Zamanıdır перевод на английский
3,500 параллельный перевод
Belki de hepimizin gerçekleri saklamayı bırakma ve ortaya çıkmasına izin verme zamanıdır.
Maybe it's time we all stopped trying to outsmart the truth and let it have its day.
Zamanıdır.
It's time.
Bu zamanıdır.
It's about time.
Tamam, Leo. " Şimdi kemerini takma zamanıdır, kedicik.
Okay, Leo. " It's time to fasten your seat belt, kitty cat.
Osmanlılar'dan kurtulmanın tam zamanıdır.
It is the right time to get rid of the Ottomans.
Ancak ne yeri ne de zamanıdır.
Yet, this is neither the right time nor the place.
Hiç bir zaman sana söylemeyeceğim şeyleri yazma zamanıdır şimdi.
Now is the time to write you everything you never can tell.
Ama Noel, yalnız insanların intihar zamanıdır.
But Christmas is a suicide season for lonely people
Belki de buralardan gitme zamanıdır ha?
D'you think maybe it's time we got out of here?
Yani, eğer aslında Chuck'ın gerçek annesi olduğuna dair herhangi bir kanıtın varsa ve ona bir parça bile olsa değer verdiysen, şimdi öne çıkmanın tam zamanıdır.
I mean, if you have any proof whatsoever that you are in fact Chuck's real mother, and if you care about him even a little bit, now would be the time to come forward.
Yoluna devam etmenin zamanıdır.
It might be time to move on.
İkisinin de anılarında sevgi ve paylaşma var Noel zamanı sevgi zamanıdır!
They're sharing a memory of caring and tender rejoicing lt's the season of love that comes at Christmastime!
Her günün böyle olmasını Sevgi zamanıdır o
To have this season each day lt's the season of love
Amerikan rüyası sadece, ne zaman ve ne istersen yapabileceğin paraya sahip olmaktır ve kendi çalışmalarınıza dayalıdır.
The American Dream is just to have enough money to be able to do whatever you want to do, whenever you want to do it, based on your own hard work.
Her zaman benim söylediğimden daha akıllıdır aslında!
He was a smart kid and I let him down!
Sanırım uzun zaman önce yalnızlığı seçtiğime dair bir karar aldım.
Well, I guess I just decided a long time ago that I'd rather be alone.
Eminim ki Zamanın Altın Çarkı Linga tarafından çalıştırılmalıdır.
I'm sure Golden Wheel of Time... has to be activated with Linga.
Hep birlikte dua edelim, şimdi eski haline gelen barış için, ve Tanrı'nın isteği bunun her zaman korunmasıdır.
Let us pray that peace be now restored to the world, and that God will preserve it always.
Zaman deliğine yolculuk yaptığımızda, zaman hissi çok daha farklıdır çok basit... aynı zamanda açıklaması çok zor.
When we travel back in the Time Hole, there's a different feel to another period in time that is so basic it's hard to describe.
Polisler her zaman öldürülür, bir nevi işin parçasıdır.
Cops die all the time, it's part of the trade.
Minik bir kariyer tavsiyesi psikopatlar, müşteri her zaman haklıdır!
Little career advice, psychos - the customer is always right!
Bilirsiniz. Her zaman kalenin kapıları kapalıdır. Hep öyle okudum.
You know, all that time locked up in the castle, I did a lot of reading.
Bilirsin, bir Müslüman... her zaman silahlı olmalıdır.
You know, a Muslim... always needs to be armed.
- Bu Chesapeake körfezi boyunca acıdır. Ve köpek balıklarının zaman zaman... körfeze gelebileceği biliniyordu.
- It is brackish throughout the Chesapeake Bay and bull sharks have been known to come up in the bay occasionally.
Sence içlerinden birinin silah taşıdığını fark etmem ve onları uzun süreli hapse tıkmam ne kadar zaman alır?
How long would it take for me to find out one of them is in possession of a gun resulting in their immediate and protracted incarceration?
Zamanınızı ayırıdığınız için sağ olun.
Thanks for your time.
Başka zaman olsa hayır derdim.
Normally, I'd say no.
