Unutmayın ki tradutor Português
245 parallel translation
Unutmayın ki bugün yılbaşı gecesi, yılın son günü yani!
Lembrem-se que é véspera de ano novo, o último dia do ano.
Ancak şunu unutmayın ki, ilk buluşmamızda değil, daha sonradan.
Não no nosso primeiro encontro, sabe, mas mais tarde.
Unutmayın ki biz asılacak adamlarız.
Lembrem-se de que eu e os rapazes estamos destinados à forca.
Unutmayın ki dünyayı güneş ışığıyla
Não esqueças que és o tal
Olaylar öyle gelişti gibi ancak şunu unutmayın ki bu sadece beni ilgilendirir.
Mais ou menos isso, só que foi pelos fundos da minha casa.
Unutmayın ki, bu bir yok etme aracı.
É um instrumento de destruição.
Ama şunu unutmayın ki onlar benim en eski ve en yakın arkadaşlarım.
Mas, lembrem-se que elas são amigas muito antigas e queridas.
Unutmayın ki, bizim işimiz bu.
A fim de contas, é o nosso trabalho.
Unutmayın ki ; Hepimiz birer İngiliz centilmeniyiz.
Lembrem-se que somos cavalheiros ingleses.
'Unutmayın ki Bay Bilmemkim, ben bir hanımefendiyim'"
'Lembre-se, Sr. Fulano de Tal, eu sou uma dama "'.
Unutmayın ki Bay Bilmemkim, ben bir hanımefendiyim.
"Lembre-se, Sr. Fulano de Tal, eu sou uma dama."
Unutmayın ki sevgili çocuklar, biz rahibelerinizi kolayca kandırabilirsiniz.
- Lembrem-se que, queridas discípulas, podem facilmente nos enganar, suas irmãs.
Ama unutmayın ki ben sadece yan ürün üzerinde çalışıyorum.
- Mas lembre-se que, - Apenas trabalho no subproduto.
Unutmayın ki Yunanistan'ı yenecek kelime budur, eğer biz de onlara beraberlikle karşı koymazsak.
Lembrem-se dessa única palavra que vai certamente destruir a Grécia, a menos que a enfrentemos com a nossa própria unidade.
Unutmayın ki oğlan, ne kadar çekici olsa, bir yalancı ve hırsızdır.
Recordemo-nos que, por mais encantador que seja, Rick é um ladrao e mentiroso.
Unutmayın ki bu ziyaret bir sürpriz.
Lembra-te que a visita é uma surpresa.
Unutmayın ki restoranımız, Fransız mutfağının temsilcisidir!
Não se esqueçam que este restaurante é a embaixada da gastronomia francesa.
Unutmayın ki şirketiniz 31.228.000 frank gelir beyan etti.
Não se esqueça que a sua empresa declarou no ano passado um lucro de 31 milhões e 228 mil francos.
Unutmayın ki, burası bir kum deryasıdır.
Lembre-se que é um mundo de areia.
Şunu unutmayın ki, hiç kimse ülkesi uğruna ölerek savaşı kazanmamıştır...
Quero lembrar-vos de que nenhum estupor ganhou alguma vez uma guerra morrendo pelo país.
- Unutmayın ki o seçti.
- Ainda mais por ter sido... ela que escolheu.
Binlerce atom bombası bile atılsaydı ve Japonya tamamen yıkılsaydı bile unutmayın ki Japonya'nın onuru sözkonusudur. Japonların o zamanki haysiyetine göre savaştan çıkmanın en onurlu yolu teslim olmak değil son kişiye dek savaşmaktır.
Mesmo que largassem mil bombas atómicas e mesmo que o Japão ficasse completamente devastado, não podemos esquecer que estava em jogo a honra do Japão, o orgulho dos japoneses na altura que achavam que a única saída honrosa da guerra
Ve unutmayın ki, zaman sizin tarafınızda değil.
