Gitmelisin перевод на английский
5,948 параллельный перевод
- Sadece gitmelisin.
- You just have to go.
- O zaman gitmelisin.
Well, you should go, then.
Gitmelisin. En kötü ihtimalle, seni öldürecekler.
You have to get out of here, they'll kill you in the worst ways.
Dur, gitmelisin.
Get out of here! Go!
- Buradan daha çok gitmelisin.
You know, you should go away more often.
Gitmelisin.
You may leave.
Gitmelisin, gitmelisin.
- No. - You should go. You should go.
Lee Caddesi'ne gitmelisin.
You should go on Lee Avenue.
- Dandy, gitmelisin ama.
Dandy, you must go back.
Gitmelisin. En yakın zamanda hem de. Kuzeye doğru git.
You need to leave as soon as possible ; go north.
Gitmelisin.
You should go.
Gerçekten gitmelisin.
You should really go.
Hemen gitmelisin.
You need to go now.
Elbette gitmelisin.
Of course you must go.
Bir süre daha fazla bir şey öğrenemeyecekler, o yüzden eve gitmelisin.
They're not gonna know anything more for a while, so you should go home.
Artık gitmelisin.
I think you should go.
Şehirden hemen gitmelisin.
You have to get out of town as soon as possible.
- O zaman gitmelisin.
- and so long as there is... - then you should go.
O zaman oraya gitmelisin.
Oh, well then you should go there.
Kes şunu! Artık gitmelisin.
Stop it!
Gitmelisin.
Oh, you should go.
Muhakkak hastaneye gitmelisin.
Go get help.
Evine gitmelisin.
You need to go home.
İlişki laboratuvarlarına gitmelisin, onların kendilerine özel girişi var.
You want the relationship labs, they have their own special entrance.
- Gitmelisin.
You should go.
Elbette gitmelisin.
Of course you must.
Gitmelisin o zaman.
Well, you should go.
- Tabii ki de gitmelisin, Derek.
Of course you should go, Derek.
- Eve gitmelisin.
Well, you should go home.
Sen gitmelisin.
You need to go.
Evet, gitmelisin.
Yes, you should.
Bu gece gitmelisin, en geç yarin.
You need to go tonight, tomorrow at the latest.
Cho ile gitmelisin.
You should go with Cho.
Artık gitmelisin.
You should go now.
Gitmelisin.
You got to go.
Gideceksen tam gitmelisin.
You go, you got to go all the way.
Buralardan gitmelisin.
You should get out of here.
Peter amcanın evine gitmelisin.
You need to go to Uncle Peter's house.
Sürebilecek gibi hissettiğinde, gitmelisin, tamam mı?
As soon as you feel like it, you need to drive, okay?
Ikki, şu anda yatağına gitmelisin
Ikki, you should go to bed, now.
Gitmelisin.
Hey. You gotta go.
Sen... gitmelisin.
You should... You should go.
Sen gitmelisin.
Oh, you should go.
Daha sık gitmelisin, yayıneviyle daha çok ilgilenmelisin.
You should go up more often, take an interest in your publishing.
Belki de sen gitmelisin.
Maybe you should go.
o zaman tamam, kesinlikle, gitmelisin.
Then yeah, yeah, you should go.
Evet, babam haklı, gitmelisin.
Yeah, he's right, you gotta go.
Gitmelisin zaten.
You should go.
Gitmelisin.
You should.
Sen de gitmelisin.
You should, too.
- Ama gitmelisin.
Well, I'm not going, so it won't be a problem.
gitmelisiniz 56
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmedim 39
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmem gerekiyor 305
gitmedi 39
gitmem 53
gitmen gerekiyor 24
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102
gitmedi 39
gitmem 53
gitmen gerekiyor 24
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102