Pleasure перевод на турецкий
20,996 параллельный перевод
They are provided at the pleasure of our Hosts.
Ev sahiplerimiz tarafından sağlandı.
Photograph me while you do it, so you can pleasure yourself after.
Sonradan kendini tatmin etmek için bunları yaparken fotoğraflarımı çek.
Its parasites swarm the brain's pleasure center, - releasing so much dopamine that... - Infected Inhumans not only feel
Parazitleri, beynin haz merkezine saldırıp fazlasıyla dopamin boca ediyor ve bu da etkilediği Nainsanları zarar görmez hâle getiriyor.
A pleasure.
Memnun oldum.
Well, pleasure to meet you, Wally.
Tanıştığıma memnun oldum, Wally.
Lieutenant Joyner, wish I could say it was a pleasure.
Teğmen Joyner, keşke seni gördüğüme sevindiğimi söyleyebilsem.
Pleasure.
- Memnun oldum. - Tanıştığıma memnun oldum.
Mr. Seldon, pleasure to see you.
Bay Seldon, gördüğüme sevindim.
Just one question, Stewie- - do you get pleasure out of humiliating your family?
Sadece bir sorum var Stewie. Aileni küçük düşürmekten zevk mi alıyorsun?
Always a pleasure!
Benim için her zaman bir zevk!
What's in this for you? Just the pure pleasure of saving your life.
İnsanları kurtarmanın saf mutluluğu yüzünden.
Nothing would give me more pleasure.
Hiçbir şey bana daha çok zevk veremez.
Those Nano-Parasites can consume human flesh upon contact, but when they make contact with Inhumans, they attack the pleasure centers of the brain, giving its victims a desire and willingness to connect with Hive and to serve him.
O Nano parazitler temas etmesiyle birlikte insan etini tüketebiliyor. Ama Nainsanlarla temas ettikleri zaman beynin zevk merkezine saldırıp kurban Hive'a bağlanıp hizmet etsin diye istek ve arzu veriyor.
Here : " I take no pleasure
İşte : " Dr. Leeds'i alay konusu
What a pleasure to make your acquaintance.
Tanıştığımıza memnun oldum.
The pleasure's mine.
O şeref bana ait.
Be my pleasure, boss.
Zevkle, patron.
This is an unexpected pleasure.
Beklenmedik bir zevk.
Sister, this is an unexpected pleasure.
Abla, ne güzel bir sürpriz böyle.
I'm not here for pleasure.
Sürpriz yapmak için gelmedim.
And can I just say what a pleasure it has been to work with such an absolute professional.
Asıl ben gerçek bir profesyonelle çalıştığımız için onur duydum.
- Oh, it's my pleasure.
- Benim için zevk.
A pleasure to meet you, General.
Tanıştığımıza memnun oldum General.
Margot : Pleasure to meet you, ma'am.
- Tanıştığımıza sevindim efendim.
Pleasure's all mine.
O zevk bana ait.
It was a pleasure, Mr. Seavers.
Bizim için bir zevkti Bay Seavers.
Ladies and gentlemen, it is my pleasure to present the bride and groom,
Bayanlar ve baylar, size gelin ve damat Morgan ve Stephanie'yi takdim ediyorum.
It will be a pleasure and an honor for me to bring you coffee, Your Holiness.
Size kahve getirmek benim için bir zevk ve onurdur Papa Hazretleri.
Pleasure to make your acquaintance, Mr. Pius XIV.
Tanıştığımıza memnun oldum Sayın XIV.
The wise ones long ago understood the degree to which sex, as a source of pleasure, has overvalued in our society.
Akıllı olanlar ise toplumun, haz kaynağı olarak sekse fazla değer biçtiğini uzun zaman önce anladı.
Eminence, what a pleasure to see you after all these years.
Kardinal, bunca yıl sonra sizi görmek büyük zevk.
- The pleasure is all mine, Mother Antonia.
- O zevk bana ait, Rahibe Antonia.
Yeah, it was a pleasure.
Komik kız...
- Pleasure meeting you.
- Bende, efendim.
- You as well, man. Always a pleasure.
Her zamanki gibi bir zevk.
- Victoria, it's a pleasure.
- Victoria, memnun oldum. - Memnun oldum.
It was a pleasure seeing you.
Seni görmek güzeldi.
You serve at my pleasure.
Benim zevkime hizmet ediyorsun.
Business or pleasure?
- İş için mi haz için mi?
And the pleasure is all mine.
Tanışmak bir zevk.
So what a pleasure for me to watch your face as I rip them apart.
Bu yüzden onları parçalarken.. .. senin yüzündeki ifadeyi görmek benim için büyük zevk olacak.
Pleasure.
Benim için zevkti.
Pleasure, Miss.
Memnun oldum hanımefendi.
Pleasure, miss. I say we buy us four, five jugs of kerosene, go up there and burn their asses!
Dört, beş şişe gaz yağı alalım, yukarı çıkalım ve yakıp kül edelim diyorum.
To what do I owe the pleasure, Mr. boss man?
- Bu şerefi neye borçluyum patronum?
It was a great pleasure to see you again.
Sizi yeniden gördüğüme çok memnun oldum.
My pleasure, Father Lucas.
Memnun oldum, ben Peder Lucas.
Pleasure knowing you, Mr. Asa. Welcome back.
- Tekrardan hoş geldin.
Pleasure doing business.
İş yapmak bir zevkti.
Pleasure.
Bay Thorne.
Pleasure.
- Haz.
pleasure to meet you 342
pleasure doing business with you 97
pleasure to see you again 21
pleasure meeting you 25
pleasure's all mine 34
please 113895
please wait 223
please stop 847
please be quiet 78
please go 220
pleasure doing business with you 97
pleasure to see you again 21
pleasure meeting you 25
pleasure's all mine 34
please 113895
please wait 223
please stop 847
please be quiet 78
please go 220
pleased 39
pleasant 54
please wait a moment 35
please don't kill me 179
please don't touch me 30
please be careful 172
please don't leave 64
please don't hurt me 189
please don't worry 50
please don't be mad at me 43
pleasant 54
please wait a moment 35
please don't kill me 179
please don't touch me 30
please be careful 172
please don't leave 64
please don't hurt me 189
please don't worry 50
please don't be mad at me 43