English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ç ] / Çalısmak

Çalısmak tradutor Português

8,878 parallel translation
Tek istediğim şey çalışmak. Eve gitmek istemiyorum.
Tudo o que tenho é o trabalho e nunca quero ir para casa.
Efendim, Sovyetleri aramaya çalışmak bile Savaş Bakanlığına yönlendirilmenize yol açardı.
Senhor, mesmo que tente ligar aos Soviéticos, será direccionado para o Gabinete do Secretário de Guerra.
-... durdurmaya çalışmak için.
- Para impedi-los.
Patavatsızlık etmek istemem ama yakında öleceğin için çalışmak zorunda değilsin bence.
Não quero ser mal-educado, mas acho que estares a morrer liberta-te do trabalho.
Burada stajyer maaşıyla çalışmak istemiyorsanız...
Se não está interessado no salário de estagiário aqui...
Sizinle çalışmak bir onur ve zevkti.
Foi uma honra e um prazer.
Damon onunla çalışmak için bir sebep bulmuştur.
- Não faço ideia. Claro que o Damon achava como trabalhar com ele.
Özür dilerim, bayan, tüm gece çalışmak zorundayım.
Desculpe lá, minha senhora. Mas tenho de trabalhar a noite toda.
Onların istediklerini yapıp, bunu barışçıl yollarla çözmeye çalışmak daha iyi değil mi?
Não é melhor fazer aquilo que pedem e tentar resolver pacificamente?
- Çalışmak, hareket demek ve sen hazır değilsin.
- Uma coisa como esta deixa marcas.
Sen de kurtarmaya çalışmak zorunda değildin.
E tu não precisavas de tentar salvá-lo.
Bu olaylarda çalışmak.
Trabalhar em casos.
Hepimiz bir farklılık yaratmak istiyoruz. Bu da meta insanlarla mücadele etmek demek oluyor. Flash ile çalışmak demek oluyor.
Todos queremos fazer a diferença, e isso significa combater meta-humanos, e isso significa trabalhar com o Flash.
Senin bir uçurumdan atlamanı engellemeye çalışmak aklımı kız arkadaşımın büyülü bir komada olduğunu, ölümden kurtulmakta üstüne olmayan Bennett cadısıyla bağlandığını düşünmekten alıkoyuyor.
Impedir-te de te mandares de um precipício abaixo faz-me esquecer temporariamente de que o coma mágico da minha namorada está ligado a uma bruxa Bennett que tem a mania de evitar a morte permanente.
Böyle şeyleri çalışmak için bir ton zamanımız yok.
Não tenho muito tempo livre para treinar cumprimentos.
Komiser olmaya çalışmak yerine burada fizikçilik oynamaya çalışıyorum.
Continuo a tentar armar-me em cientista, quando, na realidade, devia estar a tentar chegar a Capitã.
İhtiyacın olan son şey burada olanları açıklamaya çalışmak.
A última coisa que precisas é de ter que explicar a razão pela qual aqui estás.
Hangi saatler arası çalışmak zorunda olduğunu söyleyen bir yer mi? Evet.
Sítios como esse dizem a que horas ela tem de trabalhar?
Senle çalışmak için geri döneceğim ve kıçımı yırta yırta öğreneceğim.
Eu vou voltar a trabalhar para ti, e vou dar o máximo.
Suçluluk duygusunu yok etmeye çalışmak.
Tentar esquecer toda essa culpa.
Seninle çalışmak benim için bir onurdu.
Foi uma honra trabalhar para si.
Bak, senin yararına artık, bunu bir sadaka yerine muhteşem bir arkadaşla çalışmak ve ona yardım etmek için bir fırsat olarak göremez misin?
Olha, a situação mudou, achas que é uma esmola ou uma oportunidade de trabalhares para um bom amigo e ajudá-lo?
Ama sonra gençlerle çalışmak isteriz diye düşündük.
No fim, decidimos... tender aos um pouco mais jovens.
Sizinle çalışmak bir keyifti.
Foi um prazer fazer negócio consigo.
Bu yüzden siz mankafalar normalden 2 kat daha fazla çalışmak zorundasınız.
