problema. Assim que lhe contarmos, o tempo está do lado dela.
Neyi, nasıl yapacağımı bilmiyordum. Ona sordum ve o da gösterdi. Ve bir sorun çıkmadı.
Eu não sabia coisa alguma, e ele me ensinou a trabalhar... e como fazer as coisas... da forma correta.
Ona herhangi bir sorun çıkarmanızı istemiyorum.
Nao quero que lhe arranjem sarilhos.
Kalıplaşmış biçimde, ben ona "Sorun ne?" derdim o da sakinleşirdi.
O que costuma acontecer é eu perguntar : "Querida, qual é o problema?" E ela fica pensando.
- Ona Florida şovunu sorun.
- Pergunta sobre o concerto na Florida.
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79
sorun olmaz mı 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79
sorun olmaz mı 17