Gitmemelisin перевод на английский
363 параллельный перевод
Queenie, gitmemelisin.
Queenie, you can't go.
- Gitmemelisin.
You mustn't go.
- Gitmemelisin.
- You mustn't go.
Oraya gitmemelisin tatlım.
You shouldn't go in there, my dear.
Sen de gitmemelisin.
You mustn't either.
Eğer onunla Bağdat'a gitmek istemiyorsan gitmemelisin.
Well, if you don't want to go to Bagdad with him, you shan't.
Gitmemelisin.
You mustn't go.
Çayıra asla fırlayıp gitmemelisin.
You must never rush out on the meadow.
Jan, gitmemelisin..
Jan, you mustn't...
Sevgili çocuğum, gitmemelisin.
My darling boy, you mustn't go!
Bir daha asla oraya gitmemelisin.
You mustn't go there again, ever.
Evet söyledi ama bu şekilde gitmemelisin.
Yes, he told me, but you shouldn't have left like that.
- Sevgilim gitmemelisin.
- Oh, darling, you mustn't go.
Ötekileri de bu işin içinde, tek başına gitmemelisin.
But the others are all in this, it's not just you. Wait for them.
- Gitmemelisin! - Mulan -
Even in an ice cube, the molecules are moving, but very slowly.
Bence o kadınla gitmemelisin.
I don't think you ought to go with that Canaday woman.
Gitmemelisin.
You must not leave.
Ona gitmemelisin, sevgili oğlum.
You must not go to her, dear son.
Onlarla gitmemelisin.
You mustn't go with them.
"buradan gitmemelisin"
"if you move soon."
Bu hâlde gitmemelisin.
You mustn't go looking like that.
Ayrıca, gitmemelisin.
Besides, you can't go.
Aslında bir at kadar sağlıklı değilsen hipodroma gitmemelisin.
If you're not healthy as a horse, you shouldn't go to the races.
- O tarafa gitmemelisin.
- You shouldn't go there.
Gitmemelisin.
You shouldn't go.
Gitmemelisin
Go you not?
Gitmemelisin!
You mustn't go!
Yakınına bile gitmemelisin.
You mustn't go near it.
Gitmemelisin.
You mustn't do it.
Yine de... gitmemelisin, Susmuş. Bu bir tuzak. Susmuş.
But... you mustn't go there.
Hayır, gitmemelisin
No, you mustn't
Bence gitmemelisin Angus.
I think you ought not to go, Angus.
Gitmemelisin.
No, you can't
- Gitmemelisin.
- You mustn't.
Gitmemelisin.
You mustn't.
Ne olursa olsun, o buluşmaya gitmemelisin.
In any case you mustn't go to that appointment.
- Gitmemelisin.
- You must not go.
- Oraya gitmemelisin.
You shouldn't go there.
Fung Kardeş, yanılmıyorsam Kaleye davet edilmişsin oraya gitmemelisin.
You had better not go to this meeting... at Tiger Mansion
Efendi Ogami, gitmemelisin.
You must not leave, sir!
Chris, gitmemelisin.
Don't go, Chris.
Roma'ya gitmemelisin, duydun mu?
- Why mustn't he go to Rome? - Never mind why, Bernardo!
Ve ne düşündüğümü soruyorsan, yalnız gitmemelisin.
And if you think about what I think you should not go alone.
John'un üzerine fazla gitmemelisin.
You mustn't be too harsh on John.
Evine gitmemelisin.
Mustn't go home.
O adamların peşinden gitmemelisin.
These guys.
Ci Ci, Sen Tien Ailesinin bir kızısın... gitmemelisin
Gi Gi, you're the daughter of the Tien family... and shouldn't leave
Tüm bunlara rağmen gitmemelisin
All the more you shouldn't leave
Bence gitmemelisin.
I don't think you should go.
Pidge, seninle konuşurken çekip gitmemelisin.
Pidge, you shouldn't walk out when I'm talking to you.
Hayır oraya gitmemelisin.
Don't go back.
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmek 43
gitme 1049
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmem gerek 808
gitmeyeceğim 167
gitmek istemiyorum 210
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmek mi 131
gitme zamanı geldi 35
gitmeden önce 102