All of us together перевод на турецкий
627 параллельный перевод
All of us together, forever.
Hep birlikte sonsuza kadar.
All of us together again.
Yine hep birlikteyiz.
Can you imagine? Me married again, you and Carol here, all of us together?
Düşünebiliyor musun ben yeniden evleniyorum, sen ve Carol buradasınız, hep beraberiz.
- Say... how about a drink tonight, all of us together?
Bu akşam hep beraber bir şeyler içmeye ne dersin?
All of us together.
Hepimiz bir arada.
This warden is so corrupt, that should the authorities know of him... he would wear more chains than all of us together.
Hapishanenin müdürü öyle namussuz ki, yetkililer bir duysa... hepimizin toplamından daha çok hapis yatar.
- What, all of us together?
- Ne, hep birlikte mi?
They belong to all of us together and to none of us alone.
Beraberken herbirimize aittir, tek başınaysa kimseye!
I hear tell they're on the verge of gettin'all of us together.
Yakında hepimizi bir araya getireceklerini duydum.
That it belongs to all of us, to live peacefully together loyal only to Richard and to England.
O hepimize ait. Birlikte barış içinde yaşamalıyız. - Richard'a ve İngiltere'ye sadakatle.
Let's all three of us each year get together and celebrate, shall we?
Hadi üçümüz her yıl bir araya gelelim ve bunu birlikte kutlayalım, olur mu?
Men like yourself — German, or of German ancestry — rise up with all the might and power of the great German people behind you conscious of the sacred duty that binds us all together... and in the knowledge that he who doesn't forget his people... will not by his people be forgotten.
Sizin gibi insanlar — Alman ya da Alman soyundan gelenler — bütün büyük Alman halkının gücü ve kuvvetini arkanıza alarak bizi bir araya getiren korkunç görevlerin bilinciyle... onun halkını unutmayacağını ve ve halkının da onu unutmayacağını bilerek.. ayaklanın.
Ah, I suppose they'll drive you out of business or the two of you will get together and drive all the rest of us off of the street.
Galiba ya seni bu işin dışına atacaklar ya da ikiniz bir araya gelip, yayaları sokaklardan kovacaksınız!
It's not given to us to peer into the mysteries of the future but in the days to come the British and American people will, for their own safety and for the good of all, walk together in majesty,
"Geleceğin sırlarını görme becerisine sahip değiliz" fakat gelecek günlerde Britanya ve Amerika halkı kendi güvenlikleri ve herkesin iyiliği için "heybetle, adalet ve barış içinde birlikte yürüyecekler."
Well, I'd rather wait then till we can all go together, the three of us.
O zaman ben de üçümüz de beraber gidebilene kadar beklerim.
Ever since we were little, we've all been here together. The three of us.
Üçümüz birlikte büyüyüp bu yaşa geldik.
Saved us a lot of trouble getting all the animals together in one area.
Bütün hayvanları bir alanda toplayarak bizi büyük bir yükten kurtardı.
All four of us can go together!
Dördümüz beraber gidebiliriz!
She wants to see you... all of us, together.
Sizi görmek istiyor. Hepimizi, birlikte.
We're all of us caught up here together.
Hepimizin, başını belaya soktun.
We're all sort of tied up together, the three of us, aren't we?
Biz, üçümüz birbirimize kenetlenmiş hâldeyiz, değil mi?
Are we gonna be, all four of us gonna be together all evening long? Take it easy, Ace.
Düşünsene, bütün gece onunla birlikte olacağım, bakmalıyım değil mi?
We ought to get along very well together, all of us.
Birlikte çok iyi anlaşmamız gerekir.
We all go together or none of us go.
Ya hepimiz gideriz ya da gitmeyiz.
There's 99 of us all together.
99 kişiyiz.
Rubbish, you know more than all of us put together.
Saçmalama, Hepimizden daha iyi bir muhakeme yeteneğin var.
We're on the brink of destruction, so all four of us must work closely together.
Yokoluşun eşiğindeyiz, bu yüzden birlikte yakın çalışmalıyız.
I see all of us a-comin'together. I, um...
Hepimizin bir araya toplandığını görüyorum.
We grew up together. He's the best of all of us.
Çok yakınız, içimizdeki en iyisidir.
If all of us work together on this tough luck, Diabolik!
Hepimiz birlikte çalışırsak, Diabolik'in işi zor.
