Küçük şeyler перевод на английский
1,359 параллельный перевод
Harald, onda küçük şeyler var.
Don't touch him.
Hayır, fakat hep küçük şeyler olunca sıkılıyorsun.
No, but it's such small stuff. It's so boring.
Küçük şeyler önemlidir.
It's all about small stuff.
Küçük şeyler unuttun mu?
Small things, remember?
- Küçük şeyler değil mi?
- Small stuff, right?
Bu ve bunun gibi tenini ürpertecek küçük şeyler... ve saçların ensende dimdik olur.
That and those little things that make your skin crawl and the hair stand up on the back of your neck.
Küçük şeyler asla beni cezbetmedi.
Small never appealed to me.
Hasta çocuk veya hayır kurumları kimin umurunda ve atletler... Hepsi çok küçük şeyler?
Who cares about Sick Boy and the charities you've helped... and all of our athletics- - those are all so minuscule?
Bütün o küçük şeyler temizliyor...
It gets rid of all those tiny little...
Her zaman düşünmediğiniz küçük şeyler olur.
There's always the little thing you didn't think of.
Bildiğiniz gibi GPS koordinatlarımız var... Batık bölgesini nerede bulacağımızı biliyoruz, aşağıda nerede olduğunu biliyoruz. Öyleyse düşünmediğimiz küçük şeyler olacaktır.
You know we have the GPS coordinates, we know how to get on the wreck site, we know how to get down there so it's going to be some little thing we haven't thought of.
Bu küçük şeyler kapıları açıyorlar.
These little things open doors!
Peki diğer hatalar nedir? Küçük şeyler.
Now, what are some other mistakes?
Ona ait küçük şeyler
? Little ones to him belong?
Burada, büyük şeyleriyle küçük şeyler yapan çocuklar var.
Over here, you see the boys, Doing their little thing... with their big things.
Fakat evrendeki en küçük şeyler, atomlar ve atom altı parçacıklar, oyunu "kuantum mekaniği" denilen tamamen farklı kurallar setiyle oynarlar.
But the littlest things in the universe, atoms and subatomic particles, play by an entirely different set of rules called, "quantum mechanics."
- Yuttuğun şu küçük şeyler?
- These little things you swallow?
Küçük şeyler.
Little things.
Unutmayın, küçük şeyler.
Remember, it's the little things.
Küçük şeyler hatırlıyorum.
I remember little things.
Küçük şeyler büyürler.
Small things become big.
Demek küçük insanların ilgilendikleri şeyler seni ilgilendirmiyor?
So, the concerns of the little people don't apply to visionaries like you?
Zaman zaman bir şeyler düşer ağa, küçük hayvanlar ve bir şeyler.
Things get caught there from time to time. Little animals and things.
Hafif pamuklu yorgan serilmiş rahat yataklar, küçük kadife kanepeler veya güzel şeyler :
Cozy futons with light cotton comforters, Little velvet settees, or pretty things.
Bazı küçük insanların alıntı yapabileceği bir şeyler yazmak istedim ama olmadı. Bir yazar olmak istemiştim.
I wanted to be a writer.
Küçük bir şeyler atıştırmak isteyebileceğinizi düşündüm.
I thought you officers might enjoy a little nibble of something.
Bana aşkını gösteren küçük tatlı şeyler anlatıp durdu.
He told me all these sweet little things that showed he's in love.
Şuna bak. Bazı küçük insanların alıntı yapabileceği bir şeyler yazmak istedim ama olmadı. Bir yazar olmak istemiştim.
What is this stuff?
Belki de bu tatlı küçük bayan, ünlü Roxie tarzında bir şeyler alacak.
Maybe this pretty little lady would get some of that famous Roxie style.
Söylediğin şeyler komik de olsa insanlar toplum önünde küçük düşürülmüş gibi düşünmeye eğilimlidir.
Although the things you say are funny people tend to focus more on their own public humiliation and shame.
Şipşirin, küçük tüylü şeyler?
You know, the cute little furry things?
