Işte перевод на английский
304,251 параллельный перевод
Bir sürü aptalca şey yaptım işte.
I just did a lot of stupid shit.
Baylar, bayanlar işte karşı karşıya olduğumuz şey bu.
That, boys and girls, is what we're dealing with.
Seçtim işte.
Well, I did.
Bu yüzden sana ihtiyacım var işte.
Which is exactly why I need you.
Bu kabinde bir açıklama yapayım. İşte geliyor, işte geliyor.
A little truth for your booth?
Dinleyin çocuklar, kulağa pek hoş gelmediğini biliyorum ama gerçek değişim işte böyle başlar. Yavaşça ve içeriden.
Listen, guys, I know that this doesn't sound pretty, but this is how real change begins, slowly from within.
- Bak, işte bu.
You see, it's that.
Bakın, işte destekleyici ebeveynlik böyle yapılır.
See, that's supportive parenting right there.
Neyse, sizin işte de seminerler oluyor mu?
Uh, anyhoo, do you guys have seminars, too?
Seahawks Marshawn Lynch yarı sahasına 2 metre daha atak yapabilseydi Super Bowl'u kazanabilirdi. Ama bilirsin, kısmet işte.
Hey, if the Seahawks had handed the ball to Marshawn Lynch at the one-yard line, they could've won the Super Bowl, but, you know, whatever.
Gördün mü, sorun işte bu Axl.
See, that's kind of the problem, Axl.
Zararsız bir liseli şakası işte.
Just a harmless high school prank.
Evden çıkınca bunlar oluyor işte Mike.
Things happen when you leave the house, Mike.
Kafamda siyasi olarak doğru söylemem gerekmiyor ama böyle iyi biriyim işte.
I don't really need to be politically correct in my head, but it's nice that I am.
Ufak yanlış dedikleri şey bu işte.
This is what we call "light wrong."
Ama böyle başlıyor işte.
But this is how it starts...
Tanrım, işte başlıyoruz!
Oh, my God. Here we go!
İşte bu!
Yes.
İşte sen ve Zoe.
And here's you and Zoe.
İşte bu!
Booyah!
İşte, bunları al.
Here. Take these.
İşte bu yüzden, bu olayların sorumlusunun o olduğu konusunda istihbarattakileri yönlendirmeliyiz.
Which is why we need to make the case to the folks at IGA that she's the cause of our recent issues.
İşte sana fırsat.
This is your chance.
İşte buradayım.
Well, here I am.
İşte yanıldığın yer tam olarak burası.
See, that's exactly where you're wrong.
Maddie teyzene git. Yardımını iste.
Go to Aunt Maddie, ask for her help.
İşte burada.
Here she is.
- İşte seni buradan hatırlıyorum!
- That's where I remember you from. You!
İşte bu sevgi!
- Lovely, Cyndi.
İşte ben böyle yaparım.
That's what I do.
İşte!
Voila!
- İşte böyle.
- There you go.
İşte geliyor.
- Okay, here we go. - Whoo!
İşte kaçınmaya çalıştığımız şey tam olarak bu.
That's exactly what we're trying to avoid.
- İşte randevu programın.
Here's your card for the follow-up.
İşte bu o!
And aha! He is!
İşte böyle...
Well... this is...
İşte...
Who's got...
İşte oldu.
There.
Şu saç torbasını çöpe at ve daha yüksek bir gücün rehberliğini iste.
Toss this nasty hair bag and seek the guidance of a higher power.
İşte buradayız.
Here we are.
İşte bu!
Bingo!
İşte şimdi daha az uygunsuz oldu.
Oh, well, that's much less inappropriate, then.
İşte bundan söz ediyordum.
That's what I'm talking about.
- İşte bu kadar.
- That's it.
- İşte geldi!
There he is!
İşte buradayım.
So here I am.
İşte bu yüzden Brick Fergusonlarla yaşamayı yeğlerdi.
See, this is why Brick would rather live with the Fergusons.
İşte bu ailemizin hikayesi...
♪ Well, that's our story about family ♪
İşte buradasın.
Ah, there you are.
İşte bu.
Ha-ha! This is it.
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
isterseniz 150
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
isterseniz 150