Bü перевод на английский
96 параллельный перевод
Bü türlü soruları sorarak ne demek istiyorsun?
What do you mean, asking such a question?
Evet bü kızı daha önce gördüm.
I've seen her.
Sir Henry Irving... belki de bü güne kadar yaşamış en büyük İngiliz aktör.
Sir Henry Irving... perhaps the greatest English actor who ever lived.
Bü...
Mag...
Yabani otlar hakkında kötü bi sorunum vardı, bü yüzden hepsini zehir sıktım.
I had a bad case of weeds, so I sprayed it all with poison.
- Bü yüzden fikrimi değiştirdim.
- That's why I've changed my mind.
Bü yüzden de olanları araştırmalıyız, değil mi?
So we investigate the phenomena, right?
Olacağıyla, büy... bü...
Will be gra... gr...
Bü-zül-mek...
Sh-ri-nk...
Tam olarak bü gibi şeyler erkeleri deli ediyor.
It's exactly the kind of thing that drives men crazy.
Bütün bü kitaplarla birlikte beynini yakacağım!
I'll spread your brains all over these books!
Doktorlarım bana bü dünyada 6 aydan fazla kalmayacağımı söylüyor.
My doctors tell me I have no more than six months left in this world.
Vikram'i SriRam ve LaIaRam'in, polis köstebegi oldugu konusunda uyarmistim. ama bana inanmadi, bü yüzden de öldü.
I warned Vikram that sriram and LaIaRam were police informers, but he wouldn't believe me, so he's dead.
- Bü-büyükbaba!
- G-G-Grandpa!
Bü-büyükbabam ba-bana getirdi.
G-G-Grandpa g-got him for me.
Bü önemli ama...
That's important, gee...
Bü... yü.
Ma... gic.
Grafikleri oldukça iyi, bü yüzden bir sorun çıkacağını sanmıyorum
It's well off the charts so we won't be disturbed.
- Aslında, ona "bü-yük-lük." denir.
- Actually, it's "pat-ronize."
Bü-büyük bir bilgisayar mıydı yoksa avuç içi bilgisayarı mı?
Wa-was it a big computer or a little Palm Pilot?
Bü yüzden tek bir kelime daha duymak istemiyorum.
So I don't want to hear another word about it.
Bü yüzden, şimdi sadece uzanıp güneşin tadını çıkaracağım ve beni eve götürmelerini bekleyeceğim.
So now, I'm just going to lie down enjoy the sun and wait for them to take me home.
Bü-yük.
Big-ger.
Bü kağıtları imzalamamanın tek sebebi : çünkü ben istiyorum senden!
The only reason you won't sign these papers is'cause I want you to!
Tulumlar bü yüzden.
That's why the jumpsuits.
Bü gece dolunay var.
It'll be full-moon tonight.
Bü yüzden, geniş bir dönüş yapmak yerine olduğumuz yerde tam geri dönüş yaparsak daha hızlı olacağımızı düşündüm. Sana hiçbir şey yapmamanı emretmiştim! Ne cüretle komutanının emrine karşı geliyorsun?
Then have I passed your test?
hala cevap yok, bü yüzden ölüme yakınsın?
So close to death, and still no answer?
Bak gökyüzündeki ay böyle kocaman olur, suratunu astumu yılda bü kere insancuklar gece çaluşur, niye?
See how big the moon is tonight. Once a year, people work at night. Why?
Bü yüzden, muhtemel en sert terimlerle nerede olduğunu söylemenizde ısrar ediyorum.
So I am urging you in the strongest possible terms to tell me where she is.
" Bü da beni doğruluyor.
And that confirms my opinion, that indifferent rejoinder.
Ducky'le "bü-çük" bir şey bulduk.
Ducky and I might have found something that's "minjor."
Fakat bundan çok, çok daha sonra Diskdünya ( Discworld ) biçimlenmiştir. Devasa kaplumbağa Bü yük A'tuin'in kabuğundaki dört filin sırtında uzayda gezinmektedir.
But much, much later than that, the Discworld was formed drifting onwards through space atop four elephants on the shell of a giant turtle, the great A'Tuin.
Devasa kaplumbağa Bü yük A'tuin'in kabuğundaki dört filin sırtında uzayda gezinmektedir.
Drifting onwards through space atop four elephants on the shell of a giant turtle, the great A'Tuin.
Bü yüzden kendimi sana verdim.
So I gave myselftoyou.
Bü-Bütün üyeler şahit!
A-All the members here are witnesses!
Ve sonra da benden bü tün bu olanları onun adına düzeltmemi isteme cüretini gösteriyor
And then he had the nerve to expect me to make it right for him.
Başka kimsemiz yok, bü yüzden- -
Well, there's really no one else around, so- -
Büşra, hadi kızım ödevini yap.
Büþra, come on, do your homework.
Büşra, kızım korkma.
Büþra, don't be scared my child.
Bü yüzden de kendilerini uçurumun kenarından çekerler.
So they pull back from the edge of the precipice.
Bü yüzden ödeştiğimizi söyleyebilirim.
So you can imagine say that we are even.
- Bü şehirde kanun benim.
- Because I am the law here.
Bü ölümüne kısa bir yol olacak.
This will be your shortcut to death.
Bü lanet duvarları tekrar boyamam gerekecek.
I'm gonna have to repaint the whole goddamn wall.
Bü yüzden dışarda ya da herhangi bir yerde Rahat olman ne kadar sürerse sürsün,
So, however long it takes you to be comfortable in public or whatever,
Bü yüzdenmi sandık boş?
So is the casket empty,
Bü yüzden kutusunda "oto parçaları" yazıyor.
- I know. That's why the box is labeled "auto parts."
- Halka bü çöpü satın al diyorsun.
But that's what you're doing, right?
Bu gün, bü gün.
- Yes.
Bü tür şeyleri Lindsay bilir.
LINDSAY KNOWS THESE THINGS.