Uzun tradutor Português
72,928 parallel translation
uzun bir tatile çıkacaksın...
... umas longas férias...
Emin değilim, bana çok uzun geldi.
Não sei bem. Pareceu-me uma eternidade.
- Uzun bir süre.
- É muito tempo.
Uzun bir süre.
É muito tempo. A Liz...
Buradaki kıyı şeridi tüm Kaliforniya sahilinden uzun.
Tem mais costa do que a costa inteira da Califórnia.
Eli uzun dört beyaz adam.
De quatro homens brancos ladrões.
Tüm Kaliforniya sahilinden daha uzun bir kıyı şeridi.
Tem mais costa do que a costa inteira da Califórnia.
Buradaki kıyı şeridi tüm Kaliforniya sahilinden uzun.
Este sítio aqui tem mais costa do que a costa inteira da Califórnia.
- Kaliforniya sahilinden uzun. - Onu söyledin.
Tem mais costa do que a costa da Califórnia.
Marty Byrde bu işi uzun zamandır planlıyordu.
E o Marty Byrde anda a planear isto há muito tempo.
Uzun zamandır.
Há muito tempo.
Uzun zaman önce kafasına bir tane sıkmanız gerekirdi.
Deviam ter-lhe metido uma bala na cabeça há muito tempo.
Uzun yollarda çok kitap okurum, orası iyi bak.
Eu consigo ler bastante durante os voos, o que é bastante agradável.
Çok uzun bir yol oldu. Ama ikimiz de buradayız.
Tem sido um longo caminho, mas ainda estamos os dois aqui.
Kraliçemiz uzun bir yolculuk olduğunun farkında.
A nossa Rainha sabe que é uma longa viagem.
Çok uzun ve kanlı bir öykü.
Uma longa e sangrenta história.
Bu uzun yolu aştığınız için teşekkür ederim lordum.
Obrigado por viajardes de tão longe, meu Senhor.
Uzun yolculuğun ardından çok yorgun olmalısınız.
Estais ambos cansados depois de uma longa jornada.
Uzun Veda mıydı ismi?
O Longo Adeus, não foi?
- Uzun Elveda.
- A Longa Despedida.
Peki son yüz yılda görülen en uzun kış ne kadar sürmüş?
Qual foi o Inverno mais longo nos últimos cem anos?
Uzun Gece bir daha geldiğinde hazır olmak zorundayım.
Quando a Longa Noite regressar, preciso de estar preparado.
Çok uzun hikâye.
É uma longa história.
Çok uzun zaman önce.
Há muito tempo.
Ayrılığınız pek uzun sürmedi. Evet.
- Não estivestes fora muito tempo.
Hisar'daki tüm üstatlara da solmuş tüm parşömenlerde Uzun Gece'ye dair geçen tüm sözleri aramalarını söylerseniz Ölüler Ordusu'nu tümüyle yenmemizi sağlayacak bir şey bulabilirler.
E se disserdes a todos os Meistres na Cidadela para pesquisar escritos em todos os pergaminhos sobre a Longa Noite, poderão descobrir algo que nos permita derrotar o Exército dos Mortos de uma vez por todas.
Sapsarı saçlar, masmavi gözler, görüp görebileceğin en uzun kadın.
Cabelo amarelo, olhos azuis. Mulher mais alta que já viste.
Hatta senin kadar uzun.
Quase tão alta como tu.
Ben uzun vade plan yaparak size hizmet etmeye çalışıyorum.
Estou a tentar servir-vos, planeando a longo prazo.
- Uzun süredir sonumu bekliyordum.
Tenho estado à espera do fim há muito tempo.
Kralın Şehri'ne yolculuk çok uzun Leydi Brienne yaz yollarında da ilerlemeyeceksin.
Se a abandonar... A viagem até King's Landing é longa, Lady Brienne, e não vais viajar nas estradas de verão.
Teknolojimiz yıllar içinde o kadar gelişti ki bir numune hazırlamak çok uzun sürmüyor.
A nossa tecnologia chegou tão longe, que fazer uma amostra não demora muito tempo.
Uzun zaman oldu.
Há quanto tempo.
Bu çok uzun zaman önceydi. Hatırlamıyorum.
Foi há tanto tempo que não me lembro.
Hiç o kadar uzun vadeli planlar yapmam.
Nunca faço planos tão adiantados.
Uzun bir gece oldu.
Foi uma noite muito longa.
Bu kadar uzun süre dayanması bile bir mucize.
É um milagre ter-se aguentado tanto tempo.
Bu uzun bir yol, ama sonunda, aradığın özgürlüğü bulacaksın.
É um longo caminho, mas no final, encontrarás a liberdade que tanto almejas.
Nihayet uzun süredir konuşulmayanı konuşalım.
Vamos mostrar o que ficou tanto tempo escondido.
Beynindeki korku tepkisini azaltacak ve uzun süreli hafızanı kuvvetlendirecek.
Vai atenuar a resposta ao medo no teu cérebro e amplificará a tua memória a longo prazo.
Uzun süre olamaz.
Não demores muito.
fakat, biliyorsun, teknik olarak bunları senden daha uzun süredir yapıyorum.
Tecnicamente, estou à mais tempo nisto do que tu.
Uzun zamandır bunu istiyorum.
Eu queria isto por tanto tempo.
Kesinlikle daha uzun.
Cresceste. A minha menina cresceu.
Neden hiçbir şekilde hastalanmadan o kadar uzun komada sağ kalabildiğini hiç merak etmedin mi?
Nunca te perguntaste como foste capaz de sobreviver tanto tempo naquele coma sem sequelas?
Uzun zamandır onu arıyordum.
Andei à procura dele por um bom tempo.
Uzun süredir peşinde olduğumu biliyorsundur.
Provavelmente sabes que tenho muito investido nele.
Uzun şaç hoşuma gidiyor.
Sabes, eu até que gosto dele comprido.
- Uzun bir yol.
- Grande caminhada.
Onu uzun zaman önce kaybettim.
Perdi-a há muito tempo.
Onu konuşturmaları uzun sürmez.
Não vai ser preciso muito para a fazer ceder.
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun bir zaman 22
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun boylu 135
uzun bir yol 26
uzun lafın kısası 39
uzun mu 25
uzun bir zaman 22