Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ A ] / All of the above

All of the above перевод на турецкий

446 параллельный перевод
"All of the above items had to be sold to buy gasoline."
"Yukarıdaki eşyaların tümü benzin almak için satıldı."
Above it all, in the tenth crystal sphere, sits the Almighty surrounded by nine choirs of angels and He is the One keeping the spheres revolving.
Hepsinin üstünde onuncu kristal kürede dokuz melek tarafından kuşatılmış yüce Tanrı oturuyordu ve kürelerin dönmesini sağlayan da oydu.
I wanted to do something tremendous, to achieve what men of science have dreamt of since the world began, to gain wealth and fame and honour, to write my name above the greatest scientists of all time.
Harika bir şey yapmak istedim. Bilim adamlarının, dünyanın varoluşundan beri peşinde oldukları bir şeyi başarmak için. Ün, şeref ve servet kazanmak için.
I believe I shall be in agreement with you... in saying that above all others... he is the man best fitted for the government of this kingdom.
Kendisinin, krallığın idaresini herkesten daha fazla hak ettiği hususunda sizlerin de benimle hemfikir olduğuna inanıyorum.
You need not fear their decision, for they know that your imperishable works and your noble accomplishments entitle you above all others to be named among the immortals of France.
Verecekleri karardan endişe etme. Senin unutulmaz çalışmalarının ve asil başarılarının diğer hepsinin üzerinde Fransa'nın ölümsüz isimleri arasında yer alacağını biliyorlar.
Then I think of all the good things that have happened to me... and one thing stands out above everything else.
Sonra anladım ki talih biraz yüzüme gülmeye başladı... ve bir şey daha farkettim..
Above all it's the mother of learning And her children come through all the corners of the world.
Hepsinin ötesinde öğrenmenin anası ve onun çocukları dünyanın dört bir köşesinden geldi.
"Oh, season of lilacs... the white ones above all, that whisper and smell as before of youth, of hope and of love."
"Ah, leylakların büyülü mevsimi... Hele beyaz olanları yok mu, eskisi gibi umut kokan, gençlik kokan, aşk kokan."
Above all the graces which Christ gives His followers is the grace to conquer oneself and to endure suffering for love of Him.
İsa'nın sunduğu tüm erdemlerin üstünde, yandaşlarının birini, ona olan sevginin yarattığı acıya dayanabilmek için saflarına katması erdemdir.
He put the welfare of this road above all else, even above self.
Kendisi ve her şeyden önce bu demiryolunun geleceğini düşündü.
As for the rest of the proposition is not an impossibility. It's merely an improbability and, above all, an impertinence.
Teklifin kalanına gelince, bu imkansız değil neredeyse olasılık dışı.
Who else would soar above the view of men and keep us all in servile fearfulness?
Yoksa insanüstü yüceliklere ulaşıp bir köle korkaklığı içinde yaşatır bizi.
What's the good of being above the crowd all the time?
Devamlı tanınmanın yararı nedir ki?
But above all, endless trains were passing by bursting with minerals, iron ore going from there to the rest of the world.
Fakat en önemlisi, Orda mineraller ve demir cevheriyle dolu buradan tüm Dünyaya gidebilecek Sonsuz trenler vardı.
You mean, above all the bombing and the cries of men in battle, some supreme being heard your little cry of help?
Bütün o taarruzlara ve cephedeki askerlerin... dualarına rağmen yüce bir varlık sizin küçük duanızı mı duydu?
First of all, I want a four-week guarantee... and your name above the title...
En başata dört hafta garanti ve adının başlığın üzerinde olmasını istiyorum...
If you have answered, "Yes" to all the above questions... you receive a score of 100.
Sözü geçen soruların hepsine cevabınız "evet" ise 100 puan aldınız.
We bless thee for our creation, preservation... and all the blessings of this life... but, above all, for thine inestimable love... and redemption of the world by our Lord Jesus Christ... for the means of grace -
Bizi yarattığın esirgediğin ve bu hayatta verdiğin tüm lütuflar.. ... ama hepsinden öte Yüce İsa aracılığı ile müjdelediğin affedilme ve cennete kavuşma ümidiyle dünyaya göstermiş olduğun sonsuz şefkat için önünde eğiliyoruz.