Portanto, preciso que vocês trabalhem o dobro, idiotas.
Neden bir manyak burada çalışmak ister ki?
Porque iria um psicopata trabalhar aqui?
Bir şekilde çalışanım ve yeğenimin ayrılığına karışmak, aleyhime döndü.
Intrometer-me na separação da minha funcionária com o meu sobrinho saiu-me pela culatra.
Nasıldı, birlikte çift olarak çalışmak?
Como foi trabalhar juntos?
Interpol'le mücevher hırsızlığı davasında çalışmak mı?
Trabalhar num assalto de jóias com a Interpol?
Yani, konuşurken rahat hissettiğim tek şey kas çalışmak değil.
Eu não falo só de exercício físico.
Eğer kabul ederseniz isimleri, yaşları ve İngilizlere nasıl hizmet ettiklerini derlemek için sizinle çalışmak istiyorum.
Gostaria de a envolver, se concordar, para recolher nomes e idades e como é que eles começaram a servir os Britânicos.
Koordinatları göndereceğim. Sizinle tekrar çalışmak çok güzel.
Enviar-vos-ei as coordenadas e... é bom voltar a negociar convosco.
Seninle çalışmak bir zevkti.
É um prazer fazer negócios contigo.
Neden çalışmak için oraya gitmiyoruz?
Porque é que não vamos para lá trabalhar?
Steven'ın tek yaptığı şey çalışmak.
O Steven só trabalha.
Herkesi bir çeşit deha olduğuma inandırmaya çalışmak?
Tentar convencer toda a gente que sou um génio do crime?
- Çalışmak istediğini biliyorum. - Hı hı.
Sei que queres.
Eğer birlikte çalışmak istiyorsan, sıradışı çalışma saatlerine hazırlıklı olmalısın.
Se quer trabalhar comigo, deve acostumar-se as horas estranhas.
Seninle çalışmak zevkti, Holmes.
- Foi um prazer, Holmes.
Bilmiyorum, her şeyi kusursuz yapmaya çalışmak çok yorucu.
Tento fazer tudo perfeito e é extenuante.
Bizimle çalışmak mı istiyorsunuz?
Quer trabalhar para nós?
Kudüs'te kalmamızın çok tehlikeli olduğunu söylemiştin ve şimdi de Romalılar için çalışmak mı istiyorsun?
Disseste-me que era perigoso demais ficarmos em Jerusalém e agora queres trabalhar para os romanos?
Başarılı olup bir şirkette çalışmak, Ya da büyük bir şeyler inşa etmek.
Sonham em ter sucesso, comandar empresas, construir alguma coisa grande.
Sonra, Usame Bin Ladin'le çalışmak için kalmaya devam etti.
Continuou no país para trabalhar com Osama bin Laden.
Çünkü onunla çalışmak istemiyorum! - Hep böyle midir?
- Ela é sempre assim?
Eğer babanla çalışmak istemiyorsan bu senin bileceğin bir iş.
Se não queres trabalhar para o teu pai, isso é da tua conta.
Babamla neden çalışmak istemediğimi sormayacak mısınız?
Não me vai perguntar porque não quero trabalhar para o meu pai?
Bu elle hatasız çalışmak bayağı zor olur.
"Sem erros" é difícil com a mão assim.
- Tekrar birlikte çalışmak çok güzel.
É bom trabalhar contigo novamente.
Benimle oynadığın için mi? Aileni zehirlemek, yanında çalışmak, yanında savaşmak.
Envenenar sua família, para depois lutar ao seu lado?
Tarihin gerçeklerini ve şeytani bir imparatorluğun saldırgan hareketlerini görmezden gelmek nükleer silah yarışına büyük bir yanlış anlaşılma demek kendinizi doğruyla yanlış, iyiyle kötü arasındaki mücadeleden kurtarmaya çalışmak demektir.
... ignorar os factos da história e os impulsos agressivos de um império do mal, chamar a corrida armamentista de um enorme mal-entendido, e desta maneira retirar-se da luta entre o certo e o errado, e o bem e o mal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]