Ne diye перевод на английский
12,834 параллельный перевод
Ne diye geri geldin ki dostum?
What the hell did you even come back for, man?
Başkan'a ne diye ayak işlerini yaptırıyorsun ki?
Why are you asking the president to run errands for you?
Ne diye oyuncak bebekleri satmış ki?
- So why she sell your dollies? - Oh, for...
- Ne diye kasa aldın eve?
- Why do you even have a safe?
Bazılarınızı ne diye eşleştirdiklerini hiç anlamamıştım.
I never understood why they paired some of you off.
İsim ne diye sorduk ve yanlış isim verdi.
We asked him the name and he gave the wrong one.
Sana ne diye kızayım?
Why would I be mad at you?
Ne diye o boku alıyorsunuz?
Why do you take that shit?
O zaman ne diye bana astım diyorsun? Bir sonraki gün gazetelerde, televizyonlarda bu şerefsiz, bu götveren bir yerlerde bir panayırda arkasında inekler, kocaman bir dönme dolap ve şu uzun otuzbircilerden sırıtarak poz veriyor.
So why the fuck would you tell me asthma, okay, when the next day in the papers, on television, this scumbag, this cocksucker in his heart, is at some county fucking fair with a big smile with fucking cows in the background
Ne diye havlıyorsunuz?
What are you barking at?
- Sen ne diye karışıyorsun?
Why are you getting involved?
Ne diye bunları ablana göstermedin ki?
Why didn't you show them to her?
Ne diye kaldırabileceğinden daha fazla içiyorsun?
Why drink more than you can handle?
Ne diye peşimden geldin?
Why have you come after me?
Ne diye beni görmeye geldin?
What have you come to see?
Ne diye duruyoruz birbirimizden bu denli uzakta?
Why are we standing so far away From each other?
Evet, ben de öyle. Bill, ne diye dikiliyorsun?
Yeah, so am I. Bill, what are you doing?
Bu herif ne diye uyuyor?
What's this fool sleeping for?
Ne diye?
Doing what?
Ne diye ikinizi getirdim ki?
Why did I even bring you two?
Donnie, ne diye önüne atladın?
Donnie, what'd you have to go and do that for?
Acaba benim hakkımda ne derlerdi diye düşünüyorum?
Thinking what would they say about me?
Babamı düşündüm. İnsanlar hakkımda ne düşünür diye düşündüm.
I thought about my father, and what people would think about me.
Cornell ondan direkt temasım diye bahsederdi, artık ne demekse.
Cornell said that he was his direct contact, whatever that means.
O halde ne diye gidiyorsun?
Then why go?
Aynı müfettişler senin raylarında baktığında ve inşallah dayanır diye dua ettiğin yarım kazık ve bağlantıları gördüğünde çok zor bazı sorular soracaklar. Paralarıyla ne yaptığın da buna dâhil.
And when those very same inspectors look at your track, half-spiked, half tied, held together with a prayer, they're gonna ask some very tough questions, including what the hell have you done with all their money?
Sana ne derler diye şüphe ediyorum.
I'm worried what they might say to you.
Ne... mutlu olacaksın diye mi endişeleniyorsun?
What... so, you're worried about being happy?
Ve her hafta bana "Baba, eve ne zaman dönüyorsun?" diye soruyorlar.
And every week, they ask me, " Dad, when are you coming home?
Hayır, ne bileyim. Siz böyle iyisiniz diye düşündüm, anlatabildim mi?
- No, I don't know, I just thought you guys are good, you know?
Aday olursam şansım ne olur diye?
If I stand, what would my score be?
Marnie sıradaki hatasını ne zaman yapacak diye dalga geçtiğinizi.
I know you guys are laughing at me and wondering what stupid fucking mistake Marnie's gonna make next.
Buna "ne olur" diye bir şey yok.
There is no "what if" to this.
Babamın seninle Pinewood Farms diye bir şey hakkında konuşmaya geldiğini biliyorum, ne o?
I know my father came to talk to you about something called Pinewood Farms. What is that?
Ne oluyor amına koyayım diye gittim.
I come around to see what the fuck!
'Ama o uçuştan sonra, ülkem benim için ne yaptı diye hiç sormadım.'
But after boarding that last flight... I have never asked, what has my country done for me.