Çünkü o küçük yüreklerimizle bile ikisinin arasında... bir şeyler olduğunu hissediyorduk.
This was because even in our children's hearts we knew something had happened between them.
Atıştırmalık bir şeyler isterseniz küçük kutularda kuru üzüm var.
There's boxes of raisins if you want snacks.
Küçük alıngan şeyler olmalı. Ve evcilleştirmek imkansız.
They can be feisty little guys - and impossible to house-train.
Aslında babam, etraftayken, cesaretlendirme konusunda çok iyiydi. "Büyük hayaller kur küçük kız, istediğin her şey olabilirsin" türü şeyler söylerdi.
Well, my dad, when he actually was around was very good on the encouragement part in that "Dream big, little girl, you can be anything you wanna be" sort of way.
Küçük paketlerin içinden güzel şeyler çıkar.
But remember, people, good things come in small packages.
Küçük bir araştırma yapayım sonra bir şeyler düşünürüm.
Let me do a little research, then I'll figure something out.
Buradaki küçük arkadaşımız bir şeyler içmek ister gibi duruyor.
OUR LITTLE FRIEND HERE LOOKS LIKE HE COULD USE A DRINK.
Sadece küçük bir öpücük vermek istedim. Bir şeyler içmeye ne dersin?
I JUST WANNA GIVE YOU A LITTLE KISS.
Bebeğime küçük bir şey almam için yıldönümü gibi bir olay mı olması lazım? Ayrıca karşılığında, iş yerinde küçük bir şeyler alabileceğini düşündün. Ah!
Why does it need to be a birthday or anniversary for me to get my baby a little something-something?
Küçük roket gökyüzünde tarzında zevk verici şeyler mi?
A little skyrockets in flight, afternoon delight?
Küçük bir şeyler hakettim ben de.
I deserve a little something.
Bu Gant olayını Bird'ün üstüne yıkıp o küçük kız hakkında da bir şeyler yapmalısın.
You got to put this Gant thing on Bird... and you got to do something with that other case... the young girl.
Bu kartın sana hoş şeyler getirmeyeceğini söyleyeceğim, fakat bu küçük logo kesinlikle seni rahatlatacaktır.
I'll tell you, this card won't get you into the good stuff, but that little logo definitely gets you laid.
Küçük Deniz kızı ve diğer büyülü şeyler kadar ilginç olmadığımı biliyorum. - Ben kendi çizgi romanımı yazacağım.
I know I'm not as interesting as The Little Mermaid and all that magical crap- - l think I'm gonna write my own comic.
Nasıl bir adam olduğu düşünülünce bazı şeyler daha kolay olacaktı... ve küçük bir parçam... bir zamanlar bunu istediğimi sanmıştı- -
Certain things would be easier given his background... and a small part of me thought... that I wanted that once...
- Senin sevimli küçük "V-dub" ında bir sürüşten sonra bir görüşme hakkında bir şeyler
- Something about a meeting and a drive after in your cute little "V-dub."
bana saçma sapan şeyler söyleme küçük hanım.
Goddamn it, I got just as much respect for a dead body as anybody around here.
Yaşadığım zamanlar, küçük yaramazlıklar yapardım... fakat sonra onlar beni öldürdüler, çok şeyler oldu, çok kötü şeyler- - esas kabuslarını yaratmışlardı.
When I was alive, I might have been a little naughty... but after they killed me, I became something much, much worse- - the stuff nightmares are made of.
Bazen, küçük bir adam, küçük olduğunun farkında değilse, muazzam büyük şeyler yapabilir.
Oh, yeah. See, sometimes when the little guy, he doesn't know he's a little guy, he can do great big things.
Bunun gibi şeyler küçük olamaz.
And that's not such a little thing.
şeyler 33
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük kardeşim 59
küçük ayak 20
küçük hanım 234
küçük bir hediye 18
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bir 20
küçük bey 45
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük hanım 234
küçük bir hediye 18
küçük bir kız 38
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bir 20
küçük bey 45
küçük köpek 18
küçük sürtük 19