E lembrem-se, o tempo não corre a vosso favor.
Bakın, bu akşam işlerin yolunda gitmediğini biliyorum... fakat unutmayın ki binlerce memnun müşterimiz oldu...
Eu sei que houve coisas que correram mal mas não se esqueça que temos milhares de clientes satisfeitos...
Ama unutmayın ki, Britanya'da daha çok... değer verdiğimiz şeyler var... belki de Amerika'da, artık unuttuğunuz şeyler... ama biz Britanyalılar için, çok ama çok daha önemli...
Mas não se esqueça que na Inglaterra nós damos valor a outras coisas. Coisas que os americanos esqueceram mas que para nós são importantes...
Unutmayın ki Bakanım, onu siz burada istediniz, ben değil.
Não se esqueça, Sr. Ministro, o senhor é que o quis cá e não eu.
Unutmayın ki onlardan 13 tane yakaladım.
Você veja, peguei 13 deles.
Ve unutmayın ki, kim olursanız olun... geçinmek ve hayatta kalmak için ne yapıyor olursanız olun... hepimizin aynı olmamızı sağlayan bazı şeyler gene de vardır.
E lembrem-se que não importa quem sejam... e o que fazem para viver ou sobreviver... ainda há coisas que nos tornam iguais.
Kaptan, bir uzay gemisi bölgeye girerse unutmayın ki...
Posso recordá-la que, se uma nave entrar na Zona...
Bir kısmınız karabatağın okulumuzda... önemli bir rol oynamadığını düşünebilir, ama şunu hatırlatayım ki... bu karabatak bize, Sudbury Belediye Meclisi tarafından... İmparatorluk Günü anısına hediye edilmiştir. Unutmayın ki o gün, Sudbury yöresinden olup...
Alguns de vocês podem pensar que o cormorão não representa... um papel importante na vida do colégio, mas devo lembrar-vos... que nos foi oferecido pela corporação da cidade de Sudbury, para comemorar o Dia do lmpério, quando nos recordamos... dos nomes daqueles da região de Sudbury... que galantemente deram as suas vidas... para manter a China Britânica.
Unutmayın ki kurtlar, gizlenebilir her kılıkta...
Os Lobos podem surgir em qualquer disfarce
Ayrıca unutmayın ki bunun için çalışıyoruz.
E lembrem-se, é por isso que trabalhamos duro :
Lütfen unutmayın ki Amerikan kahvemiz bile tükenebilir ama vajinamız asla bitmez.
Por favor, lembrem-se que embora não sirvamos café como a Pan Am, o serviço é bem melhor.
Tanrı'mızın en büyük abidesinin bile, onun ihtişamının ve heybetinin ancak soluk bir yansıması olduğunu unutmayın ki onun heybeti kiliseninkinden kat kat fazladır.
Haveis esquecido que o maior monumento em honra do Senhor não passa de uma parca reflexão da sua grandeza e glória infinita que ultrapassa a lgreja...
Unutmayın ki, efendim, modern kilise, evlilik içinde nara atmayı ve haykırmayı tasvip etmektedir, ve hatta sevişmek şiddetle teşvik edilmektedir.
E não se esqueça, sir, que a igreja moderna sorri ao sexo e ao devorar no casamento, e de facto o sexo é bastante encorajado.
Ve unutmayın ki ne zaman uyuyorsunuz, ne zaman uyanıksınız biliyorum.
E, lembrem-se, sei quando estão a dormir. Sei quando estão acordados.
Ama unutmayın ki, Unpainted Arizona'da işler hala her zamanki gibi yolunda.
Mas lembrem-se que é um dia normal nos Móveis Arizona.
Unutmayın ki bu bir FBI operasyonu.
Lembrem-se que isto é operação do FBI.
Unutmayın ki aradığımız bir sayfa kağıt. Her yerde olabilir.
Procuramos apenas uma folha de papel, pode estar em qualquer lado.
