Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ Y ] / You look well

You look well перевод на турецкий

5,185 параллельный перевод
- You look well, Father.
- İyi görünüyorsunuz, peder.
Well, you look like you could use a little pick-me-up.
Biraz canlandırıcı kıllanabilirsin.
Well, don't you all look cheery.
Bakıyorum da hepinizin yüzünde güller açıyor.
Well, you see, for us, it establishes pattern, and it makes you look really guilty.
Evet, gördüğünüz gibi, bize göre her şey yerine oturdu ve bu sizin gerçekten katil olduğunuzu gösteriyor.
- Oh, well, you know, you really don't look 100 %.
Gerçekten tam iyileşmiş gözükmüyorsun.
Well, it-it-it was impressive and everything, but you chose a restaurant that doesn't serve focaccia, and that's just something that we look forward to in every meeting.
Bu, Bu gerçekten etkileyiciydi. ve tabi herşeyde, ama sen focaccia servis etmeyen bir restoran seçtin, ve bu bütün toplantılarda asla değiştirmediğimiz birşeydi.
Well, look on the bright side, now you've proven that you're that guy.
Peki, Dolu tarafından bak, O adam olduğuna dair artık kanıtın var.
Well, you look pretty good for a girl who's been through the wringer.
Peki, zorluk atlanmış bir kız için çok iyi görünüyorsun.
Well, look inside the skull and you'll find what the job is.
Kafatasının içine bakarsanız, bu işin ne olduğunu görürsünüz.
Well, then we'll just deal with it. Look, Nick, you don't...
- Biz de gerekeni yaparız.
Well, Mrs. Alford, let me take a look at you and see what remedies I can offer.
Bayan Alford durumunuza bir göz atıp ne tür çareler önerebileceğimize bakalım.
Well, would you look at that.
Şu işe bak hele.
Well, would you look at that?
Bak şu işe.
Look, ever since you and I started dating, well, I went from being one of the guys to Jesus's girlfriend.
Senle çıkmaya başladığımdan beri Jesus'un kız arkadaşlarından biri hâline geldim.
Well, Jane, you look surprised to see me.
Jane, beni gördüğüne şaşırmış gibisin.
Well... would you look at Norma Appleseed over here.
Norma Elmaçekirdeği'ne bak sen.
Well, I guess you're going for that lived-in look.
Görünüşe göre sürekli evdeyim görünüşünü vermeye çalışıyorsun.
You look very pretty in blue, as well, but...
Maviler içinde de güzel görünüyorsun ama...
I just - - Well, look, were you in an accident?
- Kaza mı geçirdin?
- Well, not to be that guy but could you look into that before I do this?
Ben bunu ayarlamadan önce ilgilenmek ister misiniz?
- Well, you look good.
- İyi gözüküyosun
Well, from the look of it, about as well as you did...
Görüldüğü kadarıyla, senden bir farkım yok.
Well, you don't just feel free, you look it.
- Sadece özgür hissetmezsin bakarsın da.
Well, did you look for it?
Aradın mı?
Well, look, I know that Shelby said she didn't expect you to help in the raising of the baby, but... It doesn't mean she won't accept it.
Shelby bebeği yetiştirirken sizden yardım beklemediğini söyledi ama bu, yardımı kabul etmeyecek anlamına gelmez.
Well, let me just say how great you look.
Bence harika görünüyorsun.
Well, you... you look very nice.
Güzel, sen... Çok hoş görünüyorsun.
Well, look at you.
Şu hâline bak.
Well... look at you.
Güzel... şuna bak.
Well... look at you.
Bak sen.
Now, from the look of you sorry sons of bitches, I'm guessing it didn't go well.
Acınası suratlarınızdan anladığım kadarıyla pek iyi geçmemiş.
Well, you sure you just don't want to look in the fridge?
- Dolaba bakmak istemediğine emin misin?
Well, look where being smart got you.
Bak zeki olmak sana ne yaptı? - Jerry!
Well, it changes you. When you realize that your ancestors now look to you ; that your family's legacy, their continuing works, are solely in your hands.
Atalarının şimdi sana ailenin mirasının, süregelen işlerinin şimdi sadece senin elinde olduğunu bilerek baktıklarını fark edince bu insanı değiştirir.
Believe me, he's alive. Well, I hope you have some way on how to find him, because I am running out of places to look and people to ask.
Öyleyse umarım sende onu bulmak için bir yol vardır çünkü benim bakacağım yerler ve soracağım kişiler tükeniyor.
Well, you look great.
Harika görünüyorsun.
Yeah, well, I didn't actually trust you were gonna come look for us.
Aslında gelip bizi arayacağını düşünmüyordum bile.
Well, I'll tell you. Look, Baptiste...
Bak... tamam söyleyeyim.
Well, Julep, if I may be so bold, you don't look a stab wound over 20.
İlk birkaçı işlemedi. Aslına bakarsan Julep 20'den fazla bıçak yaran var gibi görünmüyor pek.
Well, I'm glad I slathered sunscreen on Stan before you left,'cause you look like a lobster that's been slapped around a little.
İyi ki Stan'e bolca güneş losyonu sürmüşüm gitmeden önce çünkü şaplak yemiş ıstakozlara dönmüşsünüz.
Well, look at you all grown up.
Resmen yetişkin bir kız olmuşsun.
Well, look, you don't even know if Ana's hurt or where she even is.
Ana'nın dayak yeyip yemediğini veya nerede olduğunu bilmiyorsun.
If you look in the folders in front of you, you'll find my academic and financial plan to re-focus Anchor Beach on our original mission statement : to educate, cultivate, and motivate well-rounded kids who are engaged in their community with a focus on protecting the environment.
Önünüzdeki dosyalara bakarsanız asıl görev tanımımız olan eğitmek, yetiştirmek ve toplumda çevreyi korumayla ilgilenen çocukları motive etmek olan Anchor Beach'ı yeniden hayata geçirmeye yönelik akademik ve finansal planımı göreceksiniz.
Well, I mean, you're just so good, you make the rest of us look bad.
Sen çok iyisin ve bizleri kötü gibi gösteriyorsun.
Well, I can take a look at it, if you want.
İstersen bakabilirim ben.
Well, it certainly is a different look for you.
Bu seni bambaşka bir görünüşe bürümüş.
- Well, you look great. - I feel great.
- Harika hissediyorum.
Well, look at you.
Vay, vay.
Um, well, you can look at pictures on it.
Bununla resimlere bakabilirsin.
Well, Peter, since you've been having such a tough time, I was thinking, maybe I should look for a job.
Peter zor bir süreç geçirdiğin için benim de iş aramam gerektiğini düşündüm.
Well, look at it this way, Peter : without sex, you'll have more time to do the things you've always wanted to do.
Şu açıdan düşün Peter ; seks yoksa her zaman yapmak istediğin şeylere daha fazla vakit ayırabilirsin demek oluyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]