Yemek zamanı перевод на английский
2,071 параллельный перевод
- Yemek zamanı, beyler.
Time to eat, boys
Şimdi yemek zamanı!
Now let's eat!
Phrae'in yemek zamanı geldi.
It's time for Phrae's meal
Yemek zamanı.
Dinnertime.
Dodo yemek zamanını herkes için çekilmez yapmıştı.
Dodo makes lunchtime unpleasant for everyone.
Yemek zamanı.
It's lunchtime.
Yemek zamanı!
Time for dinner.
- Yemek zamanı!
- Dinner!
"Yemek zamanı" dediklerinde yemiş ve "Işıkları kapatın!" dediklerinde uyumuş.
He ate when they said "Chow time," and he slept when they shouted "Lights out!"
Yemek zamanımı 6. Cadde sıcak yemek arayarak geçiririm.
Spend my lunch hour walking up and down Sixth Avenue...
O zaman bisiklet sürmek, dondurma yemek uzun yürüyüşler, hislerimden bahsetmek felan yeter.
Then enough with the bikes and the ice cream and the long walks and the listening to my feelings and stuff.
Her zaman olduğu gibi kendi başıma yemek yapıp yiyebilirim.
I can cook and eat well by myself, like I always did.
Çocuklarına yemek vaktinin geldiğini haber verme zamanı.
And to let the young ones know that it's mealtime.
Öyleyse, Mater, bir astronot ne zaman yemek yer?
So, Mater, when does an astronaut eat?
Ve her dalgıç bilir ki, hiçbir zaman vurgun yemek istemezsiniz.
And every diver knows you don't ever want to get the bends.
Nasıl oluyor da bana hiçbir zaman yemek çeki vermiyorlar?
How come they never give me a staff meal ticket?
Ne zaman istersek o zaman yemek yedik.
We ate when we felt like it.
Büyüdüğün zaman, şimdi okumanın sana daha sonra yemek vereceğini anlayacaksın.
When you grow up, you will find out that reading now will give you food later
O zaman bırak da sana yemek ve giysi verelim..
Well, then let us cloth and feed you..
O zaman ben de Melike olarak değil, bir eş olarak yemek yaparım!
Then I shall cook as a wife, not an Empress!
En son ne zaman ailecek yemek yedin?
No, when's the last time you had a whole family dinner?
Kantinde nasıl yemek yiyorsun o zaman?
How will you eat at the canteen?
Tamam, ayrılalım ve zamanı gelince yemek çantasına atlayalım.
Okay, we split up, and when the time is right, we get into the lunch pail.
Hayır, her zaman dört kişiye yetecek kadar yemek yaparız.
No, we always make enough food for four.
Siz Amerikalılar her zaman çok fazla yemek yiyorsunuz. Yutulan eti vücut kolayca sindiremez. Bu beni iğrendiriyor.
You Americans are always eating too much, devouring meat the body cannot digest, it sickens me.
Yemek ne zaman gelecek?
Well, when is the food gonna arrive?
Şey, size yaz tatilinden önce son ödev olarak aşevine gidip fakirlere ve muhtaçlara yemek dağıtımına yardım etmenizin zamanı gelmiş.
Well, this seems like an opportune time let you know that as a final class assignment summer vacation we're going to help out a soup kitchen where they provide food the poor and needy.
Yemek istediğiniz de... O zaman şereften bahsedebilirsin.
And then you can talk to me about dignity.
Günde 24 saat yemek sipariş edebilirsin ne zaman istersen, ne istersen.
You could order food 24 hours a day, whenever you want, whatever you want.
O zaman yemek yiyelim.
Then we have dinner.
Senin için bir daha ne zaman yemek yapabileceğimi kim bilebilir ki?
Who knows when I can cook for you again?
General O'Neill en son ne zaman yemek ısmarlamıştı?
When was the last time General O'Neill bought lunch?
Beni serbest bırak, yatağımda uyuyayım ve doğru düzgün tabaklarda yemek yiyeyim o zaman söz veriyorum, gemiyi gönderen kişi hakkında...
Give me some semblance of freedom. Let me sleep in a bed, eat with utensils, and I give you my word - I'll tell you everything...
- En son ne zaman yemek yediniz?
- When was the last time you ate?
Geriye kalan zaman uyumak, yemek ve temizlenmek.
The rest of the time is sleeping, eating, cleaning.
Deniz kuşları her zaman yemek bulmak için uzun mesafeler kat etmeliler.
Seabirds must fly ever greater distances to find food.
Yemek pişirmeye zamanım mı var?
- When do I have time to cook?
Her gün 12'de aynı yerde yemek yiyor sık gittiği yerleri ve bunları ne zaman yaptığını bir liste şeklinde hazırladım.
He eats lunch at 12 : 00 at the same place every day and whoever drew up his haunts list did a fine job, I added a timeline.
Yemek yok o zaman.
- Right. No lunch then.
- En son ne zaman yemek yedin?
- When's the last time you ate?
On yaşımdan beri uykusuzluk problemim var, yani birşeyler yapmak ve özellikle yemek için gün içinde daha fazla zaman.
I've had insomnia since I was ten, which means more hours in the day to do stuff, especially eat.
Çoğu zaman sadece yemek yerken birbirimize eşlik ederdik.
Most of the time, we just kept each other company while we ate.
- Ne zaman yemek yiyeceğiz anne?
When do we eat, Mom?
Her zaman niye yemek alırsın, ha?
So you took all the food this time, huh?
En son ne zaman yemek yedin?
When's the last time you ate?
En son ne zaman birlikte yemek yemiştik?
When was the last time we had a meal together?
Eğer pazar günü onları çekimlere götürmezsen... o zaman sana yemek verilmeyecek.
If you don't take them on the shooting this Sunday. Then no food in this house.
Kızlar senide aradığında, hayır. ama sen benim cebimden, kızları aradığında, o zaman arkadaşım değilsin, .. senin için yeni arkadaşlar ve, yeni ilişkiler, ama benim için yeni düşmanlar, ve taze yaralar,... artık arkadaşın değilim, güzel kızlar senin için ve kardeşlerinden sopa, yemek benim işim.
No, calls from girls come to your phone, but when you call girls, it's from my phone, I'm not your friend then, for you new friends and new relationships, for me new enemies and fresh wounds,
Kriket maçı olduğunda, evde büyük bir kalabalık besliyorum, ona övgüler yağıdığı zaman, bulutların üstünde yürür, ve ben bıkkın bir şekilde, o kalabalığa yemek yapıarım.
When there's a cricket match, feeding a big crowd at home, and he goes on cloud nine for praises heaped on him, and I go sick cooking for that crowd.
Baba, ne zaman yemek yiyelim dediğinde, Sadece ikimiz olduğumuz için, üzgündüm,
Dad, whenever you asked let's have food, I felt sad because that us had we two only,
Biliyor musun, bu yemek bölgesi her zaman seni aradığımda baktığım ilk yer oluyor...
I go to look for you. - Thank you, Cerie.
zamanı 41
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236
zamanı gelince 71
zamanı geldiğinde 69
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanı gelince 71
zamanı geldiğinde 69
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanını harcıyorsun 17
zamanı değil 16
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekte ne var 69
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35
zamanı değil 16
yemek 460
yemek yedin mi 94
yemek yiyorum 23
yemek yiyelim 57
yemekte ne var 69
yemekler 27
yemek yiyeceğiz 21
yemek yok 35