Önemli olan da bu перевод на английский
844 параллельный перевод
Evet ama dolarları bir pisi pisiye yatırdın bebeğim ve önemli olan da bu.
Yes, but it puts dollars in the kitty, baby, and that's what counts.
Bn. Upjohn, Dr. Hackenbush'tan son derece memnun, önemli olan da bu.
Mrs. Upjohn is perfectly satisfied with Dr. Hackenbush, and that's what matters.
Önemli olan da bu.
That's the most important part.
Önemli olan da bu, değil mi?
That's the important thing, isn't it?
Önemli olan da bu.
Well, that's all that matters.
- Roy hissediyor. Önemli olan da bu.
That's what counts.
Önemli olan da bu.
That's what matters.
İçin narin senin, önemli olan da bu.
You are soft inside, where it counts.
Önemli olan da bu.
That's what really counts.
Önemli olan da bu.
That's all that counts. Everything else is nonsense.
Ama seni sevdiğimi ve her an seni düşündüğümü biliyorsun. Önemli olan da bu.
But you know that I love you and think of you every minute, and that's all that matters.
Sen inanıyorsun ya önemli olan da bu.
You believe it. Thats all that matters.
- Onunla mutlu olacak bence ki önemli olan da bu.
I think she'll be happy with him, and that's the important thing.
Önemli olan da bu.
And that's what's important.
Ve önemli olan da bu.
That's the whole point of it.
Senden önde olmamış olabilirim ama şimdi buradayım. Önemli olan da bu.
Well, I may not have been ahead of you, but I'm here right now and that's what counts.
Ve önemli olan da bu isteklilik, değil mi?
You'll get there because you're so willing, and it's the willingness that counts, isn't it, in all noble endeavors?
Ama elinde, önemli olan da bu.
He's got it though, and that's what counts.
Önemli olan da bu zaten.
Well, that's the main thing.
- Önemli olan da bu.
- That's the main thing.
Onu öldürdüm mü öldürmedim mi anlamadım. Önemli olan da bu.
I don't care if I killed him or not, for all that matters.
Önemli olan da bu.
That's the important thing.
Önemli olan da bu.
That's all that counts.
Birlikteyiz, önemli olan da bu.
We're together, that's all that matters.
Önemli olan da bu.
Now, that's important.
Önemli olan da bu.
That's really all that matters.
Ve asıl önemli olan da bu.
And that's what counts.
Tatile gidiyoruz, önemli olan da bu.
We're going on holidays and that's all that matters.
- Ama birbirimizi seviyoruz, önemli olan da bu.
- Our love is all that counts.
Önemli olan da bu.
That's what counts.
Ama, yarın, bu ay ya da harekat gününde kullanılamayacaklar. Önemli olan da bu.
But they won't start tomorrow or this month or on D-Day... and that's important.
Önemli olan da bu, tatlım.
That's the point, my dear.
Önemli olan da bu zaten.
And that is the most important thing.
Bu bir tehdit ve önemli olan da bu.
That's the threat. That's what's important.
Önemli olan da bu. Sen beni tanımazsın bile, Johnny, çevreden sor beni.
You hardly know me, Johnny, so I beg you to believe my reputation.
Neden savaştığımı biliyor ve önemli olan da bu.
She knows my reasons for fighting and it's only while the trouble lasts.
Asıl önemli olan da bu, inan bana. Hele şansölyenin gözünde.
It's the one thing that carries weight, believe me... above all, to the chancellery.
Aslında burada önemli olan da bu, anla işte.
That's what it's all about, you know. That's the whole thing right there.
Önemli olan da bu değil mi?
Isn't that all that matters?
Önemli olan da bu.
That's all that matters.
Beni memnun ve önemli olan da bu.
A strange boy. I need to present you to him.
Bu sahnenin önemli olacağını düşündüm çünkü çok büyük bir şey meydana geliyor ve bu da tatlı, saf bir kız olan Allison'ın düşüncelerinin değişmesine yol açıyor ve zaten sonrasında çok üzgün ve intikam almak istiyor.
That scene was added, and I think that scene is so important to understand Allison's mind-set moving forward, because you see her as this, you know, this sort of sweet, naive girl, and then something massive happens. And then it's, you know...
Ama şimdi silahların ne olacağı konusundan daha da önemli olan... bu kadar kısa zamanda onlara kimin ihtiyacı olacağı.
But now the subject of guns is an unpopular topic... to those who needed them so badly a short while ago.
Köprüyü havaya uçurmak sorun değil, önemli olan saldırının zamanlanması, bu da başka bir konu, siz Amerikalılar'ın dediği gibi.
To blow the bridge is nothing. But to blow it at the time of the attack, that's a horse of another color, as you Americans say. - Attack?
Önemli olan da bu.
You may never know why everything happened... but now you do know how and where it started, and that does matter.
Bence başına gelen bütün bu şeylerle... senin için önemli olan tanıştığın tüm insanlarla... ya bir parça ölüyorsun ya da bir parça doğuyorsun.
I think with everything that happens to you... with every person you meet who is important to you... you either die a little bit or are born.
Önemli olan da bu.
It's the motive that counts.
Ve bu da duruşmada çok önemli bir yere sahip olan resim olmalı.
And this is the picture that got so much attention at the trial.
Önemli olan, oyuna getirilmeden ya da öldürülmeden... bu karmaşanın içinde ilerleyebilmek.
The main thing is to find a way through this mess without being tricked or getting bored.
Önemli olan da bu.
I kneel.
Bu da ilkel bir güdü olan seksten daha önemli bir şeydir.
That's a hell of a lot more primal passion than sex.
önemli olan bu 110
önemli olan 207
önemli olan şey 19
önemli olan bu değil 23
da bulundu 18
da bulundun mu 22
da buldum 26
da buluşalım 27
da bulundum 17
da bulundunuz mu 17
önemli olan 207
önemli olan şey 19
önemli olan bu değil 23
da bulundu 18
da bulundun mu 22
da buldum 26
da buluşalım 27
da bulundum 17
da bulundunuz mu 17
da buluşacağız 21
da büyüdüm 20
da buluşuruz 23
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199
önemli birşey değil 33
önemli bir şey değil 261
önemli değil mi 21
önemli bir şey 34
da büyüdüm 20
da buluşuruz 23
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli 199
önemli birşey değil 33
önemli bir şey değil 261
önemli değil mi 21
önemli bir şey 34