Berbat bir şey перевод на испанский
1,625 параллельный перевод
Evet, bu berbat bir şey.
Sí, absorve demasiado.
Böyle berbat bir şey olurken nasıl olurda kimse bir şey görmez.
Cómo puede pasar algo tan horrible sin que nadie vea nada.
Bence berbat bir şey.
Debe de ser horroroso.
Oğlum gerçekten de eşcinsel. Bu berbat bir şey. Pisliksin sen.
Entonces es verdad que tengo un hijo marica, ¡ qué asco!
Biliyor musun, bazen birlikte bira içemememiz gerçekten berbat bir şey.
Ya sabes, a veces realmente apesta... que no podamos tomarnos una cerveza juntos.
Başını sokabileceğin bir çatın olmaması çok berbat bir şey, Ve o kötü kokulu uyduruk otel, bebek için hiç güvenli değildi.
Es una sensación horrible el no tener literalmente techo sobre tu cabeza... y ese humeante pobre hotel no era seguro para un recién nacido.
Demek istediğim şey, eğer böyle berbat bir şey karşılığında, alabileceğim tek şey 8 dolarlık manikürüm için kıyak park yeriyse, o zaman tabi ki havada kaparım!
Lo que digo es que si lo que obtengo de esta maldita situación es un buen aparcamiento para mi manicura de 8 $. ¡ Entonces sigo adelante!
Aslında... gerçekten berbat bir şey.
Es terrible.
Berbat bir şey, değil mi? Birisinin malı olmak?
Apesta ser la propiedad de otro.
Biliyorum bunu söylemem berbat bir şey. Bu... bu hiç kolay değil.
Se que es una cosa terrible de decir, lo se, es solo que no es fácil
Ve bu berbat bir şey olacak!
¡ Y esto va a ser horrible!
Belki de ona düğün için berbat bir şey falan vermelisin.
. Quizás podría darle una erupción horrible o algo para la boda.
- Biliyorum, berbat bir şey.
- Lo sé, es horrible.
Berbat bir şey ama haklısın.
Eso está jodido, pero tienes razón.
Bu berbat bir şey.
Apesta, así se siente.
Berbat bir şey olmalı.
Bueno, debe ser algo muy fuerte.
Ya berbat bir şey olursa?
¿ Y si es mala?
Bu berbat bir şey.
Esto es enfermo.
Ne... Berbat bir şey!
¡ Pero... qué despreciable!
Dün gece berbat bir şey yaptım.
Anoche hice algunas cosas terribles.
Çocuğunuz için mezar yeri almak berbat bir şey.
Es algo terrible tener que escoger una tumba para su hijo.
Kahin olmak berbat bir şey olmalı. Her sabah kalkıp ; " Yağmur yağıyor mu? Evet, yağıyor.
Debe ser horrible ser un profeta despertando cada mañana.
Berbat bir şey ama harika.
Es un asco. Pero es maravilloso.
Evet, berbat bir şey.
Sí, es horrible por todas partes.
Özetle, berbat bir şey olurdu ama yazar ben değilim, sensin.
Lo que quiero decir es que sería terrible no soy buen escritor, ustedes si
Dönüş yapmak berbat bir şey, ki bunu en iyi sen bilirsin.
El regreso no va, en caso de que no te hayas dado cuenta.
Demek istediğim, bu berbat bir şey.
Quiero decier, es una mierda.
Disney'in Zorro'nun yeniden çeviriminde Micheal J. Fox'u oynatmasından bile berbat bir şey yaptım.
La embarré más que Disney, Cuando eligieron a Michael J. Fox para ese remake del Zorro.
Bu berbat bir şey.
Es desagradable.
İnternetten sevgili aramak berbat bir şey.
Esas citas son un asco.
- Benim ismim de berbat bir şey.
- Mi nombre también está podrido.
Ama şimdi gerçekleşiyor ve berbat bir şey gibi geliyor.
Pero la verdad es que, ahora mismo, el presente apesta.
Berbat bir şey bu.
Esto apesta.
Yaptığın herşeyi, birinin denetlemesinin berbat bir şey olduğunu biliyorum. Ama hiç umursamayan biriyle yaşamak daha kötü.
Sé que apesta que alguien controle todo lo que haces pero es peor que tener a alguien que no le importe para nada.
İlk defa gerçekten doğru bir şey yapıyorsun, ve hayatımı berbat ediyorsun.
¡ ¡ Arruinaste mi vida!
Bu komik çünkü ne zaman hepinizin çevresindeysem, ne olursa olsun, şu şey var - özür dileme dürtüsü, sanki bir şeyleri berbat etmişim gibi, bu gece bunu değiştirmedi.
Es raro, pero con ustedes, no importa por qué, siempre siento la necesidad de disculparme. Como si de algún modo arruiné algo. Y esta noche no fue la excepción.
Hayır. Hayır, bu onların berbat ettikleri bir şey.
No, esta vez es son ELLOS los que la han cagado.
Kapana... kısılmış... hissetmek... berbat... bir... şey.
Tengo la sensacion... de que cai en una... trampa.
Ama daha da berbat olan şey minyatür Akdeniz Eşeği gibi bir kıça sahip olmak.
Es peor tener el trasero del tamaño de un burro mediterráneo. Eso apesta.
Gerçekte berbat olmasina ragmen görkemli oldugunu sanan arkadaslarina yaptigin bir sey bu.
Es lo que haces cuando tienes un amigo que está orgulloso de algo de algo en lo que realmente apesta.
- Berbat bir şey olduğuna eminim.
Bueno, saben, estoy seguro de que eso fue horrible.
Daha iyiyim. Ama berbat bir duygu. Banyoya gidiyorsun orada bekliyorsun, yapabilecegini saniyorsun ama hiçbir sey olmuyor.
Está mejorando, pero es una sensación terrible, vas al baño, estás allí y quieres que salga... y nada.
Bu gece işi berbat etmekten başka bir şey yapmadın.
Todo lo que hiciste hoy fue joder las cosas.
Vov, Benim için başka berbat etmek istediğin bir şey var mı?
¡ Oh! , ¿ Alguna ilusión más que desees arruinarme?
Şey, her yerde berbat bir gece galiba, huh?
Bueno, una mala noche, supongo, ¿ no?
Sırf aç olduğumuz için hayatımızın en berbat yemeğini yiyeceğiz ve sonra sekiz saat bir şey yemeyeceğiz.
Comeremos la peor comida que hayamos comido solo porque tenemos hambre, y no comeremos otra cosa por ocho horas.
Senin zamanında herhangi bir şey oldu mu? Mesela ; gök gürültülü bir fırtına, berbat bir hava, gökyüzünde bir şey?
Cuando estabas allí, ¿ pasaban cosas tales como tormentas eléctricas, clima alocado, figuras en el cielo?
Dinleyin, üç yıldır bana berbat bir şekilde davranıyorsunuz, ve size bir şey söyleyeceğim.
He soportado tu basura los últimos tres años y te diré algo.
Çok berbat bir şey.
Es una mierda.
İlk öğrendiğim şey berbat bir öğrenci olduğum.
Bueno, lo primero que aprendí... Es que era un estudiante de mierda.
Yani kimse geçen gece Palisades Hall kafeteryasını berbat eden dört domuz hakkında bir şey bilmiyor mu?
esa cafetería desierta de Palisades Hall anoche?
berbat bir durum 28
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17