Unutmayın ki karşıda duvar vardır, kimse olaya şahit olamaz.
Lembrem-se! Existe um muro branco, logo não podem haver testemunhas.
Unutmayın ki basit çözümler en iyisidir.
Posso disser, que são as coisas mais simples que fazes, que contam.
Unutmayın ki rahmetli anacığınızın ruhu sizi koruyor.
Lembrem-se, o espírito da vossa querida mãe vela por vocês.
Unutmayın ki bu farkında olmadığımız bir bilgi de olabilir.
Mas poderá ser um conhecimento de que não temos consciência.
Kulağa çok etkileyici gelmeyebilir... ama şunu unutmayın ki orası gerçekten çok büyük bir kanyon.
Pode não parecer impressionante... mas tenham em atenção que é um Canyon muito grande.
Unutmayın ki sessiz kalması ve aptal olduğundan şüphenilmesi konuşmaya başlayıp bütün şüpheleri ortadan kaldırmasından iyidir.
Lembrem-se... É melhor ficar calado e parecer tolo... do que abrir a boca e provar que se é mesmo.
Talihsiz bir anlaşmazlıktan ötürü bir ay kaybettiğimizi unutmayınız ki bunun sorumlusu ben değildim.
Não se esqueça que perdemos um mês num desacordo infeliz de que eu não tive a culpa.
Nasıl isterseniz ekselansları fakat unutmayınız ki o hala bir misafir ve ona emir veremem.
Como quiser, excelência, mas deve lembrar-se que ela é uma convidada. Não a posso mandar descer.
onu öyle severiz ki koşarak geri döneriz... o parayı verir, biz de düdüğü çalarız... şimdilik hoşçakal çok geçmeden döneriz... güle güle, fazla gecikmeyin ne de olsa sizleri özlerim... sizi seviyorum güle güle diyorum, elveda değil... fazla oyalanmayın, hemen dönün size bir bakayım, Tanrı sizi korusun... söylediklerimi sakın unutmayın hemen dönün... gidin, ama çabuk dönün gidin ve çok şeyle dönün... para dolu cüzdanlar getirin boş şeylerle uğraşmayın... işi çabuk bitirip hemen geri dönün dolgun cüzdanları alın, boşları değil... bugün zengin olalım, çabuk dönün... cebimize altın bir saat girecek saat başı bizi uyaracak...
gostamos tanto dele que voltaremos depressa ele paga ao gaiteiro e a música é nossa adeusinho, até mais ver, não nos vamos demorar adeusinho e não demorem já sinto saudades vossas como gosto de vocês digo adeusinho e não adeus não demorem, voltem depressa quero vê-los outra vez recordem esta canção e voltem depressa vão e voltem depressa voltem com os bolsos cheios carteiras recheadas, não queremos lixarada façam o trabalho depressa e tragam carteiras cheias enriqueçam esta tarde e voltem depressa temos um relógio de ouro que nos dá as horas certas
Romans 10 : 9 da der ki eğer içten bir şekilde hatalarımızı itiraf edersek ve tanrıya inanırsak tüm günahlarımız bağışlanacaktır Unutmayın, tüm kalbimizle...
Nos Romanos 10 : 9 e 10 diz que se confessares com a tua boca o senhor Jesus e creres que Deus o ressuscitou dentre os mortos serás salvo. Porque com o coraçäo se crê...
Ve unutmayın Tanrı demiştir ki "Hepiniz kutsandınız"
Mas lembrem-se : Deus afirmou, "Abençoados sejam os pacificadores".
Çocuklar, bana öyle geliyor ki sadece buradaki gönüllü sayısı bile ilçe kontenjanını doldurmaya yeter ve unutmayın, bu kaçamayacağımız bir savaş.
A impressão que eu tenho... temos homens suficientes para encher as fileiras do condado, e é uma guerra em que devíamos lutar.