Seçeneğin yok tradutor Português
478 parallel translation
Seçeneğin yok.
- O quê? Não tens escolha.
Başka seçeneğin yok.
A menos que haja outra maneira.
- Korkarım başka seçeneğin yok.
Não tem opção. Sou dono...
Seçeneğin yok ki.
Não tem grande escolha.
O zaman Shelley ile olan bu tatsız küçük işi bırakmak ve sevgili eşine ve onun yarım milyonuna dönmekten başka seçeneğin yok.
Então não tens alternativa se não desistires deste triste negociozinho com a Shelley e voltares para a tua amada esposa e para o seu meio milhão de dólares.
Başka seçeneğin yok.
Não tens outra solução.
Fazla seçeneğin yok.
- Tu usas farda, não varia muito.
Başka seçeneğin yok.
Não tem alternativa.
Ama başka seçeneğin yok.
Mas não tens outra hipótese.
Zaten, seçeneğin yok.
Não tens hipótese, afinal.
- Seçeneğin yok.
- Não tens escolha.
Seçeneğin yok.
- Não tens escolha. - Acho que tenho.
Açıkçası pek fazla seçeneğin yok.
Não tens muitas escolhas.
Başka seçeneğin yok dedim ya Sam.
Eu d ¡ sse que vovê não tem esvolha, Sam.
Seçeneğin yok Adama.
Não tem alternativa, Adama.
Başka seçeneğin yok.
E eu só estou dizendo que você não tem alternativa.
Başka seçeneğin yok, ha?
Não tens outro remédio?
- Başka seçeneğin yok, Marty.
- Não tem alternativa, Marty.
Pek seçeneğin yok.
Não tens escolha.
Başka seçeneğin yok... .. genç öğrencim.
Não há fuga... meu jovem aprendiz.
Başka seçeneğin yok.
Não há escolha.
Başka seçeneğin yok dostum.
- Não tens opção, companheiro.
- Seçeneğin yok.
Não tens escolha.
Bir keresinde onu reddettin ama bu kez başka seçeneğin yok.
Já recusaste uma vez, mas agora não tens escolha.
Başka seçeneğin yok.
Não tem escolha.
Korkarım ki, başka bir seçeneğin yok.
Sinto que não tenha alternativa.
Başka seçeneğin yok.
Não tens alternativa.
- Başka seçeneğin yok.
- Não tens escolha.
Başka seçeneğin yok, benim de yok.
Não tens escolha, nem eu.
Hiçbir seçeneğin yok.
- Não tens opções.
Amos artık gitti. Bu yüzden fazla seçeneğin yok.
Bem, o Amos morreu, por isso... não tens opção.
Özgür bir toplumda yaşıyorsun, seçeneğin yok.
Vive numa sociedade livre. Não tem escolha.
Seçeneğin yok.
Nao tens hipótese.
Başka seçeneğin yok.
Não tens escolha.
şimdi başka seçeneğin yok.
Mas foi o que aconteceu. Agora não tenho escolha.
Artık seçeneğin yok.
Agora, não tens escolha.
Başka seçeneğin yok.
Não tens alternativa!
Başka bir seçeneğin yok!
Não tens escolha.
Hayır! - Lisa, pek bir seçeneğin yok.
- Lisa, não tens alternativa.
Korkmak diye bir seçeneğin yok.
O medo não é uma opção.
Senin başka seçeneğin yok.
O senhor não tem outra escolha.
O yüzden başka seçeneğin yok.
Sou a tua única saída.
Başka seçeneğin yok.
Não tens escolha. Confia em mim.
- Başka seçeneğin yok!
- Não tens alternativa!
Eğer Sid'i yakalamak istiyorsan, Korkarım ki başka seçeneğin yok
Se quer apanhar o Sid, não tem alternativa.
Başka seçeneğin yok, bundan emin olabilirsin.
Não tens outra hipótese, podes ter a certeza.
Sıradaki mücadelede seçeneğin yok.
O próximo desafio não tem opções.
Pek fazla seçeneğin yok zaten.
Que opções você tem?
Dayanacaksın çünkü başka seçeneğin yok.
Aguentas por não teres outro remédio.
- Çık dışarı. - Başka seçeneğin yok.
Saia daqui.
- Ama başka seçeneğin de yok.
Bom, não vejo outra opção.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yok et 47
yoksa ne 75
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65