Bir iş buldum перевод на английский
986 параллельный перевод
Krallık'ta bir iş buldum.
- No. I...
Orada iyi bir iş buldum, ayrıca ben de para biriktirebileceğim.
There's a better job there, and I'll be saving for us too.
6 yıldır ona ben bakıyorum ama şimdi Frankfurt'ta bir iş buldum. - Zengin bir aile. - Ve artık onunla canımı sıkamam.
I've taken care ofher for six years... but I've got a job in Frankfurt now - a rich family - and I can't be bothered with her anymore,
- başarabilirsem Seattle'da bir iş buldum.
- if I can make it looking halfway decent.
- Sana bir iş buldum.
I have a job for you.
Genova'da bir iş buldum.
I got a job in Genoa.
Bir iş buldum.
I've got a job.
Kendime bir iş buldum.
Got myself a job.
Kendim bir iş buldum.Karanlığa daldım.
I went down in the dark. I slept in a shack.
Bir iş buldum ve onu alamadım.
I found a job and I can't take it.
Bir iş buldum, Eddie'nin sigortasının da faydası oldu.
I found a job, and his insurance helped.
Buraya geldim ve bir iş buldum.
I came down here and got a job.
Acelem var çünkü yeni bir iş buldum.
I'm in a rush'cause I found a new job.
Ambulans şoförü olarak kazandığımdan çok daha iyi para aldığım bir iş buldum.
I took a job that pays better that being a lousy ambulance driver.
"Sevgili anneciğim, bir iş buldum."
Dear Mama, I found a job.
Sana bir iş buldum.
I've got something for you.
Pompeii'de bir iş buldum.
I found something to do in Pompeii.
Ama onları kandırdım, çıkıp bir iş buldum.
But I fooled them, I went out and got a job.
Silver'a geldiğimizde bir iş buldum dediğimi hatırlıyor musun?
When we came through Silver, remember I told you I got a job?
Anlatayım mı? Sutyen fabrikasında bir iş buldum.
I got a job here in town at the brassiere factory.
Bir iş buldum.
I found a job
Bir sonraki dağdan aşağı indim ve kendime bir iş buldum.
So I got off at the next mountain, walked down and got a job.
- Bir iş buldum.
- As what?
Her neyse... bir iş buldum bile.
Anyway... I already got a job.
Galiba sana Acapulco Hilton'da bir iş buldum.
I think I have a job for you, at the Acapulco Hilton. Doing what?
İkimiz için çok iyi bir iş buldum :
I've found a good deal for us :
- Evet, sana bir iş buldum.
I got you this job.
Sığınağım beni sepetledi ama sanırım yeni bir kurtarıcı buldum.
My defense line is wounded, but I found myself some new reinforcements.
Ben seni buldum. İnanılmaz bir şey bu.
But to have found you... this is too improbable.
Bu bir çeşit şakaysa, maalesef anlamsız buldum.
If this is some sort of a joke I'm afraid I don't see the point.
Ben, idare edebileyim diye bana biraz para yolladı. Phil dayım sayesinde bir iş de buldum.
Oh, why do I have to have such a stinker for a son?
Oradaki bir bankada iş buldum.
I've arranged for a position in a bank.
Bir iş buldum.
I found a job.
Bir de bunu buldum, ki bu benim işimle bayağı bir ilgili.
I also found this, which is very much my business.
Bu da öyle bir iş. Elmaların erken olgunlaştığı bir bahçe buldum.
I found this orchard where they come ripe early.
- İlk kez yönetebileceğim bir senaryo buldum...
This is the first time I've found a script I can direct exactly as it is....
"Bir bisikletlinin ölümü." İşte buldum.
"Death of a cyclist." Here it is.
Hayır. Bir yayınevinde iş buldum.
No, I got a job working for a book publisher.
New York'taki bir yayınevinde iş buldum.
I got a job in New York with a publisher.
Bir radyo kanalında iş buldum.
I got a job at a radio station.
Bir otoparkta iş buldum.
I got a job in this big parking lot.
Bir çiftlikte iş buldum. Ama kamyon kullanmam gerekiyordu.
I got a job on a farm, but for the work, to drive a truck it was necessary.
! Bir gazetede iş buldum.
- I've got a job on a newspaper.
... bir tezgahtar olarak bir oyuncakçı dükkanında hemen iş buldum.
... found wo rk rIgIht away as a cle rk In a toy sto re,'you we re content, Ihe mmhecIhanIcaI toys ammhused you...
Bir Çin lokantasında iş buldum.
I got work at a Chinese restaurant.
Bardakta Bir taş buldum kurbağa kafatası içinde. zehirin rengini değştirmek içinmiydi?
And the main measure, of course is the stone, which loses it's colors, when surrounded in poison.
Blackmont'la görüştüm ve birlikte iş yapmanın bir yolunu buldum.
I saw Blackmont, and we figured out a way to scratch each other's backs.
Varmak istediğim nokta açıkça şu ki... bana bir buket çiçek göndermeni çok dokunaklı buldum.
Well the point is simply... I find it touching that you sent me a bouquet of flowers.
O faktörle ilgili olarak yeni bir taramada şunu buldum, sizin oğlunuz Shaun Geoffrey Christopher, Dünya-Satürn araştırmasına öncülük veya liderlik edecek olan ilk insan...
I find, after running a crosscheck on that factor, that your son Shaun Geoffrey Christopher, headed, or will head, the first successful Earth-Saturn probe which is a...
Ben bir tane buldum.
Hey, I got one. What is it?
Mahalde kahverengi bir torba buldum.
Here is a brown paper bag I have found on the premises.
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir işim var 34
bir işe yaramaz 50
bir iş 43
buldum 1029
buldum seni 20
buldum onu 66
buldum işte 16
bir iyilik yap 46
bir işim çıktı 20
bir işim var 34
bir işe yaramaz 50
bir iş 43
buldum 1029
buldum seni 20
buldum onu 66
buldum işte 16
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ihtimal 36
bir ingiliz 36
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17
bir itirazın mı var 16
bir itirafta bulunacağım 25
bir iki üç 38
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ihtimal 36
bir ingiliz 36
bir içki ister misiniz 16
bir italyan 17
bir itirazın mı var 16
bir itirafta bulunacağım 25