Silahınız var mı tradutor Português
161 parallel translation
- Yanınızda silahınız var mı?
- Tens a tua pistola? - Tenho.
- Silahınız var mı Greer?
- Tem uma arma, Greer?
- Silahınız var mı?
- Têm algumas armas?
Silahınız var mı?
Tem alguma arma?
Silahınız var mı yok mu?
Dê-nos a arma.
Silahınız var mı?
Tem uma arma?
Hiç silahınız var mı?
Têm armas?
Burada silahınız var mı?
Têm alguma arma neste sitio?
Silahınız var mı?
Tens alguma arma?
- Silahınız var mı?
- Tem alguma arma, Sr. Kersey?
Burada silahınız var mı?
Tem espingardas?
Satılık silahınız var mı?
Tem uma para vender?
Hiç silahınız var mı?
Voce tem armas aqui?
Silahınız var mı doktor?
Tem uma arma, Doutor?
- Silahınız var mıydı?
- O senhor estava armado?
- Silahınız var mı?
- Tem a sua arma consigo?
- Silahınız var mı?
- Você tem uma arma?
Silahınız var mı?
E vocês tem armas?
Silahınız var mı, Bay Wigand?
Tem alguma arma?
Silahınız var mı?
- Tens armas?
Silahınız var mı?
E uma arma?
- Silahınız var mı, efendim?
- Tem alguma arma, meu Tenente?
Silahınız var mı?
Têm alguma arma?
Silahınız var mı?
Vocês têm armas?
- Silahınız var mı Bay Bartholomew?
- Está armado, Sr. Bartholomew?
- Silahınız var mı?
- Tens alguma arma?
- Bay Santoya, silahınız var mı?
- Sr. Santoya, tem uma arma? - Uma arma?
- Silahınız var mı?
- Tem uma arma?
Ateşli silahınız var mı, Bay Tomassi?
- Tem alguma arma de fogo, Sr. Tomassi?
Kılıcıyla silahıyla Kral John'a ihtiyacımız yok. Senin bu inancının nedenini bulup, bunu tedavi edebilecek birine ihtiyacımız var.
Não precisamos de um Rei João com fogo e espada, mas de alguém que encontre a razão da tua convicção e a cure.
Silahınız mı var?
Eu vejo que você está armado.
Kaç asker, kaç silah düşmanımızın bu işte kaç tane tankı var.
Quantos homens, quantas armas quantos tanques o inimigo tem, nesta operação.
Hazırladığımız yerde yeterli elementler de var ikiniz de bunlardan silah yapabilecek ve birbirinizi imha edebileceksiniz, zaten amacınız da buydu.
O local que vos preparámos contém elementos suficientes para cada um construir armas letais e destruir o outro, o que parece ser a vossa intenção.
Onların silahları var. Bizim silahımız yok.
Sem armas, não temos poder.
- Silahınız var mı?
- Tem armas?
Füzyon reaktörlerini ve liderimizin silahını çalıştırmak için suya ihtiyacımız var Mike.
Os químicos são apenas a cortina de fumo, não é?
Tamam, anladım. İhtiyaç duyacağınızı sanmam ama, çantada yatıştırıcı silah var.
Duvido que tenham problemas, mas há uma arma tranquilizante no estojo de primeiros socorros.
Şimdi üflemeli silahımız var,.. ... belki onların takip etmesi için bir de iz bırakabiliriz.
Talvez ajude deixar um rasto para nos encontrarem.
Silahınız var mı?
- Tem arma?
Ve artık sınırsız gücü olan bir silahımız var.
E agora temos uma arma de poder ilimitado.
- Ayaklarınızı ayırın. - Silah için ruhsatım var.
Tenho licença de porte de arma.
- Silah için ruhsatınız mı var? - Evet. - Neden silah taşıyorsunuz bayım?
Por que anda armado?
Şu anda bayanın başına doğrultulmuş bir silah var. [br ] O nedenle hemen Washington'u ara ve onlara adamlarını esir [ br ] aldığımızı söyle ve adamların ben J.Edgar Hoover ile konuşana kadar [ br] hiç bir yere gitmeyecek.
Há uma arma apontada para a cabeça desta dama agora, então você chamará Washington e dirá a eles que estamos mantendo seu povo prisioneiro e que eles não irão a lugar algum até que eu fale pessoalmente com J. Edgar Hoover.
Silah kaçakçısını yakalamamız için yardımına ihtiyacımız var Birkaç gün önce bir nükleer savaş başlığını çaldı.
Precisamos da tua ajuda para recuperar armas nucleares... Roubaram armas nucleares a dias a trás.
Silahın var. Ben silahsızım.
Tu é que tens a arma.
İki şartımız var. B.M.'nin adada silah olup olmadığını araştırması gerekiyor.
A ONU terá de ter autorização para inspeccionar a retirada dos mísseis.
Burada Merkez Ordu'da ve Londra'da eğitimsiz sokak savaşçısı Yahudiler'e silah sağlamanın kaynaklarımızı boşa harcamak olduğunu düşünenler var.
Há gente no exército interno, aqui e em Londres que acha que a passagem de armas para combatentes judeus sem treino é uma utilização fútil e inútil dos nossos recursos limitados.
Sizi ve kızınızı kaçırdığında silahı var mıydı?
Ele estava armado quando as raptou, a si e à sua filha?
Hey, aynasız! Silahın var mı?
- Larga a arma!
Bir tanığımız var, Monk. Silah ateşlenmeden önce Willie Nelson ile Cross'un tartıştıklarını duymuş.
Temos uma testemunha, Monk, que ouviu o Willie Nelson e o Cross a discutir pouco antes dos disparos.
Bu olağanüstü silah ile bahise var mısınız?
Vai apostar essa magnífica arma?