Hayat kısa перевод на испанский
1,158 параллельный перевод
Hayat kısa iyi oyna.
La vida es corta, juega duro.
- Hayat kısa.
- La vida es corta.
- Hayat kısa, değil mi?
- Sólo se vive una vez, ¿ verdad?
Hayat kısa... "
La vida es corta...
Hayat kısa değil.
La vida no es corta.
Hayat kısa, eğer mutlu değilsen ayrılmalısın.
Si no eres feliz. La vida es muy corta.
Haydii, hayat kısa.
Vamos. La vida es corta.
- Hayat kısa, beklemek niye?
- La vida es corta. ¿ Por qué esperar?
Ne kadar çok erkek kısa bir sürede söz verdi ve hayatınıngeri kalanında pişman oldu?
¿ Cuántos hombres se han comprometido con un conocimiento breve, y se han arrepentido el resto de su vida?
- Hayat çok kısa.
- La vida es demasiado corta.
Güzel ama kısa bir hayat sürdün.
Bien, fue grata tu vida, pero corta.
Bunlar sadece ürkütücü bir şekilde hayatımın hikayesi kısa, tıknaz, kafası az çalışan kel bir adam olarak.
Simplemente son las horribles historias de mi vida por ser bajo, gordito, lento y calvo.
Ama o kısa sürenin tüm hayatını yönlendirmesine izin veremezsin.
Si lo hace, si aprieta el gatillo, los argrathi habrán ganado.
Erkek kardeşim Lyceus'ı rahat ettirin... on bir yıl önce bugün hayatını kısa kestiğiniz.
Conforten a mi hermano, Lyceus cuya vida reclamaron antes de tiempo, este día, hace once años.
Hayat çok kısa bir şey Charles, ihanetlerle dolu.
Tu sabes, la vida es algo corta Charles, llena de traicion.
Hayat kısa.
La vida es corta.
Hayatımda geçerli bir şey arıyordum, ama görünüşe bakılırsa kısa bir şeyle karşılaştım.
Buscaba un poco de reconocimiento en mi vida, al parecer no me alcanzó.
Nereye baksam, gelişmemiş, ilkel bilinçsiz, kendi üstünlüğüne,... inanmış, ama kısa, anlamsız hayatının telaşına düşmüş pislikler görüyorum.
Por todos lados, solo veo organismos rudimentarios de estanque totalmente convencidos de su superioridad corriendo de acá para allá, viviendo sus inútiles vidas.
Filozof Thomas Hobbes şöyle tanımlıyor hayatı iğrenç, hayvani ve kısa.
El filósofo Thomas Hobbes dijo que la vida es desagradable, brutal y breve.
- "Hayat kısa."
- "La vida es corta."
Kevin Hanson'ın kısa boylu insanlarla yaşadığı tecrübeler onun hayatına damgasını vurmuş. Bu insanlar ve olaylar sadece hayatını değil kişiliğini de etkilemiştir. Bir bağnaz!
Su vida estuvo marcada por personas bajas... personas y hechos que influyeron en su personalidad.
Frank Grimes ya da Grimey, çağırılmak istediği gibi. Bize bir adamın ne zorluklarla büyük başarılar elde edebileceğini öğretti. Frank'in hayat boyunca verdiği acı verici mücadelesi feci şekilde kısa bitti.
Frank Grimes o "Grimy", como quería que lo llamaran nos enseñó que un hombre puede derrotar la adversidad y a pesar de que su agonizante paso por la vida sufrió un trágico cortocircuito estoy seguro de que nos está mirando desde el Cielo...
Hayat yangından korunmak için çok kısa.
La vida es corta para hablar de esto.
Homer, hayatın çok kısa olduğunu fark ettim. - Ciddi misin?
Me estoy dando cuenta de que la vida es corta.
Benim adım Harry Ross ve işte hayatımın kısa bir özeti.
Me llamo Harry Ross. Y ésta ha sido mi vida.
Kısa süren bereketli sezonda hayat gelişir.
Por una breve temporada de abundancia la vida prospera.
Evet. Hayat çok kısa.
Sí, la vida es muy corta.
Hayatım, sadece kısa bir süreliğine.
Cariño, sólo un ratito...
Evlendim ve piyasadan çekildim ama eğer bekar olsaydım, hayatın kısa olduğu düşünülürse...
Estoy casada y fuera de juego, pero si estuviera soltera,... - y como la vida es corta...
Ama "hayat çok kısa" başlığı altında...
Sé que te puse en una situación incómoda pero bajo la luz de : "la vida es muy corta"...
