Unutma ki tradutor Português
498 parallel translation
John, onu sevdiğini biliyorum. Ama unutma ki o benim kızım ve iyi olduğunu düşündüğüm şeyi yapmalıyım.
John, eu sei que a ama, mas não se esqueça que ela é minha filha, e eu devo fazer o que acho ser o melhor.
Unutma ki o kaslı bir adam.
Lembra-te, ele é um homem de músculos.
Ama unutma ki şu andan itibaren benim adım Ahmeen.
Mas, de agora em diante, meu nome é... Ahmeen.
Unutma ki, her ne yaparsan yap ve nerede olursan ol burası daima senin evin.
Lembre-se que, faça o que fizer, e onde estiver... sempre terá um lar aqui.
UNUTMA Kİ, KİMSE DOSTU OLDUĞU İÇİN KAYBETMEZ.
Lembre-se que ninguém é um fracasso se tem amigos.
Unutma ki, ne Hintçe ne de İngilizce, tek kelime konuşamıyorlar.
Lembre-se, elas não sabem uma palavra de hindi ou de inglês.
Ama unutma ki, babanın da babası öldü. Büyükbaban da yitirdi babasını.
Mas, bem sabeis, vosso pai também perdeu um pai, que também perdeu o seu e o sobrevivente obrigado pelo dever de filho devia mostrar o luto por algum tempo.
Unutma ki basitliğin en harika etkisi vücut ve ruhun büyük ızdırabıyla başarılabilir.
E não se esqueça que a maior impressão de simplicidade... só pode ser conseguida... com a agonia do corpo e do espírito...
Tamam o zaman ama unutma ki bu benim fikrim.
Muito bem, então, mas não esqueça que esta é minha idéia.
Ayrıca unutma ki toprak, daha ilk başta vardı.
E lembre-se : no princípio era a terra.
Sitem edeceksin, biliyorum sıçrayacaksın, ama bunu yapmadan önce unutma ki, terkeden sen, canını dişine takarak çabalayan bendim.
Vais censurar-me. Sei disso. Mas, antes que o faça lembra-te de que tu partiste.
Unutma ki, halam senin çalıştığını zannediyor.
com tia finges que tens trabalho.
Unutma ki... Amerikalının iyileşmesini istiyorsun.
Lembre-se disso... se quer que este americano melhore.
Ve unutma ki Jube ekibin başıdır.
E lembra-te, o Jube é o meu capataz.
Ama, Bayan Anna, şunu unutma ki sen çok zor bir kadındın çoğu kadından çok daha zor. "
Mas, Sra. Anna, precisa lembrar que foi uma mulher muito difícil e muito mais difícil que a maioria. "
Unutma ki, sen bir bayansın.
Não te esqueças que és uma senhora.
Unutma ki, kutu kadar çaydanlık da bütün bir kent bloğunu aşağı indirecek kadar arseniç içeriyordu.
Não se esqueça que a chaleira, bem como a lata do chá, continham arsênico suficiente para matar um bairro inteiro.
Unutma ki ben lisenin müdürüyüm.
Afinal eu sou o director da escola.
Unutma ki Bayan Trent de onları gördüğünü iddia etti.
Bem não se esqueça a Sra. Trent reivindica tê-los visto também. |
Ama unutma ki düşüncelerini hiçbir duvar, hiçbir kilit engelleyemez.
Mas sempre se lembre de que ninguém pode colocar paredes... grades ou trancas na sua mente.
Unutma ki bunun doğru olmadığına...
- Lembre-se que, se já decide que isto não é certo para você...
Unutma ki bu cezanın bir sembolüdür.
- Lembre-se que, isso é essencialmente um símbolo de penitência.
Fakat unutma ki bu fani hayatta tekrar karşına çıkamayabilecek... bir fırsatla karşı karşı karşıyasın.
- Mas lembrem-se que, estão decidindo uma oportunidade que pode nunca mais vir. - Como resultado de Seu tempo eterno...
Ancak unutma ki o bir erkek... ve bekar... inançsız birinden korkarım.
- Mas lembre-se que, ele é também um homem... - um solteirão... - e estou temerosa como uma cética.
Unutma ki sana haberi ilk veren bendim!
Tenha em conta que fui o primeiro em te dar a notícia.
