Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Stand your ground

Stand your ground перевод на турецкий

175 параллельный перевод
Stand your ground.
Olduğun yerde kal.
- Stand your ground!
- Savun ülkeni!
Why not stand your ground and fight?
Neden yerinde durmuyor ve dövüşmüyorsun?
Stand your ground.
Gitmeyin.
I'm sorry, Lord Bullingdon, but you must first stand your ground and allow Mr. Lyndon his turn to fire.
Özür dilerim Lord Bullingdon, ama öncelikle yerinizi alıp... Bay Lyndon'ın ateş etmesine izin vermeniz gerek.
Stand your ground!
Yerinizde kalın!
You must stand your ground.
Kesinlikle pes etme.
- Stand your ground, Decepticons!
Kendinizi koruyun!
why don't you stand your ground and fight?
Niçin meydana çıkıp dövüşmüyorsun?
If he does charge, stand your ground.
Eğer saldırırsa, yerinde kal.
- Stand your ground.
- Oldugunuz yerde kalin,
Stand your ground, stand your ground!
Yerinizde kalın, yerinizde kalın!
Stand your ground, soldier! Oh, brother.
Olduğun yerde kal asker!
Running may help, for a little while but sooner or later the pain catches up with you and the only way to get rid of it is to stand your ground and face it.
Kaçmak bir süre işe yarayabilir ama önünde sonunda acı sana yetişiyor bundan kurtulmanın tek yolu da yere sağlam basıp onunla yüzleşmek.
Stand your ground.
Dikil karşısına.
Stand your ground.
Orada dur.
When life takes a cheap shot at you, you stand your ground.
Hayat sana kurşun gibi saplandığında bile ayakta kalabiliyorsun.
You stand your ground.
Kendine güveniyorsun.
You can stand your ground and say no
Ayaklarının üstünde durur ve "Hayır" dersin.
You must stand your ground and attend fire, Mr. Simpson!
Sabit durup atışı beklemelisiniz, Bay Simpson!
One part of your job is to tell me if I've screwed up. To stand your ground.
Hata yaptığımda söylemek de işinizin bir parçası.
- Stand your ground!
- Yerinizde kalın!
Stand your ground.
Hakkını koru.
Stand your ground!
Olduğunuz yerde kalın!
Come on and stand your ground
Yiğitçe savunun düşüncenizi
Stand your ground, people.
Yerinizden ayrılmayın arkadaşlar.
- Hey! - Stand your ground!
Burada kalın dedim!
No matter what comes through that gate, you will stand your ground.
Bu kapıdan ne geçerse geçsin yerinizden ayrılmayacaksınız.
Just stand your ground.
- Kendini koru.
- Just stand your ground.
- Olduğun yerde kal.
"breathe, breathe in the air, don't be afraid to care". * Further thing * within the context of the music and within the context of the pieces at whole : people are prepared to accept that simple exultation to be prepared to stand your ground and attempt to live your life in an authentic way.
Nefes al nefes al düşünmekten korkma sanırım müziğin içeriğinde ve şarkının içeriğinde bütün bir... insanların sizin alanınızda durup sizinle birlikte otantik bir hayat yaşamaya hazır... olmalarından doğan basit mutluluğu kabullenme duygusu vardı.
Stand your ground.
Konumunuzu sabitleyin.
He's bluffing, stand your ground.
Blöf yapıyor.
- Lf you don't want to throw this shower then don't. Stand your ground.
Bu partiyi düzenlemek istemiyorsan düzenleme.
Stand your ground!
Yerinizi savunun!
You, stand your ground.
Sen, olduğun yerde kal.
- You stand your ground and fight.
- Olduğun yerde kal ve dövüş.
Pete Dunham's life taught me that there's a time to stand your ground.
Pete Dunham'ın yaşamı, bana zamanı gelince yerinde durmayı öğretmişti.
Stand your ground, everyone.
Herkes pozisyonunu korusun.
Stand your ground!
Kendinizi koruyun!
Your Majesty, first and foremost, you must stand on your rights and demand immunity on the ground of your Royal Prerogative.
Majeste, ilk olarak hakkınızı savunmak için diplomatik dokunulmazlık talep ediniz.
- Colonel Villa... Are you going to stand and take your execution like a Mexican? Or shall I have you shot on the ground?
Albay Villa ayağa kalkıp bir Meksikalı gibi idam mı edileceksiniz yoksa sizi yerde mi kurşuna dizdireyim?
Stand your ground, men! Stand your ground!
Yerinizde kalın!
Stand your ground. These are our prisoners.
Yerinizde kalın, o bizim tutsağımız
In the meantime, tell your men to stand their ground.
Bu arada, adamlarına yerlerinde kalmalarını söyle.
I said, stand your ground!
- Yerinizde kalın dedim!
Take the sandals from your feet, for the place on which you stand is holy ground.
Ayağındakileri çıkart, Kutsal topraklardasın.
but you must first stand your ground...
Özür dilerim Lord Bullingdon, ama öncelikle yerinizi alıp...
Stand your ground.
Yerinizden ayrılmayın.
Stand your ground.
Orada kal.
Leave your weapons on the ground and stand up slowly.
Silahlarınızı yere bırakın ve yavaşça ayağa kalkın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]