Sıkıldın mı tradutor Russo
508 parallel translation
Açık sarı saçlı hemşirelerden ve kurşun yaralarından sıkıldın mı?
Устал от пергидрольных медсестер и огнестрелов?
Sıkıldın mı?
- Тебе скучно?
- Sıkıldın mı?
- Тебе скучно?
- Savannah'dan sıkıldın mı?
- Наскучила Саванна?
Yoksa dövüşmekten sıkıldın mı?
Tы готов сражаться?
Sıkıldın mı?
- С Франсеттой танцует.
Benden sıkıldın mı?
Я тебе надоел?
- Bundan sıkıldın mı?
- Тебе надоело?
Neredeyse her şeyden yoruldum. Benden sıkıldın mı?
Я устал почти от всего.
- Bizden sıkıldın mı?
Мы тебе надоели?
- Babamdan hiç sıkıldın mı?
Tебе когда-нибудь папа надоедал?
O kadın hakkında konuşmaktan hem sıkıldım, hem yoruldum.
Я сыт по горло разговорами об этой дамочке.
Sorun nedir, canın mı sıkıldı?
В чем дело? Тебе стало одиноко?
Ne zaman canımın sıkıldığından kuşkulansa, benim için numaralar yapardı.
Как только она видела, что я скучал, она начинала развлекать меня.
Onlardan sıkıldın sandım. Öyle gözüküyordun.
Мне показалось, что вам скучно с ними.
Benim sıkıldığımı nasıl anladın?
Тогда откуда вы знаете, что меня беспокоит, а что нет?
- Bu kadar mı çok sıkıldın? - Evet, hem de çok.
- Тебе действительно так скучно?
Kısırlaştırıldınız mı?
И вы были стерилизованы?
Jim ise abartılacak bir şey olmadığını söyledi sonra ikimiz de oradan ayrıldık ve bugüne kadar da Rocky Dağları'na hiç ısınamadım.
"Джим, не нравится мне как парень на нас смотрит". А Джим говорит, ему тоже не по себе.
Canın mı sıkıldı?
Неинтересно?
Evinize gelen gidenden sıkıldım. Siz bir skandalsınız.
Мы вышвырнем вас отсюда!
İnanır mısınız bilmem ama, o far, daha bu sabah garajdan çıkarken kırıldı. - Evet.
Поверьте, переднюю фару я разбил утром в кустарнике.
Beni izlemenden ve arabanın kilometre saatini kontrol etmenden çok sıkıldım artık ve yoruldum.
Я так устала, что ты все время шпионишь за мной. От твоих перекрестных допросов. оттого, что ты проверяешь пробег на моей машине.
Kısaca, şunu demek istiyorum çocuklarımın resimlere girmesini ve atlı karıncayla yarışlara katılmasını, duymaktan sıkıldım.
Меня беспокоят рассказы детей про выпрыгивание из рисунков на мостовой, общение с публикой на скачках, охоту на лис...
- Sohbetimden sıkıldınız mı?
Вам не наскучила моя сегодняшняя болтовня?
Ve sonra.... Su baskını, deprem, yıldırım düşmesi, uçak kazası, yağmalanma, talan, askeri veya sivil ayaklanma, yangın, bina çökmesi, ve tabi ki soygun ve hırsızlık gibi tüm risklere karşı 1,000,000 $ değerinde sigorta yaptırmış olacaksınız.
Один миллион долларов на случай любой неожиданности, как потоп, землетрясение, удар молнией, авария самолета, пожар, беспорядки, военные вторжения, обстрел, извержение вулкана, кроме перечисленного, на случай ограбления.
Dışarıyla bağlantımızın kısıtlı olması gerekiyor. Anlaşıldı, Doktor.
Мы стараемся ограничивать контакты с внешним миром.
- Canın mı sıkıldı, Spock?
Вот как? Разозлились, Спок? Смотрите.
Dünyadan 320 ışık yılı uzakta, isimsiz bir gezegende Orion takım yıldızının yörüngesindeyiz.
Mы нa paccтoянии 320 cвeтoвыx лeт oт Зeмли нa бeзымяннoй плaнeтe, вpaщaющeйcя вoкpyг звeзды из coзвeздия Opиoн.
M-5'in yeni yaklaşımını duymaktan sıkıldım.
Я устал слушать про "новый подход" к М-5.
Hep Paris'te daha fazla şansımın olacağını düşünmüşümdür. Zaten artık buradan da sıkıldım.