Bu küçük havalı zımbırtılarınla rütbece benim biraz üstüm olabilirsin, ama unutma ki hala dandik bir erbaşsın o kadar.
Você pode estar um pouco acima de mim com todas essas coisinhas aqui, mas ainda não passa da porcaria dum oficial subalterno.
Unutma ki zincire vurulmak..... özgürlükten iyidir kimi zaman.
Vai mudar de idéia. Estar acorrentado, pode ser melhor que estar livre.
Unutma ki şövalye oldum.
Não te esqueças de que fui armado cavaleiro!
Unutma ki, henüz boşanmadık.
Ainda sou seu marido.
Unutma ki sana bir ruh verilmiş... ve doğru düzgün konuşma yeteneği bahşedilmiş.
Lembra-te, és um ser com alma... e com o dom divino do discurso articulado.
Unutma ki bu mendilin, bu da elbisenin kolu.
Lembra-te, isto é o teu lenço e isso é a tua manga.
Unutma ki... dün gece bir prensle dans etmekle kalmadın, bir prenses gibi davrandın.
Agora, lembre-se... näo só dançou com um príncipe, como se comportou como uma princesa.
Unutma ki sen bu oyununun yıldızı değil, yardımcı oyuncusun. Üstelik çok küçük bir roldesin.
Nao é o protagonista, mas um mero actor secundário.
Ama unutma ki boşuna uğraşıyorsun.
Mas estão a perder tempo.
Söyleme! Unutma ki artık bir karın var... ve çocukların da olabilir.
Lembre-se que agora tem uma esposa... e pode ter filhos.
Unutma ki adı Johan Ahrend Happolati isminin baş harflerinin açılımı bu.
Só sei que se chamava Johan Ahrend Happolati a julgar por suas iniciais.
- Unutma ki, ben kara iznindeyim.
- No fim de contas, estou de licença.
Unutma ki 2000 yıldan beri sözcükler epey anlam değişikliğine uğradı.
Não podemos esquecer que, em 2000 anos, as palavras não mudaram muito de sentido.
Unutma ki, babam en çok beni sever.
Recorda-te que sou o preferido do pai.
Unutma ki tüm bu lüks yaşantıyı bana borçlusun!
Apenas lembre-se que você deve toda essa vida luxuosa a mim!
- Şahin, şunu unutma ki ben evliyim.
- Olhovivo, não te esqueças que sou casada.
Unutma ki, biz Highlands'de tatile gelen hoş bir çiftiz.
Lembre-se que somos um casal simpático de Londres de férias nas Terras Altas.
Bu bulabildiğim son kız, bu yüzden unutma ki bu senin üçüncü ve son şansın!
Esta é a última garota, então se lembre que essa é sua terceira e última oportunidade.
"Ve Denise, unutma ki bir tanemi yalnız bırakmadığın için cennete gideceksin."
"E Denise, irás para o céu por seres amiga do meu bebé".
Keşiş, dua etmeyi unutma ki Tanrı'nın gazabı merhametli olsun.
Monge, não se esqueça de rezar, senão Deus... pode enviar-nos um mau final.
Ama unutma ki, bir rahibin hayatı çok sade ve tutkudan arınmış olmalıdır.
Entretando, nunca esqueças de que uma vida de monge é simples... e deve continuar livre de ambição.
Ama şunu unutma ki bir tenya, bazı istisnalar hariç, asla bir insan olamaz.
Mas tem que ter presente que um verme, com umas poucas de excepções, não é um ser humano.
Tabi ki var, Merle, ama sizin seçimlerin de yaklaştığını unutma.
Claro que tem, juiz mas lembre-se de que as eleições são em Novembro.
Yeter ki o beş kişinin parasını unutma.
Desde que te lembres que lhes devemos cinco.
Denizcilerle ilgili ya da savaşan her adamla ilgili komik olan şey şudur ki zihinleri, mutsuz oldukları anıları unutma eğilimindedir.
Há uma coisa engraçada em relação aos Marines, ou em relação aos combatentes de qualquer outro ramo. Há uma tendência para esquecer as coisas más e pensar só nas coisas boas que aconteceram.
Yıllar sonra bu konu hakkında konuştuklarında, ki konuşulacaktır,... onlara bunun benim fikrim olduğunu söylemeyi unutma.
Daqui a anos, ao falarem de nós, e acredita que o farão, Lembra-te de lhes dizer que a ideia foi minha.