Uzun bir süre tradutor Português
3,001 parallel translation
Hapiste uzun bir süre bekliyor onu.
Vai ser um alvo na prisão.
Danny onlarla çok uzun bir süre kalmış olabilir.
O Danny não devia ter sido apanhado há muito tempo.
Bir daha uzun bir süre boyunca böyle bir şeyle karşılaşamayız.
Não teremos outra hipótese destas por um longo tempo.
Uzun bir süre sürekli o şekilde kaldık. Zamanla taşlaşmaya başladığımızı fark etmemiştik.
Ficámos sentados durante muito tempo, e não nos apercebemos que tínhamos começado a petrificar.
Uzun bir süre buralarda olacak, değil mi?
Ela vai andar por cá durante muito tempo, não vai?
Çok uzun bir süre.
Muito mesmo.
Uzun bir süre seninle konuşacağımı sanmıyorum o yüzden sana tavsiyem derhal o kıçını odaya geri sokmak yatağa geri gitmek ve horlamamı Marvin Gaye şarkısı gibi dinlemek.
Não tenho mais nada para te dizer no futuro próximo, por isso, aconselho-te a voltares para o quarto, a deitares-te e a tratar o meu ressonar como uma canção de amor do Marvin Gaye.
Sana uzun bir süre daha bu kadar yakın olacağımı sanmıyorum.
Acho que não consigo ficar mais tempo perto de si.
Uzun bir süre burada kalacaksın.
Vais ficar aqui por algum tempo.
Fare kapanı hakkında oldukça uzun bir süre eğitim aldık, bilirsin.
Sabemos muito bem como elas funcionam...
... uzun bir süre. Tüm şahitlere başvurduk...
Apelamos a todas as testemunhas...
Büyücü uzun bir süre benimle konuşmuştu.
O Mágico falou comigo durante muito tempo.
- Altı ay uzun bir süre değil.
Seis meses não é muito tempo.
Bu çok uzun bir süre önceydi.
Já faz muito tempo.
Uzun bir süre derken ciddiyim.
E foi mesmo muito tempo.
20 yıldan uzun bir süre İzlanda'nın uyuşturucu piyasasının ön saflarındaymışlar.
tinha estado na linha da frente dos negócio das drogas da Islândia por mais de duas décadas.
Uzun bir süre görüşmedik.
Não o vi durante uns tempos depois disso.
Benim aklımdan geçen bu şiirlerle bu kadar uzun bir süre geçirmek seni daha bi'iyimser ve umutlu yapar diye düşünmüştüm.
Achei que passar mais tempo com esses poemas, te tornaria mais, você sabe, otimista e esperançosa.
Uzun bir süre olabilir.
Pode ser bastante tempo.
- Uzun bir süre hayatımın parçası olmayacaksın.
- Não fazes parte há muito tempo.
Yani, biliyorum ona çok uzun bir süre sırtımı dayadım.
Sabes, eu sei que pensei nisso tempo demais.
Uzun bir süre CıA adına kiralık katillik yaptı.
Por um muito tempo, era um assassino pago pela CIA.
Uzun bir süre suda kalmak ve dergilerimi okumak istiyorum.
Quero um banho longo na banheira para pôr a leitura em dia.
Bu çok uzun bir süre, Vincent.
Isso é muito tempo, Vincent.
Eğer beni endişelendirecek bir şey yaparsanız, şikayeti ve itirafını dosyalayacağım, ve uzun bir süre işleme koyacağım.
Se fizer alguma coisa que me deixe nervosa, ou se me tentar pressionar, Eu apresento esta queixa juntamente com a confissão e vou mandá-lo para a prisão por um bom período de tempo.
"Beş hafta yeterince uzun bir süre değil."
Eu disse : " Cinco semanas chegam.
Uzun bir süre için.
Por uns bons tempos.
Bunlar herkese açık kayıtlar değil, o yüzden Rebekah uzun bir süre kendi kuyruğunu kovalayacak.
Isto não é informação pública, portanto a Rebekah vai demorar a descobrir.
Sakin kalırsan uzun bir süre.
Muito mais se te mantiveres calmo.
Biliyorsun, 27 yıl marketten sigara alıp gelmek için çok uzun bir süre.
27 anos, sabes, foi uma viagem bem longa só para comprar cigarros...