Her zaman Tanrı haklıdır, Dr. Matheson.
Only God is right all the time, Dr. Matheson.
Her zaman "Hayvanlarla bitkilerin yeri dışarısıdır." der.
He always says : Animals and plants belong outside.
Hayır yapamam o zaman çıldırır.
- No, I couldn't. He'd be mad.
"Müşteri her zaman haklıdır" zımbırtıları senin gibi bir adama göre değil.
It's "customer's always right." That sort of shit don't suit a man like you.
Ne zaman dışarıya çıkıp bir şeyler atıştırırız?
So when are we going to get together? Grab a little bite.
Bi kaç kez zaman paradır demiştin.. al bakalım
I know in your line of work time is money. I'd like to compensate you for my senior moments.
Bay Ford, zaman ayırıp buraya geldiğiniz için gerçekten minnettarım eğer bu dünyada Jubal'ı biri oynayacak olsaydı, bu siz olurdunuz.
Mr. Ford, I appreciate your taking the time to come out here, I really do. If ever there was a man to play Jubal, you'd be him.
Son adımın sesi her zaman farklıdır.
The last step before kerb always sounds differently.
Seni dışlamaları biraz zaman alır.
It took them a while to kick you out.
Çoğu zaman dışarıdayken yatakta kitap okuyor olsam kendimi daha mutlu hissederdim diye düşünüp duruyorum ve bu da benim keyfimi kaçırıyor.
Most of the time when I'm out, I keep thinking I'd be so much happier in bed with a book, and that makes me feel not super cool.
Kızına iki gün ev hanımlığı yaptır, sen o zaman görürsün mutsuzluğu.
After two days in a kitchen, she'd get depressed.
O zaman sanırım gitmeliyim.
Then I guess I'd better get goin'.
Ama orada eve gittiğini söylediler. Bayağı iyi durumdasındır o zaman.
I stopped by at the hospital tonight, but, uh... they said you'd gone home, so you must be feeling pretty good.
Eğer kendi takımından sır saklayacaksan o zaman anlaşmanın tamamen dışındasın.
If keeping secrets from your own team is how you're playing it, then you're off the assignment altogether.
Her zaman böyle olmamışmıdır?
Ain't that always the way?
Sanırım her zaman Arthur Newman'dım.
I guess I've always been Arthur Newman.
Kız, bulabileceğin en acımasız çöreklenmiş yılandır. Ne zaman işler sarpa sarsa, ne yapar ne eder, yine Mud'a geri döner.
She'd bed down with the meanest snake she could find, and then when things got bad, she'd go runnin'back to Mud.
-... "Ev" in her zaman kazanacağıdır. Beni sevdiğinizi biliyorsunuz.
You know you love me.
Suçları ne olursa olsun kardeşler hiç bir zaman birbirlerine sırt çevirmeye zorlanmamalıdır.
No matter what the crime, brothers should never be forced to turn against each other.
Dana White, Bruce Lee karma dövüş sporunun babası diyorsa,... ben eklerim, Bruce yakın zaman için babasıdır.
If Dana White says Bruce Lee is the father of mixed martial arts,
Ailelerimizin çıktığımızı bilmeleri için hazır olmadığımız zaman onun yaptığı gibi, senin Dan ile yeni ilişkilerini sakladığın gerçeğini.
That you'd been protecting her new relationship with Dan, just like he did for us when we weren't ready for my family to know we were dating.
Hayır, çünkü o zaman izinlerle, vizelerle falan uğraşmanız...
You'd have to deal with permits, visas.
Şarkı söyleyebiliyorum ama ayrıca modern dansta da iyiyim. Eski zaman dansında da, deniz kızı dansında da. Ki o biraz farklıdır.
I can sing but I'm also good at modern dance, olden dance, and mermaid dancing, which is a little different.
İlk dördü, her gün yaşadığımız Minkowski uzay zamanıyla alakalıdır.
The first four are taken up by the Minkowski Space-Time, which we live with every day.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanlama 22
zamanım yok 137
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zaman geldi 92
zamanın var 16
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zamanımız tükeniyor 18
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı gelince 71