Iyi haber перевод на английский
6,666 параллельный перевод
Ama bu iyi haber değil mi?
But this is good news, isn't it?
Smithers, tazıları yaptıklarından ötürü kötü hissediyorlar, iyi haber şu ki, birisi kulağını sıçarak çıkardı.
Smithers, the hounds feel terrible for what they did, and good news, one pooped out your ear.
Ama iyi haber gelecek olan adam cadı işlerinin kitabını yazmış birisi.
The good news is this guy who's coming, he's dialed into witch business like you wouldn't believe.
Burada olmamayı tercih ederdim, iyi haber getirmedim.
I'd rather not be here... I don't have good news.
Önce iyi haber.
First the good.
Bu iyi haber.
That's good news.
Bu gece için ikimize de iyi haber olur.
Good news for both of us tonight.
İşine devam et. En ufak bir iyi haber bile iyidir.
Even a little good news would go a long way.
Başka iyi haber var mı?
Any more good news?
- Hiç iyi haber var mı?
- Well, is there any good news?
Başka iyi haber var mı?
More great news?
Tamam. Şey iyi haber, Callen iyileşecek ve yakında evde olacak.
Well... good news is, Callen is going to make a full recovery and he should be home soon.
Ve iyi haber... duruşma tarihini önce çektik yani bu haftasonuna kadar alkol ruhsatımızı alacağız.
And good news... we got our hearing pushed up, so we should have our liquor license back by the end of next week.
İyi haber mi, kötü mü?
Good news or bad?
- Madenciler ve hissedarların için iyi bir haber.
That is good news for the mines, and your shareholders. In the short term, yes.
En azından iyi bir haber varmış.
Well, at least that's one piece of good news.
- İyi haber, sorunu buldum.
- Go ahead. - Good news, I found the issue.
Evet, bu iyi bir haber.
Yeah, that's good news.
İyi olduğumun ve her şeyin yolunda olduğunun haber veriyorum.
let you know i was all right and everything.
İyi haber ne?
What's the good news?
- Hayır, çok iyi bir haber.
- No, no, it's great.
İyi haber.
That's good news.
- Bence bu iyi bir haber.
I FEEL LIKE THIS IS GOOD NEWS.
İşte o zaman oğlu Otto işin başına geçmiş ve... İyi haber, I. Dünya Savaşı bitmiş.
That's when the son, Otto, he takes over, which is like, the good news is, World War I is over.
Biraz daha iyi bir haber mi istiyorsun?
Want some more good news?
İyi haber şu ki Dahlia hâlâ yerimizi bilmiyor.
Ok. Good news... Dahlia still doesn't know that we're here.
İyi haber şu ki büyülerini ne şekilde yaptığını az biraz biliyorum.
The good news is I know a little bit about how her magic works.
İyi haber her zaman iyidir.
The good news is better.
Eğer aranızdan biri rahatsız hissederse yada iyi hissetmezse bana haber verin ve duralım tamam mı?
If any of this starts to feel uncomfortable, or just not good, then you tell me, and we'll stop, okay?
Geleceğinizi haber verseniz iyi olurdu.
Some notice would have been appreciated.
İyi haber acil servis şimdilik önemli görüldüğü için kalacak.
The good news is that we here in the ER are deemed essential for now.
İyi haber, yaşıyorsun.
Good news is you're alive.
İyi haber ne?
And the good news?
İyi haber yok.
There is none.
İyi haber şu ki, benim uyuşturucu müptezeli bir ebeveyne sahip olma olasılığım senden yüksek.
The good news is I'm more likely to have a crack whore for a parent than you.
Yüzlerce Afrika kökenli Amerikalı protestocu tutuklanırsa, bu bir haber olur ve senin için iyi olur.
If hundreds of African-American protestors get arrested, it's news, and that's good for you.
Bu iyi bir haber değil.
It's not good news.
Ben Violette. Haber almak istedim senden, iyi misin?
With Violette, I wanted to hear how you were doing.
Fransa için iyi bir haber.
- Victory!
İyi haber şu, kasılmalarını durdurduk.
The good news is we stopped your contractions.
İyi haber, akut kalp krizi değil.
Uh... Well, the good news is, it's not an acute heart attack.
Bu... iyi, bu harika bir haber!
That's... well, that's wonderful news!
Bu iyi bir haber.
It's good news.
Çok iyi bir haber bu.
Such good news.
Ve ultrasonun da iyi geçmesi harika bir haber.
And the scan being fine is wonderful news.
İyi haber, şu anki durumunun stabil olması.
Well, the good news is she's stable.
İyi haber, rehinelerin başında sadece bir terörist kaldı.
Well, the good news is there's only one terrorist watching the hostages.
Epey iyi iki destekçiden haber aldım, ama şu an turneye çıkmaya hazırmıyız emin değilim.
So, I just heard from two pretty decent promoters, but I'm not sure I'm ready for us to go on tour yet.
İyi haber ise... hazır toplanmış oldun.
Good news... you're already packed.
İyi haber! Onu buldum!
_
Sürekli bana bir şeyler öğretiyor. İşle ilgili tüyolar veriyor. Nasıl iyi haber bulunacağını söylüyor.
So the reason that I called you was because my sort of advisor at the paper is always teaching me lessons, tricks of the trade, how to get good story, and one of the things he's repeatedly telling me
iyi haberler 20
iyi haberlerim var 86
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haberin yok mu 27
haber yok 20
haberler 37
iyi haberlerim var 86
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haberin yok mu 27
haber yok 20
haberler 37
haberci 23
haberler iyi 80
haber verin 24
haberim yok 19
haberim olsun 29
haberiniz yok mu 17
haberim yoktu 27
haberin var mı 66
haber var mı 98
haberim var 33
haberler iyi 80
haber verin 24
haberim yok 19
haberim olsun 29
haberiniz yok mu 17
haberim yoktu 27
haberin var mı 66
haber var mı 98
haberim var 33