Iyi bir iş перевод на английский
24,814 параллельный перевод
Bu şu ana kadar bir menejarden gelen en iyi hediye.
Tell you what, man, this is the best gift from an agent yet.
Philly Martz çok iyi bir oyuncu ama 150 kilo adam.
Philly Martz is a damn good player, but he weighs in at 330.
Şu anda tam bir ifşa yapılacak en iyi şey olur.
Full disclosure at this time is the best course of action. I... I agree.
Yapay zekâ yasaklandı ve bu iyi bir şey. Bu insan davranışlarının benzeri bir şey.
This is mimicry of human behavior.
Konuşmamız gerektiğini biliyorum ama şu an iyi bir zaman değil.
I know we need to talk about this, but now is not a good time.
Uzun ve kapsamlı bir ameliyat olacak ama en iyi şansımız bu.
The surgery's long and extensive, but this is our best shot.
İyi bir şey.
This is good.
Sağ bacağında kan akışı yok ve bu iyi bir şey değil Ashley.
The blood flow to your right leg is compromised, and that's not good, so... just hang in there, Ashley.
" Kate, işin aşırı dandik, sadece gece kulüplerinde eğleniyorsun, bir gün en iyi iki arkadaşınla mutlu bir saat geçireceksin ve o iki arkadaşın kola sipariş edecek, sen de onların hamile olduğunu, çocukları olacağını anlayacak ve artık Tako Salısı için zamanları olmadığını,
"Your job is super lame and your fun is just organized clubs, " and one day you're gonna get happy hour " with your two best friends
Bu zamana kadar şahit olduğu kötü etkilerin aksine, neslim için iyi bir örnek olmak önemli bir şey, Kermit.
Well, being a good role model for my progeny is an important job, Kermit, unlike the bad influences he's had up to this point.
Karim Assaf iyi bir adam...
Karim Assaf is a good man...
Belki ikimiz de tükettik birşeyleri, ya da ten uyumumuz o kadar iyi ki, bunu göremiyoruz. Ama sağlıklı bir ilişki böyle olmamalı.
Maybe we're just both messed up, or the sex is so good that we can't see it, but this is not what a healthy relationship looks like.
Ama benim inanmayı seçtiğim şey bir kahramanın hikayesi sona erdiğinde onu bekleyen daha iyi bir yerin olduğu umudu.
But what I choose to believe in is faith... hope that when a hero's story is over, there's a special place for them.
Bu işin iyi bir tarafı yok.
Nothing about this is good.
Sanırım her şey bir Alman arabası kadar iyi çalışıyor.
Well, it sounds like everything is running like a German auto factory.
Kendim olmamalıyım, başka bir ben olmalıyım, daha iyi bir ben.
What I need to do is be not me, be something other than me, be better than me.
İlki doğum günüm, 11 Aralık 2005, önemli çünkü iyi bir hayat yaşıyorum.
The first here is my birthday, 12-11-2005, important because I enjoy my life.
Hepsi iyi hoş da benim sana sunacak bir şeyim yok.
Which is all well and good, since I have nothing to offer you.
İyi tarafı, sadece bir kişi, değil mi?
Good thing is, it's just one guy, right?
İyi bir şey.
This is something good.
Elbette onu özleyeceğim ama bence bu Sue için iyi bir şey.
Well, of course I'm gonna miss her, but for Sue, I think this is a good thing.
Ben "Vay canına, Nancy iyi bir anne" dedim.
I think I said, "Wow, that Nancy is some mother." So-mother.
Bundan daha iyi bir zaman olmayacak.
There is no better moment.
İyi bir şey bu.
This is a good thing.
İyi haber yarın için bir uçak buldum. Kötü haber ise önce Estonya sonra Houston aktarmasından sonra New York'a ulaşıyorum.
Well, the good news is I got a flight tomorrow, but the bad news is it goes through Estonia and then Houston and then New York.
Primus çok tatlı dilli ve çok fiyakalı bir de yatı var ama, ben dürtülerimi eşyalarla geçiştirmeye başlamadan önce boğayı boynuzlarından tutsa iyi olur.
And although Primus is very suave and has the most charming yacht, I really need him to grab the bull by the horns before I start taking out my urges on the staff!
Ki bu bence iyi bir şey.
Which is good.
Dan, Avery ile biraz konuştuğunu biliyorum ki, bu iyi bir şey ve bana hiçbir şey anlatmadı.
Dan, I know you've been talking to Avery some, which is good, and he hasn't gone into any details with me.
İyi bir anneyim ve Laura yakında üniversiteye gidecek ve Alex de... bilmiyorum.
I... I'm a good mom and Laura's going off to college soon and Alex is gonna...