Hepimizi öldürmek veya en azından uzun bir süre iş göremez hale getirmek için düzenlenmiş koordine bir saldırıydı.
Foi um ataque coordenado com a intenção de nos matar, ou, se isso falhasse, nos colocar fora de acção durante bastante tempo.
- Burada uzun bir süre mi kalacağız?
- Vamos ficar aqui muito tempo?
Biliyorum aynı durumda değiliz ama uzun bir süre orada beni de kimse sevmiyordu.
Sei que não estamos na mesma situação, mas eu era a única como eu durante muito tempo.
Bu aşk yağmur uzun süre yağmadığında kuru kalan bir dere gibi.
Existe um amor que é como um fluxo que seca quando a chuva já não o alimenta.
Bir şeyi uzun süre tekrar edersen, o işte iyi olursun.
Se treinares muito tempo uma coisa, ficas bom nisso.
Bir dahakine bebeğimi bu kadar uzun süre benden uzak tutmayacağına söz ver.
Prometes que para a próxima não afastas por tanto tempo o meu bebé?
Dave çoğunlukla grubuyla olduğundan onunla uzun süre önce bir anlaşma yapmıştık.
Tive um longo acordo com o Dave, já que ele está sempre afastado com a banda dele.
Burada uzun süre yaşamış eski bir uşağımız.
Foi um velhote que viveu aqui durante muito tempo.
Böyle bir fırsatı uzun süre yakalamayacaksın.
Não vais ter esta oportunidade por muito mais tempo.
Bu bazıları için çok bir uzun süre.
É muito tempo para algumas pessoas.
Uzun süre çok küçük bir odada yaptığım seçimin doğru olup olmadığını düşündüm.
Passei muito tempo num quarto muito pequeno a pensar na escolha que fiz naquela noite.
Kahrolası bir Sudoku bulmacasına uzun süre odaklanamıyorum bile.
E não conseguia concentração suficiente nem para resolver uma maldita Sudoku.
Yol kenarlarındaki motellerde kalırlar, ama hiç bir zaman birileri fark edecek kadar uzun süre kalmazlar.
Dormem em moteis pelo caminho, mas nunca ficam demasiado tempo, para que ninguém repare neles.
Bunu uzun süre engelleyemezsin. Bir doktora gözükmen en iyisi.
Você não tem muito tempo.
Bizim gibilerin aynı yerde uzun süre kalmamasının geçerli bir nedeni var, Caffrey.
Sabes, há uma razão pela qual o nosso género não fica muito tempo em qualquer sítio, Caffrey.
Daha kısa süre önce uzun bir ilişkiyi bitirdim ve... şey, dışarıya da pek çıktım sayılmaz.
É que eu acabei de sair de uma relação séria. E não tenho saído muito.
Uzun süre, birlikte yaptığımız bir şeyi yapmak, onsuz yaşamamız gerektiği gerçeğini daha da acı verici kıldı.
Durante muito tempo, fazer algo que costumávamos fazer juntos tornava ainda mais doloroso o facto de termos de avançar sem ela.
Uzun süre Needham'da çalışmışsın başka bir sürü yerde de kısa süreli işler.
Ora bem, estiveste na Needham muito tempo e em muitos outros sítios pouco tempo.
Alex hiçbir zaman tek bir kişiyle uzun süre birlikte olmaz.
NO PRÓXIMO EPISÓDIO O Alex nunca fica com um gajo por muito tempo.
Alex asla bir erkekle uzun süre takılmaz.
O Alex nunca fica com um gajo por muito tempo.
Uzun süre bir programda oynadı.
Ele esteve num programa de TV há algum tempo.
uzun bir gece olacak 26
uzun bir hikaye 19
uzun bir yol 26
uzun bir zaman 22
uzun bir gündü 31
uzun bir yolculuktu 18
uzun bir gün oldu 24
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
uzun bir hikaye 19
uzun bir yol 26
uzun bir zaman 22
uzun bir gündü 31
uzun bir yolculuktu 18
uzun bir gün oldu 24
bir süre sonra 89
bir süre 55
bir süredir 49
bir süre önce 40
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409
bir süreliğine 93
bir süre için 43
süre 34
sürekli 106
süre doldu 60
süren doldu 18
uzun hikaye 160
uzun hikâye 43
uzun zaman oldu 409