Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / So in

So in перевод на турецкий

119,683 параллельный перевод
And so in step number five of your method, the interviewer is to present evidence of culpability to the suspect, whether it's true or not?
Tekniğinizin beşinci maddesine göre görüşmeci, şüpheliye suç kanıtı sunmakta serbesttir. - Gerçek olsun ya da olmasın?
I don't want to leave you in the lurch. So, I'll just, uh, finish out the Kendall case.
Elimdekileri size yığmak istemediğimden önce Kendall davasını tamamlayacağım.
Would you like to lean in so you could hear me clearly?
- Beni daha net duyabilmeniz için öne doğru eğilmemi de ister misiniz?
At 10 : 00, I'm gonna need you at the SWSMU offices, so meet me at reception in 20 minutes.
Saat 10.00'da SWSMU'da olmalıyız, o yüzden 20 dakika sonra benimle resepsiyonda buluş.
I've told our financial partners that we would have 20 members in the class, so let's get to it, all right?
Finans ortaklarımıza 20 davacı olur dedim, o yüzden olduralım olur mu?
And so, even though, Frank, supposedly stole $ 70,000, he was still allowed to work alone and unsupervised in the backroom?
Frank güya 70 bin çalmış olmasına rağmen tek başına çalışmasına izin verildi yani? - Arka tarafta ve denetimsiz şekilde? - İtiraz ediyorum.
So when Benji presented Frank with a DVD recording of him stealing the $ 70,000 in running shoes... a DVD that was completely blank, by the way... that was A-okay with you?
Yani Benji, Frank'e 70 bin dolarlık ayakkabı çaldığını gösteren kaydı sunduğunda DVD'nin içi boştu bu arada, bu tamamen normal miydi?
Tim's flight was delayed, so I spent a little time with him at the airport.
Tim'in uçağı rötar yaptı ben de havaalanında biraz onunla takıldım.
Uh, so Tim got off all right?
Tim'in ayrılışında sorun oldu mu?
So I am putting my cell phone on vibrate, and running multiple apps to heat it up, and putting it in my sock.
Ben de telefonumu titreşime alıp birçok uygulama çalıştırarak ısıtıyor ve çorabımın içine koyuyorum.
Then I am pulling a string from the sock so I can dangle this fake kangaroo rat in front of the snake.
Sonra da aşağı sallayıp bu sahte keseli fareyi yılanın önüne sallayabileyim diye çoraptan bir iplik çıkartıyorum.
So much for a relaxing day in the desert sun, huh?
Çöl güneşinde ferah bir gün için çok fazla değil mi?
I should tell you that the others, they're concerned, so I should, um, uh... bring them in if you're feeling up to it.
Sana şunu söylemeliyim diğerleri, endişeliler, yani kendini iyi hissediyorsan onları içeri almam lazım.
So, how about a ten percent discount in our fee?
O zaman ücretimizden % 10 indirime ne dersiniz?
They know that now, so they're not just gonna come barging in here... but at the same time...
Artık bunu biliyorlar, yani buya öylece dalıp giremezler... -... ama aynı zamanda...
I never liked helping you with one of your schemes, not when I was nine and certainly not now, but I... don't want my friends in danger, and I really don't want Ralph in danger, so I will help you get the money, but this time, I'm in charge.
Projelerinden birine yardım etmeyi hiçbir zaman sevmedim dokuz yaşındayken de öyleydi, şimdi de kesinlikle öyle ama arkadaşlarımın tehlikede olmasını istemem ve şüphesiz Ralph'ın da yani paranı almana yardım edeceğim ama bu sefer patron benim.
Chief knew him for 20 years, so how about you give him a little room, huh?
Şef'in yirmi yıllık tanıdığıydı onu biraz rahat bırakmaya ne dersiniz?
Paige's plan is going like gangbusters so far.
Paige'in planı şu ana kadar bomba gibi gidiyor.
So... would you like to hear my position on eminent domain abuse in our fair city?
Şey tertemiz şehrimizdeki istimlak istismarı hakkındaki fikirlerimi öğrenmek ister misin?
So according to the embassy, three foreigners were attacked and killed in broad daylight by men wielding machetes in the past two months.
Elçiliğe göre son 2 ayda 3 yabancı gündüz vakti palalı adamlar tarafından öldürülmüş.
Copy, but just a head's up, the cellular network in Dhaka is a bit antiquated, so I have to work backwards through the logs.
Anlaşıldı ama uyarayım, Dakka'da cep telefonu ağı biraz antika, yani kayıtları tek tek incelemeliyim.
So David and Robbie just got caught in the cross hairs.
Yani David ve Robbie sadece arada kaldı.
All right, so did. The gangsters that Jamal owed, did they get a lead on him, track him down, and then just kill him?
Jamal'in borçlu olduğu çete peşine takılıp izini buldu ama onu öldürdü öyle mi?
So... is there... a particular neighborhood in Dhaka that's home to a large Urdu-speaking population?
