English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ Ö ] / Öyle şeyler

Öyle şeyler tradutor Português

1,464 parallel translation
Öyle şeyler olmadı.
Não aconteceu nada daquilo.
Öyle şeyler oldu. Mimarı da sensin.
Não só aconteceu, como foste tu que o orquestraste.
Yani bunca zamandır öyle şeyler gördüm ki.
Tenho visto muitas coisas horríveis ultimamente.
Ben de bir zamanlar öyle şeyler yaşamıştım.
Bons velhos tempos.
öyle şeyler ki... belki de... uzaylılar.
Algo que pode ser extraterrestre.
Herkesin içinde öyle şeyler yapmaları.
Todo aquele exibicionismo em público.
Jim, kadın bana öyle şeyler söyledi ki... bu dava hakkında bunları bilmesi imkansız.
Ela disse-me coisas que não podia saber sobre o caso.
Kızıma öyle şeyler yapmak istiyorlar ki.
As coisas que querem fazer à minha filha.
- O zaman neden öyle şeyler gördü?
Então porque ela viu o que viu?
Bazen öyle şeyler olacak ki, tüm sorumluluğu alacağız.
Sim. Às vezes acontece. Eu assumo a responsabilidade.
Ama ormana gittiğimizde - Öyle şeyler olmaz.
Mas quando estávamos na mata... Aquelas coisas não acontecem.
Ama Bay Linderman'ın sözünü dinlemezsen, sana öyle şeyler gösteririm ki, hayatın boyunca unutamazsın.
Mas se não deres ouvidos ao que o Sr. Linderman diz, mostro-te coisas que te irão perturbar para o resto da vida.
Zararsız yalanlar? Masum ihanetler? Öyle şeyler yoktur, Allan.
Mentiras inofensivas, traições inocentes - isso não existe, Allan.
Hayır, beyinsiz, öyle şeyler satmıyorum ben.
Não, meu, eu não vendo desse material.
O partide öyle şeyler oldu ki oraya daha sık gitmeye başladım.
Nessa festa, aconteceram coisas e o que aconteceu, fez-me voltar lá mais vezes.
Bazen öyle şeyler vardır ki doktorların bile midesi kaldırmaz.
Existe algo que até os médicos não aguentam.
Merak etmeyin bütün kadınlar doğumda böyle şeyler söyler, öyle demek istemiyor.
Não te preocupes, todas as mulheres dizem a mesma coisa durante o parto, ela não sente isso.
Alınma tatlım, ama Bill ile öyle şeyler yapmak istemem. Neden?
Sem ofensa, querida, mas não quero fazer isso com o Bill.
Burada öyle şeyler yok.
Não existe menção disso aqui.
Hayır, öyle şeyler yapmazdı.
Não, ela não tinha.
Burun bölgesindeki şeyler de ne öyle?
- Que se passa com o nariz?
Ve açıkçası Nortide birçok insan için öyle bir şey ifade ediyor ki. Onu keşfeden adamla ilgili bir şeyler öğrenmeyi sorumluluk bildik...
E o Nortide foi muito importante para muita gente, que ficámos curiosos em descobrir mais acerca do homem responsável...
Dünyevi şeyler de zayıftır ve onları da geliştirene kadar öyle olacaklar.
Os materiais terrestres são fracos e o serão até que os tenhamos melhorado.
Salağın teki sitelerine girip iğrenç şeyler yazmış. Ryan'da güvenliği artırmamı istedi. Öyle mi?
Um idiota qualquer entrou no site e escreveu coisas horríveis, então o Ryan pediu-me para tratar da segurança do fórum.
Beni haketmek için iyi şeyler yapmış olmalısın. Öyle olmalı.
Deve ter sido muito bom para me merecer.
Cidden diyorum, benim için her gün böyle harika şeyler yapan biri olacak da ben de ağzımı açıp şikayet edeceğim, öyle mi?
Estou a falar a sério, se eu tivesse alguém que fizesse essas coisas maravilhosas, para mim todos os dias, estava era caladinha.
Öyle zalim, öyle nefret dolu şeyler yapabilecek insanlar var ki artık ben bile bunların mümkün olduğunu düşünüyorum.
Existem pessoas por aí que são capazes das coisas mais cruéis e detestáveis que alguma vez julguei serem possíveis.
Öyle de olsa, bir kontrolde bulundum... ve açıkçası... bazı şeyler biraz aklımı karıştırdı.
