Yat перевод на английский
51,109 параллельный перевод
30 yıl yedim ama yarısını yatıp çıktım.
I got 30 years, but I only did half.
"Annenin karnında Nandlala bebek yatıyor."
"In the mother's womb rests baby Nandlala."
Burada olmamın tek sebebi 3-5 yıl yatıp her şeye baştan başlamak, evlenmek.
The only reason I turned myself in was to do the three to five years and start over, get married.
Kincaidler'i kim öldürdüyse paranın senin adına yatırıldığını öğrendiklerinde peşine düşecekler.
Whoever killed the Kincaids, the minute they find out the money's in your name, they're gonna come after you.
Bazı yatırımcıların işine karıştım.
I got involved with some investors,
Onu tutuklarsan yatırımcılarını tedarikçilerini ve müşterilerini kaçırırsın.
You'll scare away his investors, His suppliers, and his buyers...
Dövülmüş ve hırpalanmıştın, sokakta yatıyordun.
You were battered and broken and spilled into the street.
Bize çok para yatırdığını biliyorum, ve işe de yarıyor.
I know much you've invested in us, and it's paying off.
Seninle olan ilişkime tepki göstermeye başladıkları zaman ki bunu sadece zerre kadar etkilenmiyormuş gibi yaparak yatıştırabileceğimi biliyordum. Onu da yaptım.
And when the backlash followed, the resentment over my relationship with you, which I knew could only be soothed by my pretending to have no influence at all, I did that, too.
Onları evine götürüp öldürüyor, sonra ırmağa götürüp soyuyor, makyajlarını siliyor, yatırıyor, kasıklarını tıraş ediyor ve üzerine kek koyuyor.
So, he brings them to his house, he kills them, then he takes them to the river where he removes their make-up, strips them, lays them out, shaves their pubis and places the little cake.
Onu yıkadım, yatağına yatırdım.
I bathed her, I put her to bed,
Annemi kliniğe yatırmana hiç izin vermemeliydim.
I should have never let you put mom in the clinic.
Ablanız Flora'ya bildirdim, yatıştırıcı verip bağlamamızı onayladı.
I informed your sister Flora and she authorized the sedation and the restraints.
Yere yatın!
Get on the ground!
Yere yat.
Get down.
Yere yat!
Get down!
Sen de sakat dizime vurdun, karın başkasıyla yatıyor dedin ama hayatını kurtardım.
You kicked my weak knee, said my wife was fucking someone else, and I still saved your life.
Yere yat enfes popolu!
Stay down, gorgeous asshole!
Buluşmalardan biri, Başkanlık yatındaymış ve yaklaşık 2 saat sürmüş.
One of those meetings took place on the Presidential yacht and lasted nearly two hours.
Yat sen.
Go to bed.
Kendinde olmadığı için onu kliniğe yatırmam bile gerekmişti bir ara.
I even had to check her into a clinic at one point because she wasn't stable.
Burada yatıyor.
She's in there.
Arkaya yat.
Just lie back.
Düz yat.
Lay flat.
Yat, tatlım.
Lie down, honey.
Yat.
Lie down.
Oh, ev deposu muhtemelen Yakında başka bir sevkıyat alıyorum.
Oh, um, Home Depot is probably getting another shipment in soon.
Yatılı kalmak!
Sleepover!
Buraya ilk taşındığımda mutfaktaki bir karyolada yatıyordum.
When I first moved here, I slept on a cot in the kitchen.
Poe da kuzeniyle yatıyordu ama bu, onun yazarlığından bir şey eksiltmedi.
I mean, Poe fucked his cousin. It didn't make him any less a writer.
Malzemeleri ambara koydular. Ambarda yatıp, ambarda çekim yaptık. Sonra da arabalara binip eve döndük.
And they moved the film equipment into the barn, and we lived in the barn, and we shot in the barn, and we got in the cars and we went home.
Ama bana dokunmalarına izin vermeyeceğim. " Marilyn Chambers orada sere serpe uzanmış yatıyor.
And Marilyn Chambers is lying out there like this.
Kahretsin, bugün banka mevduatını yatırmam gerekiyordu.
Oh, shit, I was supposed to take the bank deposit in today.
Bugün olması gerekiyorsa ben yatırabilirim.
I can do it, if you need it done today.
Parayı Hannah yatırsa olur mu?
Are you okay with Hannah making the deposit?
Beni yatıştırıp aramızı düzeltmeyi mi umuyorsun olan onca şeyden sonra?
You cannot honestly believe that placating me is going to repair what's been broken here.
Hem seni yatıştırmaya falan da çalışmıyorum.
And no one is placating anyone.
Pusuya yatıp top kapaklarını açmış bizi bekliyordu belki de hemen şurada.
Maybe there, ready to loose his guns once we clear the mouth.
Ona daha fazla para yatırırdım.
I'd have made him pay more.
- Yatıyorum.
I'm gonna head up.
Hadi dön yat.
Come on, you scooch down.
Derhâl yere yatın!
On the ground. Now.
Yere yat hemen.
Down. Now.
Potansiyel yatırımcılar.
Potential investors.
Yatırım.
Investment.
Borç diyorsunuz. Borç değildi, bir yatırımdı.
Well you called it a loan, it wasn't a loan, it was an investment.
Bizler yatırımcıyız.
We are investors.
Yatırımcı mı?
Investors?
Dediğim gibi ilk ödeme hibe ettiğimiz bir yatırımdı.
As I said, the first sum was an investment for you to keep.
Bir oyun sadece kralı yatıştırmak için güzel fikir.
A game is just the thing to appease the king.
Yere yat dedim.
Said "down."
yatak 72
yatıyorum 22
yatakta 69
yatacağım 26
yatağa 92
yatak odası 37
yatıyor 21
yattım 17
yatmaya gidiyorum 52
yatma vakti 58
yatıyorum 22
yatakta 69
yatacağım 26
yatağa 92
yatak odası 37
yatıyor 21
yattım 17
yatmaya gidiyorum 52
yatma vakti 58
yat aşağı 27
yatma vakti geldi 17
yatın 69
yatağa gel 55
yat yere 33
yatağa git 40
yatak odasında 61
yatağın altında 21
yat artık 31
yatağa gir 32
yatma vakti geldi 17
yatın 69
yatağa gel 55
yat yere 33
yatağa git 40
yatak odasında 61
yatağın altında 21
yat artık 31
yatağa gir 32