Çok tuhaftı перевод на английский
404 параллельный перевод
- Hali çok tuhaftı.
- His manner was very strange.
Bir sonraki küçük adam çok şeytani ve çok tuhaftı.
The next one is the very devil. Very bizarre, this little chap.
Çok tuhaftı.
Very awkward.
Fakat bu James kardeşler çok tuhaftır.
But those James boys are mighty peculiar.
Çok tuhaftı.
It was very strange.
Çok tuhaftı.
It was strange.
Atlar çok tuhaftır.
Horses are very funny.
Her şey çok tuhaftı ama daha da tuhaf olaylar yaşanacaktı.
It was all very queer. But queerer things were yet to come.
O gün ordan, ondan uzaklaşırken hissettiklerimde çok tuhaftı. Eninde sonunda yine karşılayacağımı biliyordum.
But no more odd, surely, than my driving away that day away from her, knowing that inevitably, we would meet again
Az kalsın unutuyordum. Çok tuhaftı gerçekten...
I almost forgot... strangest thing...
Aradığında sesin çok tuhaftı.
You sounded funny When you called.
- Çok tuhaftı.
- It sure was strange.
Çok tuhaftır, adımı duyanlar şaşırır.
Oddly enough, my name often startles people.
Onlar çok tuhaftırlar.
They're very weird.
Tavırları çok tuhaftı.
His whole demeanor was very strange.
Çok tuhaftı.
He was very peculiar.
Tanışmamız çok tuhaftı ama sen bana hemen güvendin İyi biri olmayabilirdim değil mi?
We had hardly met and yet you let me drive I could've been a bad guy, you know I knew you were not
Yanlış kapıdan geçtim " dersiniz. O an çok tuhaftır.
"Oh, wow, I'm going into the wrong hole here."
O kaçığın tahtaya çizdikleri çok tuhaftı.
It was drawn on the wacky's blackboard.
Bahse girerim çok tuhaftır.
Bet it'd be weird.
Bu durumun tamamı çok tuhaftı.
This whole thing has been very strange.
Sen gelmenle ortadan sıvışması çok tuhaftı Sanki seni görmek istmiyor gibiydi
The strange thing is once you came, he fled as if he didn't want to see you
Tek gerçek arkadaşımın hâlâ bir Cylon olması çok tuhaftı.
Strange how my only real companion was still a Cylon :
Sarhoş olmak çok tuhaftır.
Getting drunk is strange.
Evet, çok tuhaftır, ailem burda senelerdir yaşar ama... bahsettiği kişileri hiç görmedik!
Yes. But it's strange that despite my family being here for generations, I've never heard that the Masked Avengers are based here.
Bu da çok tuhaftı!
This is strange!
Son zamanlarda davranışları çok tuhaftı.
He has been acting very odd lately.
Çok tuhaftı.
It was just very strange.
- Çok tuhaftı!
- The strangest!
O veda partisini düşünüp durmam çok tuhaftı.
It's funny how I keep thinking back to that going-away party.
Anlattıkların çok tuhaftı.
Your story was so weird.
- O neydi öyle? - Çok tuhaftı Sam.
It was so weird, Sam.
Çok tuhaftı.
That was weird.
Evet. Gerçeği söylemediğimi kabul ediyorum. Ama son 24 saatte her şey çok tuhaftı.
I admit I didn't tell the truth about that... but things have been so strange the Iast 24 hours.
Çok tuhaftı.
It was bizarre.
Çok tuhaftı.
It was just so strange.
O zamanlar her şey çok tuhaftı.
How strange things were then.
- Çok tuhaftı.
- That was weird.
Buraya geldiklerinde çok acayip davranıyorlardı... çok tuhaftılar, müzayede memuru gibi konuşuyorlardı.
When they came in, they were all weirded out... they were wired, they were talking like auctioneers.
Meleagre çok tuhaftı.
Meleagre was very strange.
Çok tuhaftı.
It was weird.
Böyle korkunç bir şey konusunda mutlu olmak çok tuhaftı.
It was strange to be happy about something so grim.
Sonrası çok tuhaftı, çünkü... sanki kurgusu boşalıyor gibiydi... eski bir saat gibi kurgusu boşalıyordu.
Then it was so weird because it was like he was winding down just winding down like an old clock.
Tuhaftır, bir aktöre ne kadar olumsuz notlar verirseniz, onu o kadar çok öfkelendirirsiniz.
Funny, but you begin to resent an actor if you always have to give him bad notices.
çok kar yağan yıllar... 1541... 1694... 1728... 1888... ve epeyce tuhaftır ki Temmuzun 13'ünde de yağmıştı.
1541... 1694... 1728... 1888... 1728... 1888... when oddly enough, it snowed on July 13th.
Tuhaftır, çok ilgisi var.
Well, strangely enough, quite a lot- -
Dün akşamki yemek çok tuhaftı.
That was a strange supper we had last night.
Bu sorun için genelde küçük, yeşil kağıt parçalarının el değiştirmesini içeren bir çok çözüm önerilmişti, ama bu tuhaftı, iyice düşünüldüğünde, mutsuz olan şeyler küçük, yeşil kağıt parçaları değildi.
'Many solutions were suggested for this problem,'mostly concerned with the movements of small green pieces of paper,'which is odd, because, on the whole,'it wasn't the small green pieces of paper that were unhappy.
- Çok da tuhaftır.
- Complicated story.
Evet, mağaralar tuhaftır, çok acayip yankılar yapabilirler.
Yes, caves are strange. They can have weird echo effects.
Einstein'ın tahmin ettiğinden çok daha tuhaftır.
A lot funnier than Einstein ever figured out.
çok teşekkür ederim 2489
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok teşekkürler 1924
çok tatlı 272
çok tatlı bir kız 25
çok tatlısınız 41
çok teşekkür ederim efendim 35
çok tatlılar 32
çok teşekkür ederiz 106
çok tesekkür ederim 16
çok tatlısın 281
çok teşekkürler 1924
çok tatlı 272
çok tatlı bir kız 25
çok tatlısınız 41
çok teşekkür ederim efendim 35
çok tatlılar 32
çok teşekkür ederiz 106
çok tatlı bir çocuk 17
çok tatlı biri 28
çok tatlı değil mi 24
çok tehlikeli 270
çok taze 16
çok temiz 27
çok tuhaf 438
çok tatlıydı 26
çok tuhafsın 37
çok tatlıdır 20
çok tatlı biri 28
çok tatlı değil mi 24
çok tehlikeli 270
çok taze 16
çok temiz 27
çok tuhaf 438
çok tatlıydı 26
çok tuhafsın 37
çok tatlıdır 20