Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / Where were you before

Where were you before перевод на турецкий

226 параллельный перевод
Where were you before you came up here?
Buraya gelmeden önce neredeydin?
Where were you before?
Daha önce neredeydin?
Where were you before you came to Hiroshima?
Peki Hiroşima'ya gelmeden neredeydin?
Okay, then where were you before that?
Tamam, parka gelmeden önce neredeydin?
- Thank you. Where were you before Tokyo?
Tokyo'dan önce neredeydiniz?
Where were you before that?
Ondan önce neredeydiniz?
- Where were you before?
- Daha önce neredeydin?
where were you before this past month, marsha?
Bu aydan önce neredeydin, Marsha?
where were you before?
daha önce neredeydin?
- Where were you before Harvard?
- Harvard'dan önce neredeydin?
Where were you before you came to this party?
Bu partiye gelmeden önce neredeydin?
Where were you before?
Daha önce neredeydiniz?
Where were you before?
Şimdiye kadar neredeydin?
I mean where were you before you came here!
Buraya gelmeden önce neredeydin diyorum!
Where were you before Chryse?
Chryse'den önce neredeydin?
Where were you before the game on Saturday?
Cumartesi maçtan önce neredeydin?
Where were you before?
Daha önce nerelerdeydin?
WHERE WERE YOU BEFORE THAT?
Ondan önce neredeydin?
- Where were you before?
- Önce neredeydin?
Before you start any more of your usual blarney where were you last night?
Güzel sözlerine başlamadan önce sen dün gece neredeydin?
I wonder if you could tell me where you were this afternoon... before you went to meet Mrs. Denver.
Mrs.Denver'i almaya gitmeden önce.... Bu akşam üzeri nerede olduğunuzu sorabilir miyim?
Is that where you were before?
Los Angeles. - Evet.
You can hide in the back hall, where you were before, and I'll bring them in here first, and then you can get away.
Arka hole, daha önce bulunduğun yere saklanabilirsin, ve önce onları buraya sokacağım, ve o sırada sen kaçabilirsin.
Where were you just before?
Biraz önce neredeydin?
... sculptured portals, ranks of doors, galleries... transverse corridors leading to deserted salons... encrusted with the ornamentation of another age... silent rooms, where footsteps are absorbed... by carpets so heavy, so thick... that one hears no step... as if the very ear were far away... far away from this numb, barren decor... far from this elaborate frieze beneath the cornice... with its branches and garlands... like dead leaves... as if the floor were still sand and gravel, or stone slabs... over which I advanced once again... as though to meet you... between richly panelled walls... stucco, moldings, paintings... framed prints amidst which I advanced... among which I found myself already... waiting for you... very far from the setting I stand in now... before you, waiting again... for one who will not come again... who will no longer keep us apart... tear you from me.
... oymalı girişler, sıra sıra kapılar, galeriler... başka bir çağdan kalma süslemelerle bezenmiş... metruk salonlara götüren birbirine dik koridorlar... sessiz odalar ; çok ağır, çok kalın halıların... ayak seslerini yuttuğu... adımların duyulmadığı... sanki dalıp gitmiş sırdaşlar... bu cansız, yavan dekordan çok uzaklara... kornişin altında, ölü yapraklar gibi dal ve çelenkleriyle... özenle hazırlanmış... bu frizden uzaklara... üzerinde bir kez daha yürüdüğüm zemin sanki hâlâ... kum ve çakıl veya taş döşeme... sana kavuşmak için adeta... zengin ahşap kaplamalı duvarlar arasında... ustuka, silme, tablolar... aralarından geçtiğim çerçeveli gravürler... seni beklerken içlerinde çoktan... kendimi bulduğum... şu an senin huzurunda bulunduğum mekândan... çok çok uzaklarda ; ve yine beklerken... bir daha gelmeyecek birini... artık bizi ayıramayacak birini... seni benden koparan.
Don't you want to get back to where we were before we came to this horrible place?
Her şey eskisi gibi olsun istemiyor musun? Bu korkunç yere gelmeden önceki gibi?
If you'd never seen it before and you suddenly woke up in that bed where would you think you were?
Bu yatağı hiç görmemiş olsan ve birden bu yatakta uyansan nerede olduğunu düşünürdün?
You stand right over here, where you were before.
Sen tam orada dur, daha önce durduğun yerde.
- Where were you stationed, captain before you were picked up in transit?
- Buraya gönderilmeden önce siz nerede görevliydiniz yüzbaşı?
Where were you stationed before you joined the battalion?
Bu tabura katıImadan önce nerede görevliydiniz?
would you mind telling me where you were before that?
Daha önce nerede kaldığınızı öğrenebilir miyim?
Where were you last week? Where were you the week before that?
Geçen hafta ya da ondan önceki hafta da.
And where were you living before that?
Peki ondan önce nerede oturuyordunuz?
Where were you employed before coming to the Hillsborough Country Club?
Hillsborough Golf Kulübü'ne gelmeden önce nerede çalışıyordunuz?
Where were you before that?
Daha önce neredeydin?
Now, lie down where you were before and stay there.
Az önceki gibi yatakların altına yatın ve oradan çıkmayın.
Before you began exploiting these pathetic skanks'addictive personalities, - Where were you?
Serüvenini anlatmaya başlamadan sormak istiyorum nerelerdeydin?
That's where you were sleeping before you left.
Orası gitmeden önce uyuduğun yer.
- Where were you the day before yesterday?
- Evvelsi gün neredeydin?
Before then, you were in a laboratory where we accelerated growth, corrected any genetic anomalies, gave you the wisdom and memories...
Bundan önce gelişimini hızlandırdığımız, genetik bozuklukları düzelttiğimiz, sana bilgeliğini ve anılarını verdiğimiz bir laboratuvardaydın.
Knowing well, that if the brotherhood ever found out where you were not a week would pass before justice would be done.
Şunu iyi bilki, eğer kardeşlik nerede olduğu öğrenirse adaletin gerçekleşmesi 1 haftayı bile bulmayacaktır.
You know where you were waiting before?
Daha önce beklediğiniz yer var ya?
And I went back to the place in the mal... where you were before, but you weren't there.
Seni eskiden bulunduğun yerde aradım ama bulamadım.
You said you were gonna be out before I went to Des Moines where hopefully I was gonna sell enough shoes to make the rent.
Ben bu sabah umutla kiramı çıkarabilmek için yeterli ayakkabı satacağım Des Moines'e gitmeden önce erkenden buradan ayrılacağız demiştin.
So if you would stuck your head in a bucke of water and didn't bring it out again, then your whole life would flash in front of you, and you whould see where all the knobs and levers were when we first set off, and then if you pulled your head out again just before you died, you could guide us home.
Yani, eğer kafanızı bir su kovasının içine sıkıştırır ve kurtaramazsanız, o zaman, hayatınız film şeridi gibi gözlerinizin önünden geçer, siz de, tüm düğmelerin ve manivelaların, ilk çıkışımızda hangi konumda olduklarını görür, sonra da, ölmeden hemen önce kafanızı çıkartır, bizi evimize götürürsünüz.
Where were you night before last?
Önceki gece neredeydin?
Where were you the night before last, Mr Kirby?
Olayın olduğu gece neredeydiniz, Bay Kirby?
I'm exactly where you were before your wife was killed.
Tıpkı senin, karın öldürülmeden önceki durumuna düştüm.
Where were you living before?
Daha önce nerede yaşıyordun?
Where were you night before last?
Evvelki gece neredeydiniz?
Just listen to me. Before the car crashed, where were you going?
Kaza yapmadan önce nereye gidiyordunuz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]