- Öyle ve hem de iyi bir şekilde değil.
It is and not in a good way.
'Evet'e verilebilecek en iyi cevap hızlı bir'hayır'dır demişler. Bundan daha hızlısını görmedim.
Jesus, they say the next best thing to a yes is a quick no.
O halde kaybeden benim, çünkü sen akıllı kadınsın ticaret fikri gayet iyi bir fikir.
Okay, then I'm at a loss because you're a smart woman and Exchange is a great idea.
Bence iyi bir fikir.
I think it is.
İşe gelmenin helikopterden daha iyi bir yolu var mı?
Is there a better way to get to work than by helicopter?
Çünkü bu nükleer patlamayı durduramazsak tam kapasiteyle çalışan bir zaman sürücümüz olması iyi olur.
Quite right, because in the event that we can't stop this nuclear explosion, a fully functioning time drive is going to come in handy.
Zamanda yolculuk yapacak vaktim yok ama ekibin zamanda mahsur kaldıysa bir tarihçiden iyi kim yardımcı olabilir?
I don't have time to time travel, but if your team is stuck in history, who better to help find them than a historian?
Bak bu gerçekten çok iyi bir kitap.
Hey, this is a really good book.
Pekala bunun biraz garip olduğunu .. kabul ediyorum ama iyi bir uykunun ardından hiçbir şey hatırlamayacaksın bile.
Okay, so obviously this is a little bit awkward, but after a good night's sleep, you should wake up none the wiser.
Bu ülke için ümidim, benim ve birçoğunuzun gayet iyi bildiği korkunç bir kaybın ardından bile umudumuzu kaybetmememiz.
My hope for this country is that even in the wake of terrible loss... loss that I and so many of you know too well... we do not lose heart.
Bu beni sertleştirdi ki bu iyi bir şey.
That's made me tough. Which is a good thing.
Fauzi çok iyi bir dosttur. Sana çok iyi bakacaktır, tıpkı benim bakacağım gibi.
Fauzi is a very good friend and he's going to take such great care of you, just like I would.
Çünkü ben en iyi arkadaşımın hayatı tehlikedeyken kızlara milyonuncu kez Bir Geyik Kek Yerse hikayesini okuyamam.
Because I cannot read If You Give a Moose a Muffin for the millionth time when I know my best friend is in trouble.
Ve bu çocuklarımı bu berbat işe bulaştımak için yeterince iyi bir bahane değil.
And that is not a good enough excuse to involve my children in this mess.
Orada her ne varsa iyi bir şey olmadığı kesin.
Whatever's down there is nobueno.
Bir donör kalp, ölümden sonra 24 saat iyi durumda kalır.
A donor heart is good for 24 hours after death.
- Çok iyi iş çıkardın. Çok iyi bir kızsın.
You did such a good job.
- Bu neden iyi bir şey?
- Why is that a good thing?
Sadece sarhoş olmak için şu anın iyi bir zaman olduğunu sanmıyorum.
I just don't think that now is the best time for getting crunk.
En eğlenceli kısmı da Ro'nun salonuna "Gizli Görevde" giderken bunun iyi bir fikir olduğunu düşündüğünü hayal etmekti.
And, you know, the funniest part is picturing you going all "undercover" at Ro's thinking it was a good idea.
İyi haber, bir şey ne kadar kötü olsa da her şey sonunda yoluna girer.
Well, the good news is no matter how bad things seem, everything in life ends up working out.
Burada iyi bir şeyler oluyor ama sen boş boş konuşuyorsun.
Something good is happening here and you're all like, ( whining ) :
iyi birisin 30
iyi biri 103
iyi bir adam 101
iyi birine benziyorsun 16
iyi bir kız 32
iyi biri mi 21
iyi biriydi 25
iyi bir şey 36
iyi bir fikir 75
iyi bir fikrim var 23
iyi biri 103
iyi bir adam 101
iyi birine benziyorsun 16
iyi bir kız 32
iyi biri mi 21
iyi biriydi 25
iyi bir şey 36
iyi bir fikir 75
iyi bir fikrim var 23
iyi bir nokta 22
iyi bir çocuk 55
iyi bir soru 35
iyi biridir 33
iyi bir adamsın 23
iyi bir kız ol 31
iyi bir fikirdi 18
iyi bir adamdı 69
iyi bir başlangıç 27
iyi birine benziyor 31
iyi bir çocuk 55
iyi bir soru 35
iyi biridir 33
iyi bir adamsın 23
iyi bir kız ol 31
iyi bir fikirdi 18
iyi bir adamdı 69
iyi bir başlangıç 27
iyi birine benziyor 31