Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ S ] / Söylediler

Söylediler перевод на английский

13,779 параллельный перевод
Kızlar, şuradaki kırmızı arabadan çıktığını söylediler.
Girls up front say he showed up in that red jag over there.
Ama patlamadan önce gittiğini söylediler.
But they said she left just before the explosion.
Septe girmesine müsaade edilmeyeceğini söylediler.
They told me she wouldn't be allowed in the sept.
Bundan bahsedersem Yehova'nın beni cezalandıracağını söylediler.
They said, if I talked about this Jehova would punish me.
Ama malzemeleri söylediler.
But they were talking about the extra supplies.
- Kuşlar bana burada ekstazi olduğunu söylediler.
Little bird said there was some ecstasy floating around here.
Ne söylediler?
What'd they say?
Saldırganların yeniden toplandığını, şimdi daha kalabalık olduklarını söylediler.
They said the attackers are regrouping, adding reinforcements.
Bana böyle söylediler.
That's what they're telling me.
Radyoda 20 bin SS birliğinin bizi aramak için yola çıktığını söylediler.
The radio said 20,000 SS troops have been drafted in to look for us.
Gerçek bir mektepli gibi göründüğünü söylediler.
They say you seem to be a real scholar.
Teröristlerin öldürdüğünü söylediler.
They said he was killed by terrorists.
Bütün erkeklerin hesabını soracaklarını söylediler!
They said all boys needed to pay!
Bunun bir mesaj olduğunu söylediler!
They said it was to send a message!
Birkaç iyilik istedim ve bloktan ayrılmaya çalıştığını söylediler.
I called in some favors and they said you'd been picked up trying to leave the block.
Kanında toksin bulunduğunu söylediler.
They reckon she had toxins in her blood.
Başka bir bölüme atandığımı söylediler, ama ben sıvışmayı başardım.
They told me I was reassigned, but I managed to sneak away.
- İkisini beraber bulduğunu söylediler.
They told me you found the two of them together. Uh, yeah.
Doktorlar laktoz alerjisi olduğunu reflü olduğunu bunun bir enfeksiyon olduğunu söylediler.
And they told me, "She's lactose intolerant." "She has acid reflux." "It's an infection."
-... yardım edebilecek tek kişi olduğunuzu söylediler.
- you were the one person who could help.
-... söylediler.
- who could help me.
30 dakika önce aradılar, bir saat içinde hazır olacağını söylediler.
They called 30 minutes ago, said it would be ready in an hour.
Ama bir kanıt bulamadıklarını söylediler.
But they said they couldn't find any proof.
Kalabileceğimi söylediler.
They said I could stay.
Geldiğini söylediler ama inanmamıştım.
They told me you were home and I didn't believe it.
Beni görmek istediğinizi söylediler fakat sebebini söylemediler.
They told me that you wanted to see me. They didn't tell me why.
Orayı aradım da orada olmadığını söylediler.
Uh-uh. Well, I called up there. They... they said you weren't even there.
Geçen gün bankaya gittim ve bana emekli maaşımın iyice eridiğini söylediler. Trafalgar Elektronik 9 Nisan'da tasfiye kararı aldı.
I was in the bank the other day and I Trafalgar Electronics went into liquidation on the ninth of April.
Yetkililer son on yıIın en yoğun yağmurunun yağdığını söylediler.
And what experts are calling the biggest rain fall of the last 10 years.
Peaky Blinderların benimle bir işlerinin olduğunu söylediler.
They said the Peaky Blinders had business with me.
İngilizlerin bize acıdığını söylediler.
They said the British had taken pity on us.
Kolumu tedavi edeceklerini söylediler.
Tell me they're gonna fix my arm.
Depolama tesisinden arayıp almak istediğini söylediler.
Storage facility called me saying that you were looking to make a withdrawal.
O kadar bütçe olmadığını söylediler.
No, they said they don't have the budget for it.
Onlar... Muhtemelen elektrikle ilgili bir şey olduğunu söylediler.
They... they said it was probably just something electrical.
O'nun çıplak elle beş polisi hakladığını söylediler.
Say he could lick five cops with his bare hands.
Onlar kamyonlarla daha fazla grev kırıcının geldiğini söylediler.
They said there's more scabs comin'in by the truckload.
Buradan, bağırma ve gürültü geldiğini söylediler!
They told me they heard screaming and noise!
İşinde çok iyi olduğunu söylediler.
They tell me you're doing a bang up job.
Yapmazsam kollarımı kıracaklarını söylediler.
They said that they would break my arms if I didn't do it.
- Ne? - Yapmamı söylediler.
What?
Ama yine de kalıcı bir sinir hasarı olmadığını söylediler.
They did say there was no, uh, permanent nerve damage, though.
Keçi hakkında bir şeyler söylediler.
They did say something about a goat.
Bebeğin olmuş olabileceğine dair belirtilerin olduğunu söylediler.
Well, they said that there were signs that you'd had a baby.
Hakkımda ne söylediler? Geveze bir çük olduğunu söylediler.
They said you were a chatty, little fuck.
Kahramanlık taslamaya çalıştığını söylediler.
They said you tried to be a hero.
Senin ölümsüz olduğunu söylediler.
They told me you were unkillable.
Müsait olmadığını söylediler ama senin için sakıncası olmayacağını söyledim.
They said you weren't decent, but I told them you wouldn't mind - and you don't, do you?
Doktorlar sizi uyandırmamamızı söylediler.
The doctors said to let you sleep.
Evde, yangın alarmının aktifleştiğini söylediler.
They said the alarm went off at the house earlier,
Alarmın aktifleştiğini söylediler. Evde kimse telefona cevap vermiyor. Cooper'lardan şehir karakolunda çocuklarını aradıklarını duyduk, hapse düştüklerini sanmışlar.
The alarm went off earlier, no one's answering at the house, and we just heard from the Coopers who are looking for their kids in the city jail.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]