Çok değerli перевод на английский
2,841 параллельный перевод
O çok değerli bir varlık.
That is a very valuable asset.
Başarılı olamasam bile, benim için çok değerli insanlarla tanışma fırsatını yakaladım ki muhtemelen onları başka bir yerde tanımam mümkün olmazdı.
♪ ♪...
Çok değerli bir yük taşıyorsun.
Precious cargo you're carrying. Oh.
Siyaset Günlüğü'nün bu akşam yine çok değerli bir konuğu var.
We have again a precious guest this evening in "Political Diary".
Tabii ya, çünkü verdiğin söz burada çok değerli.
Oh, because your word means so much around here.
Oğlu - kıskançtı, Çok değerli bir aile yadigarını çaldı Ve suçu bana attı, Ben de korktum...
Their son - - he got jealous, so he stole a priceless family heirloom and pinned the crime on me, and I got scared...
- Bugün bana çok değerli bir ders verdin.
You taught me a valuable lesson today.
Hayat çok değerli ve çok kısa anasını satayım.
Life is so precious, and it's way too fucking short.
Bu an çok değerli.
This moment is dear.
O zamanlarda bile böyle bir obje çok değerli olmalı.
Even back then, an object like this must have had value.
Wills and kate'in çok değerli yadigar düğün çanını veriyorum.
I can give you molto valuable Wills and Kate souvenir wedding bell.
Evet, sen benim çok değerli arkadaşımsın.
Yes, you are a very dear friend.
Yakınlarda elime geçen çok değerli bir ürün var. Bu silahların değerine karşı- - Tabii ki mali bakımdan.
I have got a recently acquired and very valuable item that is worthy of these guns- - financially speaking, of course.
Çok çok değerli. Ona parasal bir değer biçmek çok zor, ama...
Well, it's.. it's.. far too valuable to put a monetary value to it, but..
Çok değerli şeylere sahip.
She has valuable assets.
Onlar çok değerli bebekler. Koleksiyonluk.
They're valuable dolls, collectibles.
Adı Ashley Boyd ve benim için çok değerli bir şeyi aldı.
Her name is Ashley Boyd, and she's taken something quite valuable of mine.
Yani bu çok değerli bir bilet.
So this is one hot ticket.
O çok değerli ufku özlemle arıyoruz
500 ) } te no naka no toutoi jishou no chihei he 500 ) } to be given to the precious event horizon in our hands
Ozu, çocukların yansıttığı bu masumiyetin çok değerli olduğunu anlatır. Bu yüzden de masumiyet, çok fazla dayanamaz.
And Ozu seems to be telling us that this kind of innocence exemplified by the boys, is precious, and that would be one of the reasons it doesn't last.
Çok değerli!
It is very meaningful!
Zift çok değerli olduğundan topraktan onunla birlikte sızan daha hafif, ince madde eskiler tarafından tam bir baş belası olarak görülüyor. Çünkü çok çabuk alev alıyor.
While bitumen is highly prized, the lighter, thinner, substance oozing from the ground along with it is considered a nuisance by the ancients because it catches fire so easily.
Ama bu adam senden çok değerli bir şey aldı zaten.
But this guy, he's already taken something very precious from you.
Fakat gürültülü komşular çok cesur ve atılgan. Bu da çok değerli olabiliyor.
But the noisy neighbours have a feisty attitude to life, and that can be very valuable.
Her dişi, kendi için bir plaj havlusu büyüklüğünde kuru alana ihtiyaç duyduğu için bölgeler çok değerli.
Space is at a premium, as every female needs a dry patch of sand the size of a beach towel for herself.
Avcıların yükü, ilerideki kış için çok değerli. İki aydır deri torbalar içinde mayalanan bol yağlı mors eti.
The hunters'cargo is highly prized for the winter ahead, fat-rich walrus meat that's been fermenting in the skin bags for two months.
Her birine, ayakları üzerinde bulunan çok değerli tek bir yumurta emanet edildi.
