Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ S ] / Söylemem

Söylemem перевод на английский

14,685 параллельный перевод
Söylemem gerek...
I have to tell...
Söylemem.
I ain't.
Sen söylemezsen ben de söylemem.
I won't tell if you won't.
Söylemem gereken bir şey var.
I've got something to say.
Senin nerede olduğun hakkında nasıl bir yalan söylemem gerekiyor?
Where were you that you needed me to lie?
Söylemem gerek, bu durum diken üstünde oturmama sebep oluyor.
I have to say, this whole thing has me entirely on edge.
Söylemem gerek, senin delirdiğini düşünmüştük ama dikkatimizi çektiğin için sana teşekkür ediyoruz.
I-I must say, we all thought you were going crazy, but thank you for bringing this to our attention.
- Söylemem. Beni öldürmen gerekir.
You'll have to kill me.
Sana söylemem gereken bir şey var.
I've got something I need to tell you.
Söylemem gerek. Az daha Amir Thompson'a inanmıyordum.
I must say, I almost didn't believe Chief Thompson.
Kaç kere daha söylemem gerekiyor?
How many times do I have to tell you?
Ve sana söylemem gerekenleri söyleyemeden ölürsen bu çok boktan olur.
And it would be really shitty if you died before I get a chance to say everything that I need to say to you.
Yarıkta olan olaylar hakkında sana bir şey söylemem gerek.
Look, I... got to say something to you about what happened at the rift.
Başkasına söylemem.
Don't tell anyone else.
Ekselansları, Size söylemem gereken birşey var. Çok gizli ve kesinlikle aramızda kalmalı...
Your highness, what I have to tell you is top secret and must remain strictly between us...
Söylemem gereken bir şey var.
There's something i must tell you.
- Tabii ki söylemem.
Of course not.
Size söylemem gereken bir şey var ve pek vaktimiz yok.
I have something to tell you, and we don't have much time.
Sana karşı asla yalan söylemem.
I would never lie. Not to you.
Söylemem lazım, sence de burada biraz ortada değil miyiz?
Gotta say, don't you think we're a little exposed here? Kind of?
- Onu da söylemem.
I can't tell you that, either.
Kaç kere daha söylemem gerek zaten Kadınlar Günüymüş.
How many times can I say the same thing? Anyway it's Women's Day...
Bu akşam planım olduğunu söylemem gerekirdi ama açıkçası aylardır burası dışında bir planım olmadı.
I know I should probably say that I already have plans tonight but to be honest, I haven't had plans outside of this place in months.
Ona bir şey söylemem gerek.
Gonna talk to him for a sec.
Kimseye söylemem merak etme.
- You ain't got to worry about me telling nobody.
Hap? Sana bir şey söylemem gerekiyor.
- Hap?
Marge, sana söylemem gereken bir şey var.
Aah! Marge, I should tell you something.
Sana söylemem gereken bir şey var.
I have something to tell you.
Biliyorum ama sanırım söylemem gerekiyor.
I know I'm supposed to say...
Yüzlerinizi güçbela gördüm zaten beni serbest bırakırsanız kim olduğunuzu söylemem.
And I barely saw your faces, so if you let me go, I couldn't even identify you.
Sana bir şey söylemem lazım.
I have to tell you something.
- Ama sana şunu söylemem gerek. Az önce çok tuhaf bir şey oldu.
But I've got to tell you, the strangest thing just happened.
O zaman sana söylemem gereken başka bir şey var.
Then, there's something I... have to tell you.
Onu buraya getirdiğim için, başına bir şey gelirse 2016'ya geri dönüp annesine küçük oğlunun bir daha eve dönmeyeceğini söylemem gerektiği için Jefferson'a durmadan ders vermeye çalışıyorum.
The reason I'm constantly lecturing Jefferson is because I'm the one who brought him along, and if something happens, I'm the one who has to go back to 2016 and tell his mother that her little boy is never coming home, and I would rather die than do that.
Ve onu öldürdüğümü hayal edebilirim, ki ettim, çünkü böyle söylemem gerektiğini defalarca bana söylediler.
And I can even imagine that I killed her, which I have imagined, because that's what I've been asked to do multiple times.
Sana söylemem gereken kısa bir şey var.
I just wanted to give you a quick update.
Sana söylemem gereken bir şey var.
There's something I should tell you.
Beowulf burada değilse kendim söylemem gerekecek.
If Beowulf's not here, I'll have to tell her myself.
Ya kendim söylerim ya da asla söylemem.
I tell her myself or not at all.
Hiçbir şeyi söylemem.
I don't say nothing.
Sana söylemem gereken bazı şeyler var G'win.
There's some things I need to say to you, G'win.
Yani, babama restoranını kapamasını söylemem gerektiğini söylüyorsun.
So what you're saying is that I should tell my dad to close his restaurant.
Size söylemem gereken bir şey daha var.
I have something else to tell you.
Yine de hiçbir şey söylemem.
I'll still say nothing.
Yalvarırım, söylemem lazım!
Please, I have to tell them.
Sonra tam söylemem gereken önemli şeyi söyleyeceğim zaman süre bitiyor ve...
And then when I finally get to the super important thing that I'm supposed to say, the voice-mail cuts me off and...
Aptalca şeyler söylüyorum. Sonra tam söylemem gereken önemli şeyi söyleyeceğim zaman süre bitiyor ve...
I always say stupid things and when I finally get to the super important thing that I'm supposed to say, the voice-mail cuts me off and...
Sabrina, sana bir sey söylemem gerek.
Sabrina, I have to tell you something.
Öngörü iyiydi, söylemem için bir sebep yoktu.
The prognosis was good, so there was no reason......
O zaman söylemem.
Well, then I won't say it.
Taiana, sana bir şey söylemem gerek.
Taiana, I need to tell you something.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]