Görünüşe bakılırsa перевод на английский
2,583 параллельный перевод
Görünüşe bakılırsa, Abin Sur kendine benzeyen birini bulmuş.
It seems Abin Sur found another, just like himself.
Görünüşe bakılırsa, Kızıl Bayrağın kimse henüz içme şansı bulamadan yok etmek istediği bir ilaç var.
Now, apparently, there's a new drug that Red Flag wants to destroy before anyone gets a chance to take it.
Görünüşe bakılırsa bu öğlen yeni bir arkadaş edinmişsiniz.
Yeah, yeah. Two, actually.
Görünüşe bakılırsa gayet iyi idare ediyorsun.
Well, you managed it all so well.
Görünüşe bakılırsa birkaç arkadaş edinmişsin.
Looks like you made some friends.
Görünüşe bakılırsa Texas'a gitmişler.
Apparently they went to Texas.
Selam Mike, görünüşe bakılırsa arkadaş yapmışsın.
Hey, Mike, looks like you made a friend up there, huh?
Görünüşe bakılırsa, büyük bir bölümü siz ikinizin üzerine bulaşmış.
Most of it over you two by the looks of it,
Görünüşe bakılırsa doğru sigortayı yaptırmamışlar.
See, apparently, they didn't have the right type of insurance.
Görünüşe bakılırsa David Norris ve Elise Sellas'ın kaderlerinde birlikte olmak varmış.
It seems like David Norris and Elise Sellas were meant to be together because they were meant to be together.
Görünüşe bakılırsa bazı komşular şikayetçi olmuşlar.
It seems some of the neighbors have complained.
- Görünüşe bakılırsa, sayıca azalıyosun Zander.
- Sounds like your losing your numbers, Zander.
Büyümesini seyretmek için kalmak isterdim ama görünüşe bakılırsa kader kalmamı istemiyor.
I wish I could stay to watch her grow - but it seems like destiny has decided otherwise.
Görünüşe bakılırsa siz şanslı ördekler, acil çıkışın kapısının yanına oturmuşsunuz.
Well, you lucky ducks have obviously been seated in an exit row.
Görünüşe bakılırsa, az önce çektin.
No, see. Looks liked you just charged it.
Görünüşe bakılırsa, sıradaki Roger Lemke'yi buldum.
Looks like I just found the next Roger Lemke.
Ve, en güzeli de bu görünüşe bakılırsa, üst üste dört yıl boyunca ödülü kazanmamız bazı kesimlere çok çekici görünmemizi sağladı.
And, well, it's the darndest thing, it seems like winning four awards in a row has made us look pretty attractive to certain folks.
Görünüşe bakılırsa, bir arkadaşa ihtiyacı var.
Looks like he could use a friend.
Görünüşe bakılırsa hala iyi bir ekibiz, Jelibon.
Looks like we still make a pretty good team, Jellybean.
Görünüşe bakılırsa Beverly Hills köpeği olacaksın, Delgado.
It looks like you're gonna be a Beverly Hills dog, Delgado.
Görünüşe bakılırsa, iki efendiye hizmet ediyorsun.
It seems you're serving two masters.
Görünüşe bakılırsa Bayan Spielrein'ın annesi onu Freud'a göstermek istemiş.
As it happens Spielrein's mother wanted to take her to see Freud.
Su yükseltileri Sunset Beach'de birikmeye devam ediyor ve görünüşe bakılırsa Mavili yarışmacımız Bethany Hamilton su yutmaya başladı.
Mountains of water rolling through here at Sunset Beach and it looks like our competitor in blue, Bethany Hamilton, just taking some donuts out there.
Görünüşe bakılırsa Alana diğer tarafta büyük bir dalga tutuyor.
And it looks like Alana is paddling into a big wave on the outside.
İsa'nın dirilişinden beri yazılmış en büyük hikâye olarak tanımlamıştı görünüşe bakılırsa bundan daha büyük bir şey.
H.L. Mencken called this the biggest story since the resurrection. From the looks of things, this may be bigger.
Görünüşe bakılırsa doğu yakası kar fırtınası altında kalmış.
Looks like the entire eastern seaboard is socked in by the snowstorm.
Ve görünüşe bakılırsa, sadece 16 başkanı biliyordum.