Bense "Ne kötü bir evlat oldum." diye düşündüm.
And I thought, "I've been such a bad son."
Kız ile konuşmak için iyileşmesini ne kadar bekleyeceğimizi bilemedik. Bende düşündüm ki, bu süre içerisinde iki kız arasında bir bağlantı var mı diye dava dosyalarına tekrar bir bakmak istersiniz.
We don't know how long it's going to be until she's well enough to talk, so I was hoping, in the meantime, maybe you might like to review original case files and see if there was a link between the two girls.
Bana "ne yaparsan yap ama o evi al" diye bağırmıştınız.
And you screamed at me, "Do whatever you have to do to get that house."
Sonra da size üç kere "Geçişin ne olduğunu anladınız mı?" diye sordum.
And then I asked you three times, "Do you understand what escrow is?"
Ne yalan söyleyeyim, özür dileyecek diye beklemiştim.
You know, I can't help thinking an apology was in order.
Ne diye peki?
It has nothing to do with your performance.
Şimdi Jimmy'nin böyle sıradan sahtecilikle ne alakası var diyorsan lise zamanlarında arkadaşları bira alabilsin diye yaptığı sahte kimliklerle gayet başarılı bir iş kurmuştu.
And if you're wondering if Jimmy's up to a little casual forgery, you should know in high school, he had a thrivininbusiness making fake I.D.s so his buddies could buy beer.
Ne diye peki?
I did all this...
Seni bir daha görürsem ne yapardım diye ne kadar da çok düşündüm!
How often have I thought about what I would do whenever I saw you again?
Herkese ne yaptığımızı biliyor musun diye soruyorsak ben biliyorum da, onu demek istemiştim.
Well, if we were just asking if everybody knows what's going on, I just want to say that I do. I wasn't asking.
Sirenler ne diye ötüyor?
What're those sirens for?
Buraya ne zaman gelsek, bütün hafta sonu sürmez diye yemin ediyorsunuz, ama hep..
Every time we come out here, you guys swear it won't take all weekend, but it always..
Ama ortaklığımıza olan saygımdan, neler söylendiğini bilmen gerekiyor diye düşündüm, ve tehlikelerin ne kadar yakın olduğunu.
But out of respect for our partnership, I thought you should know what is being said and also how near those dangers may very well be.
Hırslarıma hizmet edecekse bana ne kadar yakın olursa, olsun herkese sırtımı dönebilirmiyim diye.
That I would turn on anyone, no matter how close, if it served my ambition.
Ben de ne zaman geleceksin diye merak ediyordum.
John. I was wondering when you were gonna arrive.
ne diyeceğimi bilmiyorum 160
ne diyecektim 16
ne diyeyim 78
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyeceğim 155
ne diyebilirim 136
ne diyeceksin 63
ne diyebilirim ki 225
ne diyeceğini biliyorum 38
ne diyecektim 16
ne diyeyim 78
ne diyeceğimi bilemiyorum 173
ne diyeceğimi bilemedim 24
ne diyeceğim 155
ne diyebilirim 136
ne diyeceksin 63
ne diyebilirim ki 225
ne diyeceğini biliyorum 38
ne diyecektin 22
diye 186
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyen 31
diyeceğim şu ki 17
diye 186
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyecektin 16
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyen 31
diyeceğim şu ki 17
diye sordu 116
diyecektim ki 23
diye soruyor 47
diyebilir 25
diyebilirsin 75
diyebiliriz 36
diye sordum 119
diyeceğim ki 17
diyebilir miyim 22
diyeceksiniz 34
diyecektim ki 23
diye soruyor 47
diyebilir 25
diyebilirsin 75
diyebiliriz 36
diye sordum 119
diyeceğim ki 17
diyebilir miyim 22
diyeceksiniz 34
diye bir şey yok 27
diye sorar 20
diyelim 115
diyebilirim 52
diyebilirsiniz 30
diyemem 38
diyeceğiz 40
diyebilir misin 32
diyebilirim ki 46
diye düşündü 47
diye sorar 20
diyelim 115
diyebilirim 52
diyebilirsiniz 30
diyemem 38
diyeceğiz 40
diyebilir misin 32
diyebilirim ki 46
diye düşündü 47