Peki o halde. Acaba Dakka'da Urduca konuşanların yoğun olduğu bir mahalle var mı?
So you party in the afternoon, and then you're home by dinner.
Öğleden sonra eğlenip akşam yemeğine eve gidiyorsun. Evet.
It's one thing for a 13-year-old to position his babysitter in front of an open refrigerator so that he can enjoy the backlit contours of her beautiful body in the silk blouse he stole from Randall's mother.
13 yaşında bir çocuğun bakıcısına, Randall'in annesinden çaldığı ipek bluzu giydirtip onu, arka aydınlatmanın güzel vücut hatlarını belli etmesi için açık bir buzdolabının önüne koyması olabilir hadi.
Maybe it's worth exploring why you find so much joy in tearing people down.
İnsanları mahvetmenin seni neden böyle keyiflendirdiğini de bulabiliriz.
So, I'll allow you to visit your dad in prison, but I'm gonna be there.
Babanla görüşmene izin vereceğim ama ben de orada bulunacağım.
Medical personnel have been so depleted in Syria that Doctors Without Borders is providing technical support via Skype to nondoctors there.
- Tıbbi personel sayısı çok azaldı orada. Bu yüzden Sınır Tanımayan Doktorlar olarak doktor olmayanlara teknik destek sağlıyoruz.
So this is a lesson in humility?
- Bana bir ders vermeye mi çalışıyorsun o halde?
So Tariq's brother, Aimar, would seem to be the terrorist the U.S. is after, not Tariq?
Yani Tariq'in kardeşi Aimar, Amerika'ya göre terörist olarak görülüyor ama...
So, what, you've been waiting in here all day for me to come in?
Ne yani, buraya gelmem için tüm gün burada mı bekliyorsun?
So is this why you came in here today? Yes.
- Yani bugün buraya bu yüzden mi geldin?
So this is a procedure that is illegal in America?
O halde Amerika'da yasal olmayan bir uygulama mı?
So, please, if you want to play a role in my child's life, I would do anything to make that a reality.
O yüzden eğer hayatında yer almak isterseniz bunu sağlamak için elimden geleni yaparım.
So you do know, by doing this, by helping your father, you've implicated yourself in wrongdoing?
Peki babana yardım ederek kendini de töhmet altında bıraktığının farkında mısın?
Her client needs to prove themselves tough to this administration so they'll decide in their favor on the OOs, Your Honor.
Onun müvekkili yönetime karşı kendi kanıtlamalı ki bu sayede OO daha sonra isteyecekleri iyiliklere karar verebilirler.
Just so you know, we already cut our ask in half.
Bilin diye söylüyorum teklifimizi yarıya indirdik zaten.
I don't think so, which is weird because we've been moving in the same circles for years.
Yıllardır aynı çevrede çalıştığımızı düşünürsek bu biraz garip aslında.
Sometime in May, but now it's been online, there's no value in doing so.
Mayıs'ta bir gün. Ama artık nete düştüğünden bir anlamı kalmadı.
So, you want us to come up with a code in order to delete certain posts?
Yani bir yönetmenlikle gelip, belli başlı gönderileri silmemizi mi istiyorsun?
If he has to let this Henry Rindell guy out on bail to make his case, so be it.
Eğer Henry Rindell'in kefaletle serbest bırakılması bunu gerçekleştirecekse öyle olsun.
So come on in. Um, have a seat.
Gel bakalım, otur.
Hi, we're just in the market for a two bedroom in the Loop, so we saw this and we skidded to a stop, didn't we, Jay?
Merkezi yerde iki yatak odalı bakıyoruz buraya da uğrayalım dedik değil mi Jay?
You're just some kid in the corner pissing yourself, so have at it.
Köşede kendi bokuyla oynayan bir çocuktan ibaretsiniz. Bunu bilin.
So please keep in mind you don't need to believe beyond a reasonable doubt.
O yüzden lütfen aklınızda bulunsun. Mantıklı bir kuşkunun ötesine inanmanıza gerek yok.
I was sworn in by Mayor Harold Washington, the city's first and, so far, only black mayor.
Şehirdeki ilk ve bu zamana kadar tek siyahi kişi olan olan Vali Harold Washington zamanında yeminimi ettim.
They don't have access to our grand jury room, so they are using this court as a way to find out... what's going on in the grand jury room.
Soruşturma kuruluna girmelerine izinleri yok o yüzden dava açarak, soruşturma kurulu odasında neler yaşandığını öğrenmeye çalışıyorlar.
So... probably about 4 : 00 in the afternoon.
O yüzden muhtemelen öğleden sonra dört gibi.
So don't talk about Jax being with Hannigan unless you have a specific memory.
O yüzden net bir anın yoksa, Jax'in Hannigan'la konuştuğundan bahsetme.
She used as an excuse these appointments in her calendar so she could meet with your Uncle Jax at his home.
Bu randevuları amcan Jax ile buluşabilmek için programında bahane olarak kullanıyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]