In the name of Marxism the idea was encouraged that Soviet and US armies marched together for the liberation of all peoples.
Marksizm adına Sovyet ve ABD ordularının birlikte hareket ederek, tüm insanları özgürleştireceği fikri savunuluyordu.
We'd all be a lot better off if all three of us were working together.
Üçümüz birlikte çalışırsak, her şey yoluna girecektir.
It's hard on all of us, after we've lived all these hours and weeks together, to see one of these wonderful, courageous kids fallout.
Birlikte bunca saat, bunca hafta geçirdikten sonra bu yürekli gençlerden birinin düştüğünü görmek bize zor geliyor.
We ended up together again, all of us fallen into the same trap.
Nihayet hepimiz buluşmuş, aynı tuzağa düşmüştük.
Well, all of us won't be staying here together for more than a few days.
Belki çok fazla. Burada hepimiz birlikte bir kaç günden fazla kalmayacağız.
I thought we might all study together for the practice exam. It would give us a chance to see how well... we'll work together at the end of the year.
Hazırlık sınavına birlikte çalışırız diye düşünmüştüm... bize, birlikte çalışmamızın ne kadar yararlı olduğunu... öğrenme fırsatı verecek.
This thing to be done also was done to us and our forefathers so that you will also become, all of us, men together.
Yapılacak olan bu şey bize ve atalarımıza da yapılmıştır yani ayrıca bizden olacaksınız, hep beraber erkek.
Holidays by the sea, the six of us, all together!
Deniz kenarında tatil, altımız birden, hep birlikte!
Just a matter of gettin'us all together.
Hepimizi bir arada tutabilme meselesiydi.
It's a difficult time for all of us so could we just keep working together?
Zor bir dönem geçiriyoruz. Bu yüzden işleri aksatmadan çalışalım, olur mu?
When we were all thrown together on this fleet for the first time, some of us had troubles, didn't we?
Bu filo ile yolculuğumuza ilk başladığımızda bazılarımız rahatsızlandı değil mi?
They've all said at one time or another, how on earth did the two of us ever get together?
Hepsi de ara sıra... "Ne oldu da ikiniz bir araya gelebildiniz?" diyor.
Let's all three of us together beg Mummy to go back to Beppu.
Hadi, üçümüz de Beppu'ya dönmek için anneye yalvaralım.
We used to live in one room, all twenty-six of us, no furniture, half the floor was missing, we were all huddled together in one corner for fear of falling.
Mobilyasızdı, zeminin yarısı yoktu. Düşme korkusuyla hepimiz bir köşede sıkışmıştık.
None of us ever got together in one room, locked all the doors, and compared notes on the experience.
Hiçbirimiz bir odaya girip, tüm kapıları kapattıktan sonra, deneyimle ilgili notlarımızı karşılaştırmadık.
Listen, if we all go out together, they'll blast all four of us.
Dinleyin... Eğer beraber burda kalırsak, buraya ateş açacaklar.
Most of the guys had played in the Negro League, so naturally, the Army put us all together.
Çocukların çoğu zenci liginde oynuyordu... doğal olarak ordu bizi bir araya getirdi.
Either because I won't go at all or because the stress of travelling together for six months will break us up.
Ya gitmediğim için ayrılacağız ya da altı ay boyunca birlikte seyahat etmenin stresi bizi ayıracak.
I know it's kind of a weird time, but I was just wondering, what is going to happen to us on Monday, when we're all together again?
Pazartesi hepimiz yeniden buradayken ne olacak?
All I can remember is the seven of us always together.
Tek hatırlayabildiğim, yedimizin hep bir arada olduğu.
Just all of us here together!
Hepimiz bir aradayız!
all of them 1505
all of it 1580
all of you 1837
all of the above 61
all of the time 16
all of me 19
all of us 884
all of a sudden 697
all of 26
all of' em 133
all of it 1580
all of you 1837
all of the above 61
all of the time 16
all of me 19
all of us 884
all of a sudden 697
all of 26
all of' em 133
all of these 19
all of this 232
all of that 76
all of ya 20
all of what 16
all over the world 65
all ok 18
all over 197
all on your own 21
all over the place 53
all of this 232
all of that 76
all of ya 20
all of what 16
all over the world 65
all ok 18
all over 197
all on your own 21
all over the place 53