Zamanï перевод на английский
446 параллельный перевод
Inme zamanï.
It's time to come down.
Sorun degil, o gösterilerin zamanï geçti.
You'll get it back. Don't worry, brother. That act is out of date.
Saat dokuz. Yemek zamanï.
9 : 00, time for dinner.
IKonusmak için yanlis zamani seçer ve yanlis seyler söyler.
He generally picks the wrong time to talk and says the wrong things.
Zamani gelince kullanacak bir kurban bulmaliyim.
I've got to find somebody, a victim when the time comes.
Eger bu yolda bir yiI daha harcarsak... bu ise harcadigimiz toplam zamani... sadece yüzde 5 oraninda fark ettirecek.
If we must spend another year on the quest well, sir, it will be an additional expenditure in time of only five and fifteen-seventeenths percent.
Bu masum numaralarinin hiç zamani degil!
It's not the time for that schoolgirl act!
Simdi birinin, kapiyi çalmasinin tam zamani.
Right now would be a good time for somebody to knock at that door.
Bir sey için ise kesinlikle zamani yoktur : Hukuksal hokkabazliklara!
But there's one thing she can't stand, and that's legal hocus-pocus!
Ama artik birbirimizi daha iyi anlamanin zamani geldi.
only, I think it's time we understood each other a bit better.
Nasilsin tatlim Artik tanisma zamani geldigini düsündüm.
How's y'aII, sweet thing? I figured it was time we got acquainted.
- ªimdi çocuk oyunlarinin zamani degil.
- This is no time for kid's games.
Biliyor musun Owen. Skulllar tepelerde seni ararlarken... Isham'in çiftligine gidip etrafi tarumar etmenin tam zamani.
You know, Owen, with the Skull outfit hunting the hills... this would be a good time to go to Isham's ranch and take it apart.
Saati sikmak zamani durdurmaz.
Squeezing that watch won't stop time.
Bence simdi tam zamani.
I'd say now is a very good time.
Bence bizim de gitmemizin zamani geldi lke.
I think it's about time we all pack up and leave, Ike.
Yeni adam göndermelerinin zamani gelmisti.
It's about time they were sending us some new men.
Kahvalti zamani.
Breakfast time.
SEVMEK ZAMANI
TIME TO LOVE
Gösteriyi kamusallastiranlarin zamani geldiginde kamusallastirilmasi gerekmektedir.
The spectacular expropriators must be expropriated in their turn.
Seyahatle alakali zamani azaltmis olan modernlesme ayni zamanda kisinin içinde ve dogrultusunda seyahat edebilecegi gerçek alani azaltmistir.
The same modernization that withdrew time from travel... withdrew from it as well the reality of space.
Üretim zamani, metalastirilmis zaman, birbirine denk zaman araliklarinin sonsuz yigilmasidir.
The time of production, the commodity-time, is an infinite accumulation of equivalent intervals.
Fakat burjuva ekonomisinin geri çevrilebilir zamani, dünya genelinde bu izleri kökünden silip atar.
But the irreversible time of bourgeois economics... extirpates these survivals, throughout the entire world.
Burjuvazi bu nedenle geri çevrilemez tarihi zamani bilinir kilmis ve topluma kabul ettirmistir fakat toplumun onu kullanmasina engel olmustur.
Thus the bourgeoisie has made known to and... imposed upon society, an irreversible historical time, but refuses to society its usage.
Proletarya, ürettigi tarihsel zamani yasamayi talep ederek devrim planinin basit, unutulmaz özünü kesfeder ve önceden bos çikan bu plani her uygulama çabasi yeni bir tarihsel yasam için olasi bir hareket noktasini temsil eder.
In the demand to live the historical time that it makes, the proletariat finds, the simple unforgettable center of its revolutionary project ; and each of its attempts, smashed until now, to execute this project... marks a possible point of departure... for new historical life.
Tüm dünyada ayni gün olarak görünen sey, yalnizca ekonomik üretim zamani, ve esit soyut bölümlere ayrilmis bir zamandir.
The time of economic production, cut into equal abstract fragments, appears across the entire planet as the same day.
Geri çevrilemez üretim zamani öncelikle metalarin ölçüsüdür.
The irreversible time of production is first of all... the measure of commodities.
Dünya çapinda toplumun genel zamani olarak resmi anlamda kabul edilen zaman aslinda yalnizca onu olusturan özellesmis menfaatleri yansitir ve bu nedenle de yalnizca belirli bir zaman türüdür.
Thus, the time which is officially affirmed across... the entire expanse of the globe as the general time of society, signifying only the specialized interests which constitute it, is merely one particular time.
2 SAHNEYE ÇIKMA ZAMANI Orada.
There.
Zamani degil ama olaganüstü büyüklükteki uzakliklari ölçer.
It measures not time, but enormous distances.
Birinci cilt Yaradilistan itibaren Büyük Tufan'a kadar olan zamani anlatir.
Volume I dealt with the interval from the creation of the world to the Great Flood.
Zamani dogru olarak belirleyebilme olayi dünyanin her yerinde yayginlasan uzun deniz yolculuklarina ve kesiflere olanak sagladi.
Precise timekeeping permitted great sailing ship voyages of exploration and discovery which bound up the Earth.
Zamani geldiginde kaybolma sakin!
Don't be lost when the time comes!
Pekala Bernardo, eve dönme zamani.
All right, Bernardo, it's time to come home.
Gösterilmesinin tam zamani!
Then it's time they did!
ÖIme zamani.
Time to die.
- Banyo zamani hayatim.
- Time for your bath, darling- -
Birseyleri kutlama zamani geldi.
I want to take you to dinner. It's time we celebrated something.
Bana öyle geliyor ki, birseyleri düzeltmenin zamani geldi.
I do feel it's time to set the record straight.
Televizyon haberleri bile gözün sihirli islevinin herseyin merkezinde olduguna tanik... simdi seçim zamani : kazanan adaylar - sans ruhu
Even television newscast bears witness to the fact that the magical function of the eye is at the center of all things. It's election time :
- Parti zamani!
- Partytime!
"ŞİMDİ.." "HAYATIMIN ZAMANI"
Had the time of my life
Büyük ameliyatin zamani geldi mi?
Is it time for that big operation?
Bence bu konuda karsi adim atmanin tam zamani.
I think it's time we gave something back.
- Tam zamani.
- It's sharp.
Zamani anlamak için iyi bir yöntem.
It's a good way to keep time.
ÇİNGENELER ZAMANI
TIME OF THE GYPSIES
- Dogum zamani?
- Due when?
Lubbock da tak-tak zamani ve ben dondum!
It's knock-knock time in Lubbock, and I'm back!
ZULUM ZAMANI
A TIME FOR CONTEMPT
Sosyal hayatlarini mahvetme zamani o zaman.
Time to ruin their social life.
zamanı 41
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanım olmadı 22
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanında 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanım olmadı 22
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236
zamanı geldiğinde 69
zamanı gelince 71
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanı geldiğinde 69
zamanı gelince 71
zamanımız bol 17
zamanınızı boşa harcıyorsunuz 17
zamanımız var 51
zamanı gelmişti 93
zamanın doldu 28
zamanımız yok 144
zamanımız kalmadı 32
zamanını harcıyorsun 17
zamanı değil 16
zaman 286
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92
zamanı değil 16
zaman 286
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zaman geldi 92