Gitmek zorundayım перевод на английский
2,600 параллельный перевод
Anna, gitmek zorundayım.
Anna, I have to go.
Şimdi gitmek zorundayım.
- I have to go now.
Gitmek zorundayım.
I just have to go.
Gitmek zorundayım.
I have to go.
Hayır, gitmek zorundayım.
I have to go.
- Gitmek zorundayım.
- I have to go.
Amador'a gitmek zorundayım.
I have to go to Amador's.
Gitmek zorundayım.
I have to.
Gitmek zorundayım.
I can't do this. I have to go.
- Ama bu gece gitmek zorundayım.
- But I have to leave tonight.
Yine de, önemli bir toplantı için restorana gitmek zorundayım.
Anyway, I have to go to the restaurant.. .. for an important meeting.
Gitmek zorundayım.
I have to
Aptal, gitmek zorundayım!
Silly, I have to go!
Gitmek zorundayım, ev arkadaşım 2 saattir beni bekliyor.
I have to go, an inmate's been waiting for me for 2 hours.
Milan'a gitmek zorundayım.
I have to go to Milan.
Üzgünüm, eve gitmek zorundayım.
Sorry, I have to go home.
- Üzgünüm, gitmek zorundayım.
- I'm sorry, I have to go.
Gitmek zorundayım.
I've got to go.
Gitmek zorundayım, kitabım bekliyor onu bitirmeliyim.
No, my book needs to be finished I'll work through.
Gitmek zorundayım.
I must go
onun beni nereye götüreceğini bilmiyorum, ama gitmek zorundayım.
I don't know where this will take me, but I have to go on.
Gitmek zorundayım.
ooh, I gotta go.
Anne, gitmek zorundayım.
Mom, I have to go.
Gitmek zorundayım.
I have to leave.
Gitmek zorundayım, Gideon.
I have to leave, Gideon.
Her neyse, Leslie, gitmek zorundayım.
Anyway, Leslie, I have to go.
- Eve gitmek zorundayım.
- I have to go home.
Hayır, lütfen. Eve gitmek zorundayım.
No, I have to... please, I have to go home now.
Buradan hemen gitmek zorundayım.
I got to get out of here!
Aydindril'e gitmek zorundayım.
I have to get to Aydindril.
- Daha hızlı konuş, yarın Panvel'dan gitmek zorundayım.
- Say it quickly, I have to leave for Panvel tomorrow.
Gitmek zorundayım.
So I gotta get going.
Gitmek zorundayım, çocuklar.
Gotta go, guys.
Gitmek zorundayım.
I got to go.
Üzgünüm, El, gitmek zorundayım.
Sorry, El, got to go.
Sanırım gitmek zorundayım.
Seems like I must go.
-... işe gitmek zorundayım.
- and get back to work.
Tamam, anne, bak, gitmek zorundayım.
Okay, Mom, look, I gotta go.
Ben kiliseye gitmek zorundayım.
Um, I gotta... go to the church.
Gitmek zorundayım.
I have to get to town.
Gitmek zorundayım.
No, I must go.
Er ya da geç, gitmek zorundayım.
One of these days, I have to go.
Gitmek zorundayım.
Oh. I have to go.
Kanıtın izinden gitmek zorundayım.
I'd have to follow the evidence.
Walt? Özür dilerim. Gitmek zorundayım.
I'm sorry, I have to go.
- Her halükârda gitmek zorundayım.
- I have to go anyway.
Gitmek zorundayız sanırım.
I guess we have to. Are you?
Acele gitmek zorundayız yolda acıklarım.
But we've got to get back quickly. We'll explain on the way.
Gemenon'a gitmek zorundayım
- Why?
Ama Tetaland'a gitmek zo-zo-zorundayım
But / got, got, got to get to Thetaland
İki yere daha gitmek zorundayız, tamam mı?
We have to go to two other places, okay?
zorundayım 57
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmelisin 203
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmelisin 203
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35