Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ K ] / Keep it there

Keep it there перевод на турецкий

1,009 параллельный перевод
- If you have, keep it there.
- Varsa, bırak kalsın.
Now, put it in your pocket and keep it there at half cock. But don't go waving it in the face of every man who asks for a glass of stout.
Şimdi onu cebine sok, ama yarısı dışarıda kalsın,... ve sana her laf atan adama da silahını çıkarma.
We don't have a proper place for his picture so we cleaned up the cupboard to keep it there
Fotoğrafı asmak için uygun bir yerimiz yok. Bu yüzden fotoğrafı oraya koymak için dolabı temizledik.
You want to keep it there, or do you want to carry it around in your hands?
Orada kalsın mı yoksa elinde mi taşımak istersin?
Surely you don't keep it there?
Eminim onu orada saklamıyorsundur?
Turn your head and keep it there.
Basini geri çevir ve orada tut.
That's it, now keep it there.
- İşte bu. Tam bu frekans. Öyle devam edin.
You don't get it, there ain't enough money in the world to keep me there.
Beni anlamıyorsun,... orada kalmam için senin paran bile yetmez.
It is my living, and the cold, wet, dirty streets are my home, and you're the wretch that drove me to them long ago... and that'll keep me there day and night...
Hayatım. Ve soğuk, pis sokaklar da evim. Beni tüm bunların içine iten de sen oldun.
I keep meaning to take it out of there.
Onu oradan çıkaracağım, hep unutuyorum.
There. Keep it up.
İşte böyle.
Guess this will keep Cole Smith scared away till daylight. If it is Cole Smith out there. PLANK :
Tahmin et bu cole smithi gün ışığına kadar korkutacak tabi oradaki cole smithse eğer değilse zamanımız oldukça kısıtlı
There was a Cheyenne Chief, Black Kettle, a great chief. A few years back he signed a treaty with the American government. He put an American flag on his tipi to show he meant to keep it and the US government kept it.
Bir Cheyenne şefi vardı, Black Cattle ( Siyah Sığır ), Büyük bir şefti Beş altı yıl önce Amerikan hükümetiyle bir anlaşma imzaladı O Amerikan bayrağını, anlaşmayı koruyacağını göstermek için çadırının önüne astı.Ve Amerikan hükümeti anlaşmayı sürdürdü Sonra, dört yıl önce bir avuç serseri, başıbozuk tipler Kendilerine Kolorado Gönüllüleri diyen bu serseriler Çok cesur, kahramanlar!
But it ain't easy for me to keep my men from hightailing out of there.
Fakat adamlarımı burada tutmak benim için kolay değil.
There are many people who have chosen a skeleton assembled it properly, take care of it lovingly bring fresh flowers every so often, and keep a lamp in front of it.
Bir çoğu iskeletlerden birini seçiyor parçalarını birleştiriyor, sevgiyle bakımını üstleniyor ona taze çiçekler getiriyor, başucunda mum yakıyor.
It was put there to keep us from getting out.
Buraya bizi dışarı çıkartamamak için konulmuş.
You see, I believe that even if one man was born on this side of a river and another man on the other side of a mountain, it doesn't mean God put the rivers and mountains there to keep them apart.
Sizin anlayacağınız, nehrin bu yanında doğmuş birisiyle ve bir dağın diğer tarafında doğmuş birisini ayırmak için Tanrı'nın nehirleri ve dağları onları ayrı tutması için oraya koymadığına inanıyorum.
- Keep it closed up back there!
- Dağılmayın orada!
No, I guess there's nothing a man like you can do, except keep on running. But no matter where you go, you're gonna run into that same fence, and it always has wire on it.
sanırım koşmaya devam etmesi dışında yapabileceğin hiçbir şey yok.
[Guy Narrating] I don't know how long it was I had to keep him out there... drifting around in a chartered fishing boat... but finally he spilled everything.
O kiralık balık teknesinde... onu ne kadar tuttum bilemiyorum, fakat sonunda herşeyi yumurtladı.
AS THERE IS IN TOWN, BUT I'M GOING TO KEEP IT.
- Ben ve karım da öyle.
You gotta keep it up there like a cop.
Trafik polisi gibi olman gerekiyor.
