Çok havalı tradutor Português
1,140 parallel translation
Bart çok havalı.
- O Bart é fixe, mas é baixinho.
Çok havalı duruyor.
Fica porreiro.
Hah, çok havalı olduğunu mu sanıyorsun Scott Tenorman?
Achas-te tão fixe, Scott Tenorman?
Çok havalı.
É giro.
- Bu çok havalı.
- Que giro.
Evet, Noel eskiden çok havalıydı.
Sim, o Natal costumava ser tão fixe.
Babam çok havalıymış.
O pai é o maior.
Çok havalı olmuş.
Ela veio toda a la-di-da.
Tommy de çok havalıydı.
O Tommy parece fixe. Ele é giro.
Çok havalıydı.
Jà foi muito importante.
Çok havalı.
É todo bom!
Çok havalı görüneceksin.
Vai ficar legal.
Aslına bakarsan, şimdiden çok havalı görünüyorsun.
Já está legal.
Çok havalı bebeğim, evet!
Muito quecadélico, sim!
Sizi çok sıkı ve çok havalı biriyle... Austin Powers'ın pedrosuyla tanıştırayım!
Apresento-lhe o sensual, o bem-feito "fai" do Austin Powers!
Hayır, bence böyle bir hayat yaşayan çok havalı bir adam.
- Não creio, pois ele é um homem do mundo, com muita experiência e com grandes entradas no cabelo!
- Çok havalıydı.
- Foi tão fixe.
Çok havalıyım, değil mi?
Não sou demais?
Çok havalı.
Isso, sim, é fixe.
Arkadaşlarım çok havalı olduklarını söylediler, ama havalı değillerdi.
Os amigos disseram que eram fixes, mas não eram nada disso.
Çok havalı.
Isso é o máximo.
Evinizdeki her şey çok havalı.
Oh, tudo na tua casa é tão fixe.
Çünkü çok havalıyım.
É porque sou o maior.
Arkamı dönüp siparişimi alırken tekrar arkamı döndüğümde dizüstüm yoktu. Çok havalıydı. Titanyumdu.
A Alison e o Bob vão ficar cá este fim-de-semana e só quero esconder o facto de que vivemos como ratos num beco de bowling.
Hatırlıyorum da figürlerim o zamanın ilerisindeydi. Tanrım, çok havalıydım.
Lembro-me de que inventei um passo de dança inovador.
Ortağın çok havalı bir zenci.
O teu parceiro é um preto cagão.
Ve bildiğiniz gibi, pek çok havalı insan, ki bunlara üniversite öğrencileri de dahil, yakında sömestr tatiline girecekler.
Como vocês sabem, há por aí muita gente, incluindo imensos universitários que têm o final do semestre à porta.
Seni ve Theo'yu ilk kez Sinematek'te gördüğümde çok havalı görünüyordunuz.
Quando a vi na Cinemateca, você e Theo, parecia tão bacana.
Ama çok havalıydı.
Mas tinha classe.
o kocaman New Yorklu fedailer bu işin çok havalı olduğunu düşünüyorlar tek düşündükleri fedailik diğer fedailerle takılıp hep işlerden konuşuyorlar.
Aqueles seguranças de Nova Iorque pensam que segurança é um emprego fixe e só pensam em coisas sobre segurança. Andam com outros seguranças e falam sobre segurança.
Hem zaten senin çok havalı bir baltan var.
Além disso, já tens esse machado fixe.
- Evet, çok havalılar.
- Sim, são porreiras.
Çok havalı, hah?
É muito fixe, não é?
Çok havalı.
- Sim. Que fixe!
Çok havalı.
Muito fixe.
Atlayışı çok havalıydı.
- O salto foi fixe.
Çok havalı.
- Muito elaborado.
Çok havalıydı.
Foi fixe.
Bu çok havalı, beraber çalışmamız.
e muito bom, nao e? Nós a trabalharmos juntos?
Bu çok havalı.
Isto é fixe. Somos...
"Beni bekleme." Bunu söylerken çok havalı olduğunu sandı herhalde.
"Não esperes por mim". Deve ter-se sentido o máximo a dizer isto.
Çok havalı.
- Isso é muito fixe.
- Elindeki tahta balta çok havalı duruyor.Keşke babam görseydi.
Devias parecer muito clássico com essa tábua a sair do teu pé.
Ama çok genç. Genç kadınlar havalı olur.
É jovem, e mulheres assim tendem a ser inconstantes.
Bak, meseleyi çok büyütmeyince daha bir havalı oluyor.
É muito mais fixe se não ligares.
Havalıydı ama çok da iyi değildi.
Quero dizer, foi porreiro, mas não foi assim tão bom.
- Şehirde çok havalı bir yer.
- Um lugar muito in nesta cidade.
Bu Havalı Hokey masasında havuç tabağını uzatmak çok kolay.
Na mesa de "air hockey" é fácil passar as cenouras.
Yani tabi ki, Fez süper havalı... yakışıklı... ortak özelliklerimiz de çok fazla...
Quero dizer, claro, ele é super porreiro e é bem-parecido e temos um monte coisas em comum.
Bir genç için, şimdiye kadar üretilmiş en güçlü savaş uçağıyla uçarken kendini havalı hissetmemek çok güç ve ben de öyle hissettim..
Quando era cadete na academia de voo Voava num dos melhores caças jamais construidos. É dificil pensar o contrário e creio ser o melhor.
Babam en havalı restoranın sahibiydi, ve ben orda takılmaktan çok hoşlanıyordum.
O meu pai era dono do restaurante mais fixe. Adorava andar por lá.
havalı 39
çok hoşsun 64
çok heyecanlıyım 140
çok hoşuma gitti 64
çok hastayım 35
çok hoş 795
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsunuz 21
çok hoşsun 64
çok heyecanlıyım 140
çok hoşuma gitti 64
çok hastayım 35
çok hoş 795
çok hoşuma gidiyor 19
çok hoş görünüyorsun 55
çok hoşuna gidecek 20
çok hoşsunuz 21
çok heyecanlandım 55
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok heyecanlı 80
çok hoş değil mi 27
çok hoş olur 23
çok hızlısın 42
çok haklısın 247
çok hasta 99
çok hoşuma gider 34
çok harika 48
çok hoş bir kız 25
çok heyecanlı 80
çok hoş değil mi 27
çok hoş olur 23
çok hızlısın 42
çok haklısın 247
çok heyecan verici 71
çok hoşlar 25
çok hızlı 94
çok hoş biri 33
çok hassas 27
çok heyecanlıydı 27
çok hafif 28
çok hoştu 69
çok haklısınız 85
çok haklı 59
çok hoşlar 25
çok hızlı 94
çok hoş biri 33
çok hassas 27
çok heyecanlıydı 27
çok hafif 28
çok hoştu 69
çok haklısınız 85
çok haklı 59