THESE THINGS ARE OF THE ESSENCE. THOSE THINGS ARE BASIC ABOVE ALL THINGS.
Bunlar her şeyin temelini oluşturmaktadır.
Above all, if I didn't share with my children or with my wife, do you think that some spurs or some coins would be worth more than the satisfaction of my family?
En önemlisi de, çocuklarım ve karımla bile paylaşmamışken ailemin memnuniyetini birkaç mahmuz ya da düğmeye değişir miydim hiç?
You, above all people, should respect the work of slaves and wear it proudly.
Köle emeğine herkesten çok senin saygı duyman ve onu gururla giymen gerekir.
But when danger threatens, it is a king's duty... to put the welfare of his subjects above all else.
Ancak tehlike başgösterdiği zaman bir kralın görevi, verdiği kişisel hükümleri bir kenara bırakmak olmalıdır.
We desire above all things to help the people of earth to establish embassies here, and, in the near future, to set up reciprocal visits between earth people and kanamits.
Her şeyden öte, dünya insanlarına yardım etmek ve buraya elçilikler kurmak istiyoruz. Ve yakın bir gelecekte, dünya insanları ve Kanamitler arasında karşılıklı ziyaretler ayarlamak istiyoruz.
But above all, during his whole life and in any place where he lived, the pious Luigi most abhorred any talk or dealing with women, whose presence he avoided in such a way that whoever saw him thought he had a natural dislike of them...
Papa Luigi özellikle hayatı boyunca, nerede yaşarsa yaşasın, kadınlarla konuşmaktan, onların sözünü etmekten korkmuş, varlıklarından... sakınmıştır, onu ilk defa gören birine, kadınlara karşı doğal bir... antipati beslediğini düşündürtecek kadar onları sevmezdi.
I don't want to be the joke of the Italian film industry but above all I don't want you to end up that way.
İtalyan film endüstrisinin benimle dalga geçmesini istemiyorum... ama dahası seninle dalga geçmelerini istemiyorum.
Joseph Stalin is working on the victory of the Spanish Republic, above all making sure of the security of his country.
Joseph Stalin, kendi ülkesinin güvenliğini ön planda tutuyordu ama İspanya "Sosyalist" Cumhuriyeti için de çalışıyordu.
we say that this is a horror whose consequences are frightening for the cause which we should place above all others and that is the kingdom of God on Earth. "
"Bu tutumun korkunç sonuçlar doğuracağı bilinmelidir. " Bu yapılanları her şeyden öte tutmalıyız. "Burası Tanrı'nın gezegenidir."
"Above all... "... fear not that a distress sightless... "... fills the universe with the resound of my misfortune, Madame :
"Korkma sakın Madame, gözün görmediği bir ızdırap bahtsızlığımın çınlayışlarıyla doldururken evreni."
The planet was actually called Women Wept cos if you looked at it from above, there's this huge continent, like all curved round. It sort of looked like a woman, lamenting.
Gerçekten "Ağlayan Kadın" deniyordu, çünkü ona yukarıdan baktığında bu koca kıta, sanki etrafı eğilip bükülmüş adeta bir kadına benziyordu.
My son, I have decided to honor you above all the painting masters of Italy.
Oğlum, İtalya'nın bütün usta ressamları arasından seni seçtim.
Because thou hast done this... thou art cursed above all cattle... and above every beast of the field.
Bunu yaptığın için bütün sığırlardan ve bütün kır hayvanlarından daha lanetlisin.
The one thing, the one person I tried to protect to raise above the mire of this vile, crushing marriage the one light in all this hopeless darkness!
Bu iğrenç, perişan edici evlilik batağından korumak için uğraştığım tek şey, tek kişi, bu umutsuz karanlık içindeki tek ışık! Oğlumuz!
How can this be for a man used to the idea of order... of the future and, above all, of ownership?
Sürekli emir vermeye, sahiplenmeye alışmış bir adam... nasıl bu hale gelebilir?
There is above all the question of service.
Her şeyin ötesinde sorun, hizmet sorunu.