Seja como for, tomei-as em consideração, e, francamente, estou um pouco confuso em relação a algumas coisas.
Uzun şeyler yok.Kemer de öyle.
O que o fez suspeitar dele?
Öyle büyük şeyler değil yani.
- Eram só pequenas coisas, sabes?
Anne, aradığımız suçlu şu... kötü adam meslektaşlarımın özel hayatlarıyla ilgili şeyler biliyor öyle şeyler ki yalnızca senin bileceğin türden.
Mãe, o suspeito que procuramos... O bandido... Sabe coisas da vida particular de meus colegas, coisas...
Herkesin gerçekten çok iyi olduğu bazı şeyler var. Ve bazen öyle bir zaman geliyor ki, kendimizi biraz güvensiz ya da biraz güçsüz ya da görevimizi yeterince yerine getirememiş hissediyoruz.
Toda a gente tem as suas coisas em que são, tipo, muito bons nelas, e, mesmo quando vêm os dias em que nos sentimos um pouco inseguros, ou sentimos um pouco fracos, ou sentimos como se não nos pudéssemos mexer,
Kafama aldığım darbe sandığımdan daha sertti galiba. Çünkü öyle saçma şeyler söylüyorum ki ben bile anlamıyorum.
Esta pancada na minha cabeça deve ter sido mais dura que pensei, porque estou a dizer coisas loucas que nem eu entendo.
I-15'te gidip durur, öyle bir şeyler yapar işte.
Ele dirige uma rede de strippers na I-15.
Hanımları misafir etmek için bir şeyler yapmadıkça da öyle kalacak.
E continuará sendo só seu a menos que... faça algo para torná-lo mais convidativo para as mulheres.
Sanırım öyle bir kanıya kapıldın. Sana öyle bir izlenim verdim. - O ve benim aramda bir şeyler var.
Acho que te dei a impressão errada que aconteceu alguma coisa entre mim e ela.
Öyle bir şey olmalı ki, sana bakıp "Bu adam benim için bir şeyler yaptı" diyebilmeli.
Algo que o faça olhar para ti e dizer : "Ele fez algo por mim."
Evet. Hatırlıyor gibiyim öyle bir şeyler.
Lembro-me de qualquer coisa assim.
Eğer öyle çömeleceksen, bir şeyler de yap.
Se te vais agachar assim, é melhor fazeres alguma coisa.
Ve ölme durumu konusu, bence eğer öyle bir durum olsaydı, şu beyaz ışık gibi bir şeyler olurdu, belki de sakallı bir dede.
Quanto a estarmos mortos, acho que se estivéssemos, havia tipo uma luz branca, ou talvez um homem de barba.
Muhtemelen gitmen gereken 3 yol vardır ya da öyle bir şeyler.
Deves ter de ir para um ménage-à-trois ou algo parecido.
Sizler beni öyle yaptınız ki incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler söyleyebilirim fakat, eem, şampanya bana cesaret verdi,
Deus, estas coisas é melhor escrevê-las num cartão de Hallmark, mas o champanhe deu-me coragem, então...
Öyle mi? Ne tür şeyler?
- Pois, que tipo de coisas?
Ünlü biri olduğuna göre, bu tür şeyler hep başına geliyordur, öyle değil mi?
Agora que és famoso, tenho a certeza que isto está sempre a acontecer-te, não é?
Evet. Öyle bir şeyler hatırlıyorum.
Sim, eu lembro-me vagamente.
Farklı şeyler yap, tedavi ol bunu öyle yap dedik. Reddetti.
Ela não queria ser tratada de modo diferente.
Sadece mali değerleri olan şeyler çalıyorlar öyle değil mi?
Eles só levam coisas de valor monetário certo? Jóias e dinheiro, sem lembranças?
Şeflerimizden biri olan Gideon'a göre bazı şeyler insana öyle bir yapışır ki... istesen de silemezsin.
O Gideon, um dos nossos chefes, diz que há coisas a que nos apegamos tanto... que não as podemos eliminar.
Biz de öyle bir şeyler yaşamış olsaydık istedim sadece.
Apenas queria que tivéssemos algo parecido.
Biliyorum senden istemeden bana bir şeyler verdin her insan minnettar kalır ve bende öyle olmalıydım.
Sei que me deste qualquer coisa que nunca pedi, que ninguém faz isso, nunca, e que te devia estar grato.
- Evet, öyle bir şeyler.
- Sim, algo como isso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]