And it turns out I only knew 16 presidents,
Görünüşe bakılırsa, bilgisayarla alakalı sorunları varmış.
Apparently, she has computer trouble now.
Görünüşe bakılırsa para Hixton'ı kısa bir süre için başka bir insana dönüştürmüş.
Sounds like that money really turned Hixton into a different person for a little while.
Görünüşe bakılırsa Nicole bana O'nu tanımadığını söyledğinde, yalan söylüyormuş.
Looks like Nicole lied to me when she told me she didn't recognize him.
Görünüşe bakılırsa yakışıklı çocuk ayrıldı.
Aw, looks like pretty boy is out.
Görünüşe bakılırsa adamın biri evlenme teklifinde bulunacak.
Sounds like someone's gonna propose here. Shut up.
Görünüşe bakılırsa malzeme odasına gidiyor, ölmeye yakın olması mümkün.
It looks like he's in the food storage room, possibly terminated.
Görünüşe bakılırsa sanırım, yakın akraban olarak kendimi dosyana yazdırmam uygun olacak.
Well, given the circumstances, I thought it would be appropriate to update my files on your next of kin.
Görünüşe bakılırsa, senin için biraz fazla büyümüş.
Looks like she is just a little bit too grown-up for you.
Görünüşe bakılırsa arkadaşın artık suçlarla da savaşıyor.
Apparently, your friend is fighting crimes now.
Editör, bu Avrupalı Prens'in şehre geleceğine dair bir tüyo almış, ve bir hayatta-bir-gün hikayesi hazırlamak istiyor, kraliyetten biri New York'da ne yapar falan, ve görünüşe bakılırsa adam medyayı sevmiyor, ki bu durumda o ben oluyorum, yani bu demek oluyor ki onu takip etmem gerek.
The editor got some tip that this European Prince is gonna be in town, wants to do a day-in-the-life story, like what a royal does in New York, and the guy doesn't like the media, apparently, which in this case is me, so that means I gotta follow him.
Görünüşe bakılırsa, Blair ve Dan'in botları senin üzerinden geçip gitmek için yapılmış.
Poor S. Apparently, Blair and Dan's boots are made for walking... Right all over you.
Charlie bu şehirde yeni olabilir, ama görünüşe bakılırsa işlerini nasıl halledeceğini çoktan öğrenmiş.
Charlie may be new to the city, but apparently she already knows how to get around.
Görünüşe bakılırsa, Yukarı Doğu Yakasının en müstevi suçlusu size size yolu gösteriyor.
Looks like the Upper East Side's smoothest criminal has just given you the boot.
Görünüşe bakılırsa, Edwardian dramalarını izlerken fıstık yemek gerekiyormuş.
Edwardian social dramas apparently demand crumpets.
Görünüşe bakılırsa, Louis'in evlenmesi gerekiyormuş ve Blair de tahta giden yolu tilki gibi gözlüyor tabii ben onu durdurmazsam.
Apparently, Louis needs to get married, and--and Blair's weaseling her way onto a throne of her own unless I stop it.
Görünüşe bakılırsa, hayaller gerçek olana kadar uyumak o kadar da iyi bir fikir değilmiş.
Looks like "dream until your dreams come true" wasn't such a good idea after all.
Görünüşe bakılırsa doğumgünü çocuğuna hiç balon kalmadı.
Well, looks like there wont be any balloons for the birthday boy.
Görünüşe bakılırsa ikimiz kaldık.
Okay. Well, then, it's just us then. - Yeah.
Görünüşe bakılırsa bomba bir paket içine gizlenmiş.
Looks like the bomb was hidden in a package.
Görünüşe bakılırsa ben de herkes gibiymişim.
Apparently, I was one of many.
Görünüşe bakılırsa, narkotik ona yeterince ödemiyormuş.
Apparently, the DEA didn't pay that much.
Görünüşe bakılırsa, gelecek hafta buluşacakmışız biz.
Apparently, we're supposed to meet next weekend.
Dostum görünüşe bakılırsa, Angie Bob'u vurdu.
Uh, dude, looks like Angie just shot Bob.
Ve ses tonuna bakılırsa,... görünüşe göre bayağı ciddi bir şey olacak.
And from the volume of chatter, it looks like it's gonna be something pretty big.