Keep it in there.
İçinde tut.
It's hard to keep them up there, isn't it?
- Onları yukarıda tutmak zor, değil mi? - Evet, öyle.
I didn't think I could ever part with it, but there was no reason to keep it any longer.
Ondan ayrılabileceğimi düşünmemiştim ama artık tutmaya da bir sebep kalmamıştı.
I keep telling you that there is no one here that name. And you call, and it's a wrong number!
Burada bu isimde kimse yok ve aradığın numara yanlış!
Keep moving your legs... or it'll take us three days to get there.
Ayaklarını hareket ettirmeye devam et... yoksa oraya varmamız üç gün alacak.
She wanted to keep it a secret so there wouldn't be any fuss.
Telaş olmasın diye gizli tutmak istedi.
But I don't suppose there's any way we can keep it out of the papers.
Fakat gazetelerden uzak tutmamızın bir yolu olduğunu sanmam.
There, keep it coming.
Buraya gelmesini sağla.
There are some guys it's safer to keep in the army.
Bazı tipleri orduda tutmak daha güvenli oluyor.
When it's in position, keep it tight, enter him there.
Sıkı tut ve yerleştir.
There is only one way, to keep away me from it.
Beni durdurmanın tek bir yolu var.
I intend to keep it with the help of you and that boy back there.
Senin ve oradaki çocuğun yardımıyla bunu korumak istiyorum.
I keep it there for Miss Burstner.
Bürstner için her zaman sobanın üzerine kahve bırakırım.
If it's still there, keep driving round and coming back to check.
Eğer geldiğinde tişörtü asılı görürsen bir tur daha atıp tekrar kontrole gel.
Now, I want you guys to be safe, be responsible, use redundant forms of birth control, but mainly, just keep it down, because I'm gonna be back there trying to piss blood in peace.
sorumlu olun, doğum kontrolünü elden bırakmayın. Ama en önemlisi, sessiz olun. Çünkü, ben huzur içinde kan işemeye gidiyorum.
I don't know why you keep humoring him like this. If the thing can't fly, it can't fly. That's all there is to it.
ona "bilmiyorum, siz neden bir komedyen olmadınız acaba bu şey ya uçamazsa, ya uçmasa" hepsi bu kadar.
Get that circle formed in there and keep it tight.
Burada çember yapın ve boşluk bırakmayın. Bataklığın kıyısından uzak durun.
- Keep it quiet up there!
Sessiz olsanıza.
Hey, keep it quiet out there.
İyi düşünce. " Hey, oradakiler sessiz olun.
Is it me, Jim, or am I so sentimental that I just have to keep believing that he's still alive out there in that mass of protoplasm?
- Spock. O protoplazma kütlesinin içindeyken Hâlâ yaşadığına inanmaya... devam edecek kadar duygusal mıyım?
We'll go down there and play it safe, maybe keep our hand in a little bit.
Oraya gidince güvende olacağız... cebimizde de birşeyler olur.
Keep it down, there's just the two of us here. It'd be so embarrassing if you keep making odd noises.
Ses çıkarma, odada, ikimizden başka kimse yok yoksa arkadaşların, gürültüleri, duyarsa hakkımızda ne düşünürler.
Laundry bag here, towels and soap in there. It's very simple. Keep it in mind- - the laundry bag stays in here, towels and soap in that room only.
Unutmayın, kirli çamaşır torbaları burada duracak, havlularla sabunlarsa sadece o odada.
Why do you keep repeating it... that there was never any love?
Neden sürekli aramızdakinin sevgi olmadığını tekrarlayıp duruyorsun?
We keep squabbling, but once there's trouble, we're in it together.
Atışmaya devam edelim, ama bu kez bir sorun var, birlikteyiz.
In that prison there is where they keep it overnight.
Geceleri oradaki hapishanede tutuyorlar.
Keep it going, there.
Devam et, orada.
The tea'll be cold when you drink it, but there's no way to keep it hot.
Çayı içtiğinde soğumuş olur, ama sıcak tutmanın hiçbir yolu yok.
Because I happened to toss my topcoat in there to keep it from getting stolen.
Çünkü çalınmasın diye paltomu bagaja atmıştım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]