Мне всегда казалось, я буду счастлива там. я здесь так устала.
Bu kapının ardından konuşmaktan sıkıldım.
Мне надоело стоять за дверью и спорить.
Burada olmaktan sıkıldım, artık iyi bir hayatımın olmasını istiyorum.
Мне осточертело быть здесь, я хочу, чтобы обо мне заботитились.
Canın mı sıkıldı?
Все достало, да?
Arizona polisi tarafından takip edilen 6 kamyon eyalet sınırımızdan girdi. Kısa süre içinde birçok kamyon daha onlara katıldı.
Шесть грузовиков пересекли нашу границу с целью уйти от погони полиции штата Аризона.
Gemi personelinden biriyle, bana bir şey alması için anlaşma yapmıştım. Oraya giderken bir kamaranın kapısı açıldı ve o Louise Bourget denen kız kafasını dışarı çıkardı. Alt güvertede buluşacaktık.
У меня была договорённость с одним человеком из числа персонала что он мне кое-что достанет, и мы должны были встретиться на нижней палубе.
Yorgunum, anlayın. Süpermarketler, avukatlar, vergi müfettişleri hepsinden sıkıldım.
Сожранный супермаркетами, задавленный налогами, преследуемый судебными приставами.
Kahve dükkanının yöneticiliğinden sıkıldım.
Надоело быть управляющим в кафе.
Göğün küçük bölümünde sayım yapmış olmakla birlikte,... seçtiğimiz bu küçük bölümler,... Samanyolu'ndaki toplam yıldız sayısını verebilecek niteliktedirler. Ve bu yaklaşık 400 milyardır.
Благодаря тщательным подсчетам звезд в небольших, но репрезентативных участках неба, мы выяснили, что общее количество звезд в Млечном пути - около 400 миллиардов.
Tam üzerimdeki yıldız ise Beta Andromedae dünyadan 75 ışık yılı uzaklıktaki takım yıldızının ikinci en parlak üyesi.
Эта звезда прямо надо мной - Бета Андромеды, вторая по яркости звезда созвездия, расположенная в 75 световых годах от Земли.
Kızların film yıldızlarına... bir prense, sporcuya, bir an gördükleri bir yüze hissetikleri gibi... hayallerim dışında hiç aşkla yanmadım.
Я никогда не сгорала от любви, кроме как во сне. Как все девушки. Из-за актёра, принца, чемпиона, из-за однажды замеченного лица, которое не увидишь снова.
Bu yıldırımın gücünden onu manyetik ışık kondansatörüne aktararak faydalanabilirsek belki o zaman çalışır.
Если нам удастся как-то перехватить молнию направить ее в конденсатор потока то может получиться.
Yukarıda çok mu canın sıkıldı? Bizleri karınca gibi ezmek zorunda mısın?
Разве вам нечем заняться, что вы давите нас, словно муравьёв?
Elçi Sarek, korkarım, bizimle beraber siz de burada kapana kısıldınız.
Посол Сарек, я боюсь, вы в этой ловушке вместе с нами.
Açıkçası suratını görmekten sıkıldım.
Честно, я устал от твоей рожи.
Makinelerden yardım almayan tek bir adamın elleri ve ruhundan çıkmış iş olduğunu hatırladığımda şu sanıya kapıldım yıkıp dökme dışındaki alanlarda insan sanki Tanrı kadar etkili olabilirdi.
Если вспомните, что все это сажали руки и душа одного человека, без технических приспособлений, вы поймете, что человек может быть так же эффективен, как Бог, и не только в разрушении.
Görgü tanıklarının karşısında bana tekrar vur. - Ve senden sıkıldım artık!
И я устал от тебя.
Anladınız mı? Bütün bu beceriksizliklerden sıkıldım.
Мне надоела эта лажа.
Bundan sıkıldım artık. Film yapımcıları bazı sınırlamalar getirmeli...
Я сыт этим по горло режиссеры фильмов должны иметь ограничения
Bugün Perşembe, ayın 23'ü ve çok sıkıldım.
Сегодня 23-е, четверг, и мне та-ак скучно.
"İleriye doğru uzanan araba tekerleği izleri şüpheye yer bırakmadı... "... ve canım çok sıkıldı, bunların sadece beyaz avcılar olabileceklerini anlamıştım.
Следы от колёс не оставляли сомнений и моё сердце сжималось при мысли, что это были охотники моей расы.