English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ S ] / Sorun sen değilsin

Sorun sen değilsin tradutor Português

167 parallel translation
Çünkü bebek bakamam, sorun sen değilsin.
Porque eu devo levar o bebé, não você.
Sorun sen değilsin.
Não é com você.
Sorun sen değilsin. gerçekten çok hoş görünüyorsun.
Não és tu. Pareces muito simpática, a sério.
Sorun sen değilsin, benim.
Não é você, sou eu.
Sorun sen değilsin.
- Nada. Não és tu, sou eu.
Hiçbir şey. Sorun sen değilsin.
Nada, não és tu.
Sorun sen değilsin, benim.
Não... não és tu, sou eu.
Sorun sen değilsin, benim. Onu daha önce muayene ettim ve sistit teşhisi koydum.
Eu atendi-a antes e diagnostiquei Infecção Urinária.
Sorun sen değilsin. Biziz.
Não estás com problemas Nós estamos com problemas.
Gördün mü Sally, sorun sen değilsin, erkekler ahmaktır.
Vês, Sally, não és tu o problema. Os homens são idiotas...
Lütfen üstüne alınma. Sorun sen değilsin.
Por favor, não leves isto a peito.
Sorun sen değilsin, Greg. Sorun Larry.
Ele é contra o casamento.
Sorun sen değilsin.
Não é por tua causa, Ray.
- Neden? Sorun sen değilsin.
Tenta entender.
- Yalnız mı kalmak istiyorsun? - Sorun sen değilsin.
Quer estar sozinho?
"Sorun sen değilsin, benim."
"Não és tu.. sou eu".
Sorun sen değilsin.
Não é por tua causa...
Bak, sorun sen değilsin.
Ouve... O problema não és tu.
Sorun sen değilsin.
Não és tu.
Sorun sen değilsin, Rev
Não é você, Rev,
- Sorun sen değilsin.
- Não é sobre ti.
Sorun sen değilsin.
Não é você.
Sorun sen değilsin, benim.
Não és tu. Sou eu.
Sorun sen değilsin, tamam mı?
Não tem nada a ver contigo, certo?
Sorun sen değilsin Dave.
O problema não és tu, Dave.
Sorun sen değilsin. Başkalarının, hele son kez şoför koltuğuna... oturduktan sonra komaya girenlerin... arabamı kullanmasından pek hoşlanmam da.
Não é nada pessoal, mas fico nervoso se outras pessoas guiam o meu carro, especialmente aquelas que estiveram em coma, desde a última vez que se sentaram ao volante.
- Phoebe, sorun sen değilsin.
- Não tem a ver contigo, Phoebe.
Sorun sen değilsin, Jim amca.
Não é por si, tio James.
Sorun sen değilsin Mac. Sen bir erkeğin sahip olabileceği en iyi eşsin.
Você é a melhor parceira que um homem pode ter.
- Oldu o zaman. Önümüzde bir sorun var, sen tam onlarla karşılaşacak kadar iyi değilsin.
Vão esperar-nos problemas, é melhor estares preparado.
Sen sorun değilsin. - Teşekkür ederim.
Obrigada.
Zaten sorun şu ki..... sen senaryoya aşık değilsin. Bana aşıksın.
De qualquer modo, o problema é que,... nao está apaixonada pelo guiao, está apaixonada por mim.
Bunu yapamam, üzgünüm. Sorun sen değilsin.
Não posso fazer isto.
- Altı yaşında bile değil. - Sorun sadece sen değilsin. Hayır, hayır.
Às vezes aterroriza-me a ideia de ter arruinado a vida da minha filha.
Sorun bu değil. Sen değilsin.
Não é isso, não és tu.
- Sorun sen değilsin.
É ela.
Sen sorun değilsin ama...
Contigo, tudo bem, mas...
'Sorun sende değilsin'klasiğini sen bana mı söylüyorsun?
Estás a enfiar-me a tanga do "não és tu, sou eu"? !
Sorun değil. Sen bu işlerin adamı değilsin.
- Não é nada de especial.
- Sorun da bu, sen artık kanun değilsin.
- Isso mesmo. Tu não és mais a lei.
Aslında sorun sen değilsin.
Isto é entre nós.
- Anlıyorum. - Sorun sen değilsin.
- Compreendo.
Çalışan başarılı kadınlara karşı bir kompleksim var. Sorun sen değilsin.
- Não és tu, sou eu.
Belki de asıl sorun sen sevgili olmaya uygun biri değilsin.
Mas talvez não tenhas "fibra" para namorar. Adeusinho.
Bak, sorun sen değilsin.
Quando despires o casaco e ele vê o que tens vestido, é aí que tudo se decide. - E o que escolheste? - Tenho demasiado por onde escolher.
Senin için sorun yok, bunu yapmak zorunda olan sen değilsin.
Para si é fácil.
Sorun sadece sen değilsin.
Não se trata só de ti.
Sorun sen değilsin.
Não eras tu.
- Sorun sen değilsin.
- Não és tu.
Sorun sen değilsin ki.
- Não é por causa de ti.
- Bu sen değilsin dostum. Biliyorum, sorun da bu.
Eu sei meu, essa é que é a questão, é sobre ti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]