Demek istediğim kısa bir süre önce hayatın tehlikedeydi ve şimdi iyileşme ihtimalin çok kuvvetli.
Me refiero a que tu vida estuvo en peligro apenas hace poco tiempo y ahora tus posibilidades de recuperación son excelentes.
Korktuğun her ne ise sana en kısa zamanda buradan çıkmanı ve hayatını yaşamaya başlamanı öneririm.
Lo que sea que le esté causando temor... le sugiero que salga de aquí pronto para poder...
Çünkü hayat çok kısa.
La vida es demasiado corta.
Yemin ederim bunları hep izlersen kısa sürede Montana'ya yerleşip hayatını kurtarmaya çalışırsın.
Les juro que con una dieta regular de eso te dan ganas de ir a vivir al campo y volverte un ermitaño.
Sanat Kısa, Hayat Uzun
El arte es breve La vida es larga
Ama çoğunda yalnızca hayatı aynı anda yaşayan insanlardır. Birbirlerinin hayatlarını kısa bir süre için zenginleştirir, anlamlandırırlar.
Pero la mayoría sólo se tratan de dos personas por la vida... enriqueciendo o empeorando sus vidas mutuas brevemente.
Tek bildiğim, hayatın pişmanlıklarla harcanamayacak kadar kısa olduğu.
Pero sí sé que la vida es demasiado corta para desperdiciarla lamentándonos.
Yine hayatının bir parçası olmak çok hoş bir duygu kısa süreliğine olsa da.
Se siente tan bien ser parte de tu vida otra vez. Aunque sea por un momento.
Bütçe Kesintileri ve Akıl Hastaları ". - "Alice H.'nin Kısa Hayatı." Bir intihar hakkında.
"La corta vida de Alice H", sobre una suicida.
Hayat engellerle doludur, ve o enyakın çıkışa yönlendirir.
Encuentra unos pequeños obstáculos en su vida y busca la salida más próxima para escapar.
Sanırım cüceler onlara hayatın kısa olduğunu hatırlatıyor.
Me imagino que recuerdan que la vida es corta
Hayat bunun için çok kısa.
La vida es demasiado corta.
Bunu yapan her kimse hayatım üzerine yemin ederim en kısa sürede tabuta girecek.
La gente que hizo esto te prometo por mi vida que van a acabar en un ataúd a su debido tiempo.
Bu rüyanın... bu kâbusun kısa zamanda hayatıma büyük tesiri oldu.
Este sueño... esta pesadilla, tuvo un gran efecto en mi vida.
Çok kısa bir süre boyunca hayatın tatlı olduğunu sanırlar. Sonra trajediler yaşanır ve hayatın kaybetmekten ibaret olduğu anlaşılır.
Durante un periodo limitado cree que la vida es guay... entonces, inevitablemente, llega la tragedia y ven que la vida es pérdida.
Hayat, araya yeni insanlar sokmak için çok kısa.
Dice que la vida es corta para pasarla conociendo a gente nueva.
- Çünkü hayat çok kısa, Vincent ve Tuğla Kafa isterse daha da kısalır.
- Porque la vida es muy corta. Y más corta aún si Ladrillo quiere.
Hayat benim için boşa harcanmayacak kadar kısa.
La vida es demasiado corta para que la desperdicie.
Hayat yeterince kısa zaten.
Si ya la vida dura cuatro míseros días.
Kısa hayatında tecrübe ettiği, dövüş sanatlarına, hayata ve kültüre dair görüşlerini tüm dünyadaki seyircilere aktarmak isterdi.
Quería llevar sus puntos de vista sobre artes marciales... y sobre la vida y la cultura que había vivido en su corta vida... a las audiencias de todo el mundo. Lee hace esto con su próxima película...
Hayat çok kısa.
La vida es muy corta.
kısa 87
kısacası 154
kısa boylu 32
kısa kes 39
kısa bir süre 21
kısa bir süre sonra 28
kısa bir süre için 27
kısa bir süre önce 26
kısa sürede 17
kısaca 78
kısacası 154
kısa boylu 32
kısa kes 39
kısa bir süre 21
kısa bir süre sonra 28
kısa bir süre için 27
kısa bir süre önce 26
kısa sürede 17
kısaca 78
kısa bir süreliğine 17
kısa keseceğim 34
kısa mı 17
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
kısa keseceğim 34
kısa mı 17
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayatımda ilk kez 38
hayat nasıl gidiyor 25
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayatımda ilk kez 38