And on the floor above, the galleries for war games, strategy exercises and the like, in which we simulate time, environment and supply casualties, all factors of a given problem.
Üst katta, savaş oyunları galerileri strateji çalışmaları ve bu tür şeyler var. Zaman, çevre ve olabilecek kazalar gibi sorun yaratabilecek tüm faktörleri sağlıyoruz.
The Enterprise is in orbit above a planet whose surface, our sensors tell us, is devoid of all life.
Enterprise yüzeyinde hiç hayat olmayan bir gezegenin yörüngesinde, yok edilmiş ve en az yarım milyon yıldır ölü bir dünya.
El Cid rose above all local quarrels and called upon all Spaniards to face a common enemy who threatened to destroy the men and the land of a flourishing civilization.
Tüm dini kavgalara karşı gelip, bütün İspanyolları, yani Hristiyanları ve Berberileri... ülkeleri İspanya'yı tehdit eden ortak düşmana karşı birleşmeye çağırdı.
Then there is the irritation of being hungry, of living in a cramped flat, wearing rags, and the plight of his family, but above all there is his vanity.
Buna bir de açlığın, daracık bir yerde yaşamanın eski püskü kıyafetler giymenin ve ailesinin içinde bulunduğu kötü durumun yarattığı öfkeyi ve hepsinden önemlisi, kibirini ekleyin.
If you think of something in the weeks ahead .. but above all, keep... be...
İleriki günlerde bir plan yaparsanız her şeyden önce...
The paper doesn't absorb my attention enough and, above all, doesn't take me sufficiently out of the present.
Gazeteler beni içlerine çekemiyor bilhassa da beni bulunduğum zamandan alıp götüremiyorlar.
Without any dispute, it was part of Germany, but to recoup it would be to defy the allies, above all France.
Bu bölge ; ihtilaflara rağmen, Almanya'nın bir parçasıydı. Ama burayı ilhak etmek, müttefiklere, daha doğrusu Fransa'ya düpedüz meydan okumaktı.
Above all, the legend of the phoenix that is reborn in the fire and lives over and over again in generation after generation. "
Her şeyin ötesinde anka kuşunun efsanesi, ateşte yeniden doğarak nesiller boyunca yeniden ve yeniden yaşamış. "
And above all that of the kids! And also that of possible children that...
Özellikle çocuklarının her yönünü iyi düsün...
There's a room above the stacks... where they keep all of the actual notes... the professors took when they were law students here.
Rafların üstünde bir oda var... Orada, profesörlerin öğrenciyken... tuttukları notların asıllarını saklıyorlar.
And the labour camps - where men, good communists, old fighters, men who believed in the dignity of man above all else, were used as draught animals to pull logs on frozen feet.
Ve çalışma kamplarında insanlar, iyi komünistler, eski partizanlar insan haysiyetinin her şeyden üstün olduğuna inanan insanlar buz gibi ayakları üzerinde ağaç kütükleri çeken yük hayvanları gibi çalıştırıldı.
Treason it may be, But I will retain the beauty of French women above all others.
Bu ihanet olsa bile, ötekilerin hepsinden Fransız kadınlarının güzelliğini beğeniyorum.
Above all, because of the tanks.
Her şeyden önce en önemlisi tanktı.
So now I have acquired a lady of the house... a personal jewel... but above all... a purified sanitation system for unchecked waste.
Öyleyse şimdi bu hanımı alıp eve götürüyorum. Özel bir cevher. Ama en önemlisi başıboş bırakılmış ve ziyan olmuş eşsiz bir cinsel organı var.
An isolated house in the woods, at the witching hour of midnight, in a cellar full of this marvelous wine, and above all else, in the company of two very charming ladies.
Ormanda tecrit bir ev, saat tam gece yarısı, bu fevkalade şarapla dolu bir mahzen, her şeyden de ötesi, iki çekici bayanın arkadaşlığı.
But I've always put the good of the Empire above all else.
Ama İmparatorluğun çıkarını her şeyin üstünde tuttum.
Above all, the oppression of Christians was very severe.
hepsinden önemlisi, hıristiyanlara yapılan zulümler çok fazlaydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]