Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / They're back

They're back перевод на турецкий

4,505 параллельный перевод
And where I'm taking them, back to our rightful place atop this Mountain of human shame and excrement... When that happens, trust me, they're not gonna care how they got there.
Onlarla hak ettikleri yere pislik ve insan ayıpları dağına geri getirmekle ilgili konuşurken bu olduğunda güven bana nasıl geldikleri umurlarında olmayacak.
I think in 10 years time all the gamers which we currently have showing themselves, they're going to be the guys we will look back at and say this was the beginning.
Sanırım 10 yıl içerisinde, şu anda piyasadaki oyuncularımız, arkamıza bakıp "İşte başlangıç böyleydi", "Her şey böyle başladı"
But they put a bullet in my back. And now they're killing me every day.
Ama sırtıma bir kurşun sıktılar ve şimdi beni her gün öldürüyorlar.
Maybe they're taking it back there.
Belki götürdükleri yerde çekerler.
And the daisies at the back because they're nice and bright.
Parlak papatyalar da arkada dikili.
When we're healthy again, they'll pay us back with their lives.
Servetimize tekrar kavuştuğumuzda da karşılığını hayatlarıyla öderler.
Even I can't bring somebody back once they're gator shit.
Ben bile artık timsah bokuna dönüşmüş birini geri döndüremem.
And now they're back in therapy together and another former patient is dead.
Şimdi yine birlikte terapideler ve bir başka eski hasta öldü.
They're sending the girl back.
Geri kızı gönderiyor.
They're not gonna have a chance to start again. In order to bring Stefan back, we're gonna have to kill them.
Tekrar başlama fırsatı bulamayacaklar çünkü Stefan'ı geri getirmek için Markos dahil...
They're gonna take all your equipment and you won't get it back.
Tüm ekipmanlarımıza el konulacak, geri de verilmeyecek.
They're fighting about walking their dog... or who put the empty box of cereal back in the cabinet.
Şimdi köpeklerini gezdirmenin derdindedirler. Ya da boş mısır gevreği kutusunu dolaba kim geri koydu diye kavga ediyorlardır.
What do you think they're gonna do back to us, huh?
Bize nasıl karşılık verirler, ha?
The league, they're still hunting me. So what, you're just going to pop back every time one of us is in trouble?
- Birimizin başı belaya girince mi çıkacaksın yani?
It'd be one thing if they said, "Look, we know the number of telephones we're spying on, we don't know exactly how many real people that corresponds to." but they just came back and said, "We can't give you a number at all." That's pretty--I mean, that's scary, is what it is.
"Dinlediğimiz telefon sayısını biliyoruz, ama kaç kişiye tekabül ettiğini bilemeyiz." deseler anlarım, ama yanıtlarda hiç bir zaman sayı vermiyorlar.
These people coming back... they're just turning the world upside down.
Bu insanlar geri geliyor... Dünyayı allak bullak ediyorlar.
How about I'll bring'em back to your house after they're done here?
Burada işlerini bitirdikten sonra onları evinize götürmeme ne dersiniz?
He kept on saying, " they're coming back for me.
Sürekli aynı şeyi söylüyordu, "Benim için gelecekler."
They're out back.
Arka taraftalar.
They're still back there.
Hâlâ arkamızda.
If they head out that restaurant heading back to his place, the only way we're keeping up is if they're riding on a bicycle.
Restoranttan çıkıp adamın evine doğru yola koyuldularsa onlara yetişmemiz için adamın bir bisiklet sürmesi gerekiyor.
But they're gonna take you back.
- Ama seni götürecekler.
They're coming back.
Geri dönüyorlar.
They're popping back all over the place.
- Herkes bir yerlerden ortaya çıkıyor.
I told you they're sending me back!
Beni geri gönderdiklerini söyledim!
They're gonna keep me alive until I've paid back the debt.
Borcumu kapatana kadar yaşamama izin verecekler.
They're all going for their families back home.
Hepsi de ailelerinin karnını doyurabilmek için bu yola çıktılar.
I mean, you promised you'd help them get back together, and now they're together. For all you know, they already hightailed it out of Wonderland.
Yani demek istediğim, onların tekrar birlikte olmalarına yardım etmek için söz verdin... ve şuan zaten birlikteler Üstelik Wonderland'den gideceklerini... bilmene rağmen.
Even if they're not coming back, I still want to say thanks.
Dönmezlerse bile teşekkür etmek istiyorum.
They're just holding him until they get their money back for the lost shipment.
Kaybedilen sevkiyatın parasını alıncaya kadar ellerinde tutuyorlar sadece.
They're falling back.
Geri çekiliyorlar.
- They're back.
- Geri geldiler.
They're back East, but a call can always be placed.
Doğudalar ancak onları her an arayabiliriz.
Just as soon as they're able to answer back.
Cevap verebildikleri zaman göreceğim.
They're taking Yurchenko back to Moscow... today.
Yurchenko'yu Moskova'ya götürüyorlar. Bugün. Hadi be.
They stabbed me in the back, and now you're- -
- Beni zamanında sırtımdan vurdular, şimdi de...
But let's get back to the brothers, because they're... they have a strong bond.
Ama kardeşlere geri dönelim, çünkü onların bağları güçlü.
I mean, the girls back home... They're putting beetroot on their lips.
Yani, bizim oradaki kızlar dudaklarına pancar kökü sürüyorlar.
- Well, they're back here!
- Hemen burada!
Seems like they're just waiting for us to circle back around.
Etrafımızı sarmak için bizi bekliyor gibiler.
I'm afraid you're stuck with me and my boys until then, Doctor. They'll be back in two days'time.
İki gün sonra dönecekler.
You and I can sneak out the back, go to the bar, knock back Boilermakers while they're all fund-raising.
Beraber arka kapıdan kaçıp bara gider millet para toplamakla meşgulken biz de birkaç kadeh yuvarlarız.
And if you think you're gonna take Duncan back, the only man alive who can give Sarah and her sisters what they need, then you'll have to kill us both.
Eğer Sarah ve kardeşlerine ihtiyaçları olanı verebilecek tek adam olan Duncan'ı alabileceği düşünüyorsan ise ikimizi birden öldürmen gerekecek.
No, look, all I know is I was supposed to be going back to work next week and now they're not gonna let me.
Hayır ama tek bildiğim gelecek hafta işe gideceğimdi ama bundan sonra bana izin vermeyecekler.
I SAID THAT I WOULD COME BACK FOR THEIR FATHER, BUT THEY'RE JUST CHILDREN. - SHH, SHH, SHH.
Çocuklara babaları için geri döneceğimi söyledim.
WHEN THE GOLD GETS HERE, WE JUST HOLD'EM UP AS THEY'RE LOADING IT IN THE BACK OF THE VAULT.
Altın geldiği zaman adamlar tam yüklerken üzerilerine atlayıp soyalım.
- You think they're coming back?
- Bir daha mı gelecekler sizce?
They're coming back, Alcide.
Dönecekler, Alcide.
Someone will stop you, and when they do, you're gonna pray for those days when you were back in a hole in China, being used as a pincushion by the guards.
Birileri seni durduracak, ve bu oldugunda Çin'de bir delikte gardiyanlar tarafindan kevgire çevrildigin... gunler için dua edeceksin.
They're back in Beckwith's office dialing that last number.
Beckwith'in ofisine geri döndüler. Son arayan numarayı çeviriyorlar.
Hey, they're back.
Geri döndüler!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]