Öyle değil miydi tradutor Português
100 parallel translation
Janice sürekli her gün kesilmiş çiçek getirirdi, öyle değil miydi?
A Janice levava flores frescas todos os dias, não era?
Öyle değil miydi? Öyle değil miydi?
Não é?
Sizce öyle değil miydi, Bay Ulmann?
Não achou, Sr. Ulmann?
Öyle değil miydi?
Foi...
Öyle değil miydi?
Não foi querido?
Sence de öyle değil miydi?
- Achaste que foi? - Não.
Öyle değil miydi? - Hatırlamıyorum.
- Não, não me lembro.
ya Scratchy Junior babasıyla oynarken öyle değil miydi biçerdöver onları biçene kadar?
e o Scratchy Junior não parecia feliz a brincar com o seu pai... até que são atropelados pela debulhadora?
Öyle değil miydi?
Não é preciso essa fita?
Öyle değil miydi?
Como é que não é preciso?
Tanrım, bunun inanılmaz olduğunu düşündüm, öyle değil miydi?
Curt, foi tão incrível.
Öyle değil miydi, Maurice?
Não era?
Öyle değil miydi?
Não era?
Mucizeyi gerçekleştiren Gabrielle'di. Öyle değil miydi?
Foi a Gabrielle que fez o milagre não foi?
- Her zaman öyle değil miydi?
- Não é sempre assim?
Evet doğru hiçbir şey, Usta'nın sana bir baba gibi olduğunu düşünürdüm, öyle değil miydi?
Sim claro, o mestre era como um pai para ti, ou não?
Daha kalıcı bir iş bulmalıyım. - Zaten öyle değil miydi?
A ashley é que sabe, tenho de me dedicar a uma coisa com futuro, começar um negócio...
- Öyle değil miydi? Biz bayıldık - Başta asabımı bozacağını düşündüm.
Pensei que me gerasse animadversão, mas percebi depois que era adequado.
Sizce de öyle değil miydi?
Não achavas?
Sana karşı bir baba gibiydi, öyle değil miydi?
- Ele era como um pai para você, certo?
Öyle değil miydi?
Não foi?
Hah, isminin yanında 1 yazıyordu işte! Daha önce de okuduğu gibi, "gururlu zenci" olduğu yazıyordu. Yoksa öyle değil miydi?
seu nome tinha algo mais um ( Esperto ) como dito antes ou não era?
Ama, bu yüzden seninle birlikte yaşadığını sanıyordum, öyle değil miydi?
Mas achava que era por isso que ele estava a viver contigo, não era?
Sence bana söyledikleri öyle değil miydi?
Não achas que o que ele me disse foi inaceitável?
Öyle değil miydi, tatlım? Evet. Evet, sanırım zor bir kıştı.
Mas foi um Inverno duro.
Öyle değil miydi?
Foi?
Bethlehem Çelik... Amerika'nın omurgası... Öyle değil miydi?
"Aço Bethlehem : a espinha dorsal da América." Não era isso?
Sadece resim çektirmek için geldiğini... -... düşünüyordum, öyle değil miydi?
Pensei que ele só cá vinha para tirar uma foto...
O küçük piç vardı ya hani, milletin dedikodusunu yapar dururdu,... öyle değil miydi?
Aquele sacana estava sempre a meter-se numas merdas, não era?
- Öyle değil miydi?
- E não foi isso que aconteceu?
Bizde öyle değil miydi?
É assim connosco, não é?
- Hepsi öyle değil miydi?
- Não é assim que todas acabam?
Öyle değil miydi Hank? Tanrım. Evet.
Eu tinha uma rata gira, não tinha, Hank?
Öyle değil miydi?
Não era assim?
Öyle değil miydi?
Não é isso que diz?
- Haçlilar ya da öyle bir sey degil miydi?
- Cruzados ou algo assim, não são?
Öyle miydi, değil miydi?
Era ou não?
Öyle olsun. Terapiyi çöpçatanlık seansına çeviren Grace değil miydi?
Mas não foi a Grace que veio à sua sessão e tornou isso num serviço de encontros?
Bu hobi gibi şey değil miydi Sen hep öyle bakardın... sıradan bir hikaye gibi.
- Porquê, Joe? Eu lembro-me, que isto é como um passatempo para ti. Estão sempre a acontecer-te destas coisas.
O kadar kivircik degil, oyle miydi?
Ele não tinha carapinha.
Öyle miydi? "Hiçlik her şeydir" değil miydi?
A sério? Pensei que nada era tudo.
- Hep öyle değil miydi?
Estás... desde criança!
Öyle değil miydi?
Era...?
Evet, fakat röntgen ışınları, radyo dalgaları, atomlar ve dünyanın yuvarlak olduğu da öyle değil miydi? Evet, bu çılgınca. Bu konuda size katılıyorum.
Assim como Raios-X, ondas de rádio, átomos... é loucura, mas e se existisse uma pequena chance de Matéria Exótica existir?
Bu bir yarışma değil.Hem öyle olsaydı bile kimin kazanacağını karar vermek için bunu önce..... bir kere yapmamız gerekmeyecek miydi?
E mesmo que fosse, não devíamos fazê-lo para decidir quem ganha? És inacreditável... - Podia interpretar isso de dois modos.
Değil miydi? Evet, kesinlikle öyle
- Não, foi.
Şimdi öyle. Uzun zaman önce Gabriel Gray değil miydi? Önemsiz bir saatçi.
Há não muito tempo eras Gabriel Gray, um insignificante relojoeiro.
- Sence de öyle, değil miydi?
Não achas?
Ama mükemmel olabilirdi. Öyle değil miydi zaten?
Ainda não é perfeito?
- Bugün senin doğum günün, değil mi? - Öyle miydi?
- Hoje é o teu aniversário, não é?
- Öyle bir şey değildi. - Değil miydi?
- Não foi assim.
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle değil 521
öyle değilmi 21
öyle değildi 30
değil miydi 73
mıydı 25
miydi 24
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle degil mi 23
öyle değil 521
öyle değilmi 21
öyle değildi 30
değil miydi 73
mıydı 25
miydi 24
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92