Each has been entrusted with a single precious egg, balanced on top of its feet.
Kutu senin için çok değerli, mücadelen onun için.
It means too much to you, to your crusade.
Bu çok değerli bir hediye.
This is a precious gift.
Bu aile gezisi çok değerli.
This family time is so precious.
Ama şu an kavga etmeyi bırakamam,... çok değerli ekselansları, hanım efendi.
But we can't stop fighting right now, your imperial highness, ma'am.
- Yani bu bebek çok değerli.
At least extremely valuable.
Johnson : Cesur adamlarımızın yaptıkları bu işler çok değerli amaçlardır.
It is a goal that's worthy of the deeds of our brave men.
Maddy, prometyum çok değerli bir teknoloji ürünü.
Maddy, promethium's a highly specialized piece of technology.
Özel mülkiyetin bir tekne yükü çok değerli madeni paraları.
With a boatload of privately owned, very valuable coins.
Çok değerli bir şey.
Oh... very valuable.
Çok değerli bir parça.
Oh... very valuable.
Ama gerçek şu ki Harvey şirket için çok daha değerli.
And the truth is that, right now, Harvey is more valuable to the firm.
Gerçekten çok güzel ama nasıl olurda kusursuz, orijinal E-Type'dan 5 kat daha değerli olabilir ki?
Look at it. Seriously, just look at it. It's beautiful to behold, yes, but how can it really be worth five times more than an immaculate original E-type?
Çok daha değerli şeyleri.
Something far more precious.
Zaman kaybediyorsun. Zamanını çok daha değerli işler için kullanabilirsin.
Well, it's a waste of time that could be used doing things of value.
İhtiyacın olan kalp çok daha değerli birinden gelmeli.
The heart you need must come from something far more precious.
Benim değerli ve sadık dostlarım,... Bugün kardeş ülkenin bir grubuyla aynı sahneyi paylaştığımız için çok şanslıyız.
My dear and faithful friends, we're lucky today to share the stage with a group from a brother-country.
Ama sinema sanatı için çok daha değerli bir şey yapmıştır.
But he did something far more valuable for the art of cinema.
Taktik üç, ikinci sefer için istasyona döndüğün zaman... karides gibi değerli parçaları doldur, üzerine çok az pirinç, makarna gibi daha az değersiz yiyecekleri koy.
Three, when returning to the station for round two, maximise high value items, eg prawns, over lower value bulk foods, such as rice or noodle.
Yangın şömineden yayılırken üst kata koştum ve alabildiğim tüm değerli şeyleri aldım ama duman çok yoğundu ve nefes alamıyordum.
Well, when the fire jumped the fireplace, I ran upstairs and grabbed all the valuables that I could, but the smoke was too thick, and I couldn't breathe.
Ölü olmasından çok daha değerli olurdu.
He's worth more to me alive than dead.
Çok az değerli eşyan var.
You have so little of worth.
Bir gün çok daha değerli olacak.
It's gonna be worth a lot more someday.
Önce onu ele geçirelim, O panda bana borçlu olduğun paradan çok daha değerli.
Once we capture him, that Panda will be worth far more than the money you owe me.
Çok fazla kan döküldü. Çok adamım öldü. Değerli adamlardı.
There has been too much bloodshed, too many people have fallen in value.
çok değerlidir 18
değerli 17
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok daha fazlası 28
değerli 17
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok daha fazlası 28
çok dar 20
çok daha fazla 27
çok dikkatli ol 53
çok daha iyi 204
çok düşünceli 17
çok derin 25
çok değişmişsin 21
çok doğal 35
çok değil 207
çok daha iyi hissediyorum 20
çok daha fazla 27
çok dikkatli ol 53
çok daha iyi 204
çok düşünceli 17
çok derin 25
çok değişmişsin 21
çok doğal 35
çok değil 207
çok daha iyi hissediyorum 20