There is no problem перевод на турецкий
375 параллельный перевод
There is no problem penetrating through glasses.
Camlar sorun teşkil etmiyor.
I hope there is no problem.
Umarım sorun olmamıştır.
There is no problem to sell it for half-price to somebody.
Yarı fiyatına satınca problem olmaz.
There is no problem.There's just Apaches.
Fakat Apaçiler bir sorun.
There is no problem, it's just that, sweetheart, we need our passports.
Bir sorun yok hayatım. Sadece. Pasaportlarımızı almamız gerek.
That's why, there is no problem you to know...
Onun için bilmende mahsur yok.
- There is no problem anymore.
- Artık sorun kalmadı.
There is no problem!
Sorun falan yok!
Well, if I could just say, there is no problem.
Bir sorun olmadığını söyleyebilirim.
V. O : There is no problem with that. A woman always was the origin of the life.
Hayat veren her zaman kadındı.
There is no problem with water, my dear.
Su da hiçbir sorun yok, tatlım.
There is no problem with the food or water.
Sebzelerde ya da su da hiçbir sorun yok.
I THINK THE PROBLEM IS IS THAT THERE IS NO PROBLEM.
Bence buradaki sorun, sorunun olmaması.
Believe me, Zoe, there is no problem, though.
İnan bana, Zoe, Büyük bir sorun değil.
So there is no problem. Murari, go and bring two teas, no!
Murai iki çay getir bize!
I am a witch-Since you know each other, there is no problem
Madem siz birbirinizi tanıyorsunuz, hiç bir problem yok.
There is no problem.
Sorun yok.
To Rudbar there is no problem.
Rudbar yolunda problem yok.
There is no problem.
Bir sorun yok.
There is no problem with this procedure, if the defence is allowed to perform their own tests.
Bu işleme bir itirazımız yok, savunmanın da kendi tahlilini yapmasına izin verildiği taktirde.
No, there is no problem.
Ortada sorun yok ki.
I learned that there is no such thing as a "stranger's problem".
Meğer bu hepimizin sorunuymuş.
Capsizing is the solution of our problem. There's no doubt about it.
Alabora olmak sorunumuzun çözümü.
There is no discipline problem in this school, Mr. Dadier.
Bu okulda disiplin sorunu yok Bay Dadier.
There is absolutely no discipline problem here. "
Burada kesinlikle bir disiplin sorunu yok. "
But I think tonight you're called to solve a problem for which there is no solution.
Bence bu gece siz çözümü olmayan bir sorunu çözmeye çağrıldınız, gibime geliyor.
So, there's no other problem, is there?
Başka sorun kalmadı sanırım.
- No problem. Is there a problem, sir?
Şimdi, kız kardeşiniz diz altı beyaz çorap giyiyordu, ve sekreteri bana o çorapları pantolon giydiğinde giydiğini söylemişti.
Look, to make it easier, so there's no problem at all, what I'll do is I'll give you some kind of sign, like this :
Bakın, hiç sorun çıkmasın diye işi kolaylaştırmak için size bir tür işaret vereceğim. Bunun gibi :
Then there's no problem, is there?
Öyleyse sorun yok. Bir şey daha var.
If he is an expert, there's no problem at all.
Eğer elinden iş geliyorsa, neden olmasın?
There's no shortage of manpower. It's time, is the problem.
Adam eksiğimiz yok ama eksiğimiz olan şey zaman.
No problem in the tower, is there?
- Kulede bir problem var mı? - Olabilir.
Twenty feet down there's no vibration, but the problem is turbulence.
Yirmi adım aşağısı için tamam, titreşim olmaz ama asıl problem türbulans.
The problem is, there's no one at the other end
Sorun şu ki diğer tarafta hiç kimse yok.
There's no way to put a nice face on it but battered plants is part of a larger problem as you know the overall problem is called the battering syndrome.
Bunu olduğundan daha güzel hale getirmeme imkân yok. Dayak yiyen bitkiler, bildiğiniz gibi daha büyük bir problemin dayak atma hastalığının bir parçası.
Is there a problem? No, it's just that I have tickets to the ballet that I've waited six months...
- Hayır ama 6 ay beklediğim bale biletleri...
Then there's no problem, then. Is there?
Sorun yok o zaman, değil mi?
But there's no problem, this car is... armour plated, it has a structure... it's gadgeted.
Ama sorun yok. Bu araba çelik gibi.
The only problem is, there's no way to say :
Tek sorun, onlara şöyle diyememeniz :
The only problem is, in this job there's just no place to hide.
Tek sorun, bu işte saklanacak bir yer olmaması.
There's no problem, is there?
Bir problem olmaz, değil mi?
Is there a problem? I got no quarrel with you.
- Seninle tartışmaya girmeyeceğim.
The problem is there's no structured activity for them.
Sorun şu onlar için planlanmış hiç bir aktivite yok.
The truth is there is no Melora problem until people create one.
Aslında Melora sorunu diye bir şey yoktur ta ki birisi yaratana kadar.
The only problem with being a dinosaur is there ain't no future in it.
Dinozor olmanın tek sorunu hiçbir gelecek taşımaması.
Is there a problem, Constable? No, Commander.
Bir sorun mu var, Güvenlik Şefi?
No problem, tell me where it is and I'll get you there in a jiffy
- İşte geliyor. - Sorun değil hanımefendi. Neresi olduğunu söyleyin sizi hemen ulaştırayım.
There is no conflict, and any claim there could be is irresponsible.
Herhangi bir problem yok, ve bu konudaki söylentiler asılsızdır.
It may be illegal but I don't see what the problem is if there's no victim.
Yasadışı olabilir, ama tanık yoksa suç da yoktur, değil mi? Zararsız.
All we have to do is edit out the incriminating stuff before Vito gets here, and there's no problem.
Tek yapmamız gereken şey Vito gelmeden önce bu yasadışı görüntüleri kaldırmak, ve hiçbir problem kalmayacak.
there isn't 382
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there is no such thing 30
there is no need 45
there isn't any 54
there is no escape 44
there is no god 74
there is nothing 106
there is hope 43
there is no time 77
there is 1445
there isn't time 60
there is someone 42
there is none 72
there is no 294
there is no way 73
there is a difference 51
there is a problem 53
there is no hope 26
there is one 67
there is a way 77
there is someone 42
there is none 72
there is no 294
there is no way 73
there is a difference 51
there is a problem 53
there is no hope 26
there is one 67
there is a way 77