Onunla konuş перевод на английский
1,989 параллельный перевод
Onunla konuş.
Speak to him.
Onunla konuş.
Talk to him.
Onunla konuş... daha sonra da ofise gel.
Rocky has come just now. Will talk to him..
En iyisi sen onunla konuş ve beni ara.
Why not call me back after you talk to him? Let's do that.
Git onunla konuş!
Go talk to her!
Önce onunla konuş ve anlat sonra istediğin yere gideriz.
Talk to him, tell him, and then we'll go whereever you want.
- Onunla konuş, seni dinleyecektir.
- Talk to her, she'll listen.
Gitmek istemiyorsan onunla konuş.
You don't want to go? Talk to him.
- Git onunla konuş.
- Go talk to her.
- Onunla konuş.
- Speak to him.
Elini tut, onunla konuş.
Talk to him. Hold his hand.
Haydi, Eugene, onunla konuş.
Go on, Eugene, talk to her.
Al, onunla konuş.
I'll let you talk to her.
Onunla konuş.
You speak to her.
Onu sen de biliyorsun, onunla konuş.
You know him too. Speak to him.
Dinle, sadece onunla konuş ve sana çok para ödediğim için süslü avukat edalarıyla bir şeyler söyleyip onun buradan gitmesini sağla, tamam mı?
Listen, just talk to her and say some of that fancy lawyer jargon that I pay you so much for and make her leave, will you?
- Onunla konuş.
- Talk to him.
Sadece onunla konuş.
Just talk shit to him.
Onunla konuş.
Talk to her.
Git onunla konuş, ve de ki Benim herkesin mutlu olmasını istediğimi, söyle.
Go talk to her, and tell her that I want everyone to be happy.
Belki bilmiyordur, William. Kiliseyle konuş da onunla irtibata geçsin. Ona tam olarak ne yapması gerektiğini söyleyip onu aydınlatsınlar.
Maybe he does not know ask the church to check on him enlighten and tell him what to do exactly
- Konuş onunla.
Talk to her.
Yakında onunla konuş.
Talk to her soon.
- Konuş onunla.
– Talk to him.
Konuş onunla.
– Calm down.
Git haydi, konuş onunla.
Go on up there, talk to him.
Konuş onunla.
Talk to him.
Konuş onunla, Rao efendi arıyor.
Talk to him, Rao sir.
Konuş onunla.
Talk her into it.
Konuş onunla.
Talk to her.
Yarın sabah kahve içmek için oturduğunuzda, kahvenden bir yudum al, sanki senin için gerçekten önemsiz bir şey söylüyormuş gibi konuş onunla.
Tomorrow morning when you're sitting down drinking your coffee, just sip on your coffee, real easy like, and talk to her like what you're saying ain't really that important to you.
Konuş onunla, Sof.
Talk to him, Sof.
Konuş onunla!
Talk to her!
Eskil, konuş onunla!
Eskil, talk to him!
- Konuş onunla.
- Talk to him.
Lütfen, Aleksandra'yı bul ve konuş onunla.
Please, find Aleksandra, talk to her.
Konuş onunla.
talk to her.
Git konuş onunla.
Just go talk to him.
Alacak tahsildarı'Onunla sen konuş!
You have to do it.
Şimdi konuş onunla.
You can talk to him now.
Beğendiğin birisi olduğunda konuş onunla!
If you like a girl, just speak up!
Konuş onunla.
Go speak to him...
Sadece onunla bir konuş, ama sakın sakın ona çok yaklaşma, çünkü kulaklarından birisini istediğinden çok emin değilim.
Talk to him, but... don't get too close,'cause I'm not { \ actually } sure he doesn't want one of your ears.
Onunla sen konuş.
- You talk to him.
ML ile kal, onunla uzun uzun konuş.
Stay with ML, have a long talk with her.
Öyleyse, tanınmış bir boksör olarak onunla sen konuş.
If you, as a known boxer, talk to her...
Onunla beş dakika konuş ve bana ne düşündüğünü söyle.
Talk to him for five minutes and tell me what you think.
Tüm bataryalar atışa hazır olsun. Konuş onunla.
Talk to her.
- Git konuş onunla.
- Now go talk to her.
Tamam, Steve-O git, konuş onunla.
Steve-O, fine. Go ahead. Talk to her.
Neyse ne, git konuş onunla.
